Şaka Yapıyorsun!? : Gerçek Suç

SERİ KATİL: PART 2 – The Night Stalker (Richard Ramirez) – Bir Şeytanın Hikayesi

Season 1 Episode 23

Bu hafta "Şaka Yapıyorsun" yeni bölümde, kötü şöhretiyle bilinen The Night Stalker "Gece Avcısı" Richard Ramirez'in ürpertici ve dehşet verici hikayesine devam ediyoruz. 1980'lerin ortalarından itibaren Ramirez'in Güney Kaliforniya'daki terör saltanatı, bir dizi vahşi ev istilası, saldırı ve cinayetlerle toplulukta kalıcı bir iz bıraktı.

Ramirez'in bükülmüş zihnini, onu karanlık bir yola sokan sorunlu çocukluğunu ve erken dönem etkilerini keşfederken bize katılın. Suçlarının titizlikle ve korkunç detaylarını, Los Angeles'ta yarattığı korkuyu ve nihayetinde yakalanmasına yol açan amansız soruşturmayı ortaya çıkaracağız.

Richard Ramirez'i bu kadar vahşi eylemleri gerçekleştirmeye iten şeyi anlamayı amaçlıyoruz. Yetkililerden bu kadar uzun süre nasıl kaçtı? Onun çöküşüne nihayetinde yol açan ne tür ipuçları bıraktı? Ve tutuklanması ve yargılanmasının kurbanların aileleri ve daha geniş topluluk üzerinde ne gibi bir etkisi oldu?

Gece Avcısı'nın dehşet verici hikayesini, korkunun, direncin ve adaletin peşinde koşmanın bir hikayesini duymak için bizi dinleyin. Bu bölüm, yürekten olmayanlar için değil, insan zihninin en karanlık köşelerini anlamayı arzulayanlar içindir.

Keyifli dinlemeler! 🎙️✨




Bölüm Kaynakları:

  • https://www.unilad.com/news/crime/night-stalker-richard-ramirez-response-why-he-killed-036899-20240612
  • https://www.independent.co.uk/news/world/americas/crime/richard-ramirez-netflix-night-stalker-serial-killer-b2465754.html
  • https://deadline.com/video/maxxxine-trailer-mia-goth-a24-night-stalker/
  • https://www.netflix.com/tr-en/title/81025701
  • https://www.biography.com/crime/richard-ramirez


Video linkler:

  • https://www.youtube.com/watch?v=UB5toMT2s7k
  • https://www.youtube.com/watch?v=CXYtw-3meiE
  • https://www.youtube.com/watch?v=UB5toMT2s7k
  • https://www.youtube.com/watch?v=Agcd1GDX2n0
  • https://www.youtube.com/watch?v=3VSRROGF5-g
  • https://www.youtube.com/watch?v=Zx50es5bUkA

Konuşalımmı? Sizden duymak isteriz!

Bize saka.yapiyorsunpodcast@gmail.com den e-posta gönderin. Dinleyici hikayelerinizi, fikirlerinizi, ve tavsiyenizi heycanla bekliyoruz.

Her hafta bölüm fotografları, bilgileri, ve detayları için bizi takip edin


Youtube da "Şaka Yapıyorsun !?" kanalımızdan da bölümlerimizi dinleyebilirsiniz

Yeni bir bölümü kaçırmamak için şovumuza abone olmayı unutmayın!



⚠️UYARI: Bu podcast, hassas konular, argo konusmalar ve şakalaşma içerebilir. Bazı dinleyiciler için rahatsız edici olabilir. 18 yaşın altındaki kişiler kesinlikle dinlememelidir. Eğer suç, şiddet, cinayet, cinsel, ve argo içeren konuşmalardan rahatsız oluyorsanız, dikkatlice devam etmenizi öneririz.







...

>> Sedef:

Herkese merhaba Şaka Yapıyorsun'un yeni bölümüne hoş geldiniz. Bölüm başlamadan önce dinleyicilerimizi uyarmak isteriz ki bu podcast hassas konular, argo konuşmalar ve şakalaşma içirebilir. Bazı dinleyiciler için rahatsız edici olabilir. 18 yaş altındaki kişiler kesinlikle dinlememelidir. Eğer suç, şiddet, cinayet, cinsel ve argo içeren konuşmalardan rahatsız oluyorsanız dikkatlice devam etmenizi öneririz. Bölüm hakkında bilgileri ve fotoğrafları takip etmek isterseniz Instagram'dan şaka.yapıyorsun.podcast'dan bizi takip edebilirsiniz. Sizlerden duymak bizi çok mutlu ve motive ediyor. Bizlerle konuşmak isterseniz, dinleyici hikayeyi yollamak isterseniz ya da öneri vermek isterseniz bizlere şaka.yapıyorsun.podcast.gmail.com'dan ulaşabilirsiniz. Her zaman gibi bu bölümü hazırlarken sizler için biz inanılmaz eğlendik. Umarız siz de dinlerken keyif alırsınız. İyi dinlemeler diliyoruz sizlere.

>> Tolga:

Cuma Cumartesi, Pazar, Pazartesi, Salı, Çarşamba, Pazartesi. Bu oda çok sıcak.

>> Sedef:

Sen hala düğün modunda gibisin sanki.

>> Tolga:

Çok erken bitti. İstediğim kadar oynayamadım ya o yüzden.

>> Sedef:

Sen.

>> Tolga:

Teşekkür ederim. Eko, yatak odasının kapısını kapatır mısın?

>> Sedef:

This is Eko.

>> Tolga:

Ne yemek yiyeceğimizi düşünüyorum ben biliyor musun? Nasıl yiyeceğim biliyor musun?

>> Sedef:

Pizza.

>> Tolga:

Yemek var ya öyle böyle yemek yemeyeceğim son kez yemek yiyeceğim öyle böyle yemek yemeyeceğim onu.

>> Sedef:

Unuttuysam ne olacak?

>> Tolga:

Fark etmez bana bunun için okey dedim de.

>> Sedef:

Bakacağım hesabına kitabına bakacağım.

>> Tolga:

Şaka yapıyorum ya hadi.

>> Sedef:

Şaka yapıyorsun. Hızlı mısın bebeğim? Hi guys şaka yapıyorsun yeni bölümde hoş geldiniz. Tolga Turhan ve Sedef Turhan. Tüylerim diken diken oldu. Kendi kendimi gaza getirdim. Gerçekten.

>> Tolga:

Gözlerim doldu.

>> Sedef:

Niye bilmiyorum.

>> Tolga:

Çünkü ilk kez Turhan Ailezi olarak giriş yapıyoruz.

>> Sedef:

Oysaki bir yıldır evliyiz.

>> Tolga:

Olsun. Düğünü yeni yap.

>> Sedef:

Doğru. Evet. Çok uzun bir zaman sonra ilk defa ama son defa değil kulaklarınızdayız tekrardan. Kesinlikle. Şunu söylemek istiyorum. Ben çok büyük bir şerefsizim.

>> Tolga:

Tövbe estağfurullah.

>> Sedef:

Neden diye sor.

>> Tolga:

Sormayacağım ama bak istiyorsun diye sorayım olsun.

>> Sedef:

Şimdi ben bu kadar uzun süre aktif olmayacağımızı tahmin edemedim. Düğünün ne kadar stresli bir şey olduğunu da çünkü tahmin edemedim. İnsanlara en son bölümde part 1'i bıraktık ve part 2'yi asla çekmedik.

>> Tolga:

Şimdi bugün part 2 çekmeyeceğiz değil mi?

>> Sedef:

Part 2'yi çekeceğiz.

>> Tolga:

Şaka yapıyorsun. Ben çekmek istemiyorum. Neden diyorsun?

>> Sedef:

Hatırlamıyorsundur.

>> Tolga:

Hiçbir şey hatırlamıyorum.

>> Sedef:

Hatırlıyorsun da hatırlamamazsın.

>> Tolga:

Vallahi hatırlamıyorum ya. Hayır yok bence başka bir şey çekelim başka bir şey çekelim.

>> Sedef:

Başka bir şey hazırlamadım.

>> Tolga:

Tamam muhabbet edelim.

>> Sedef:

Muhabbet mi denir? İnsanlar ikinci parti bekliyor kaç zaman.

>> Tolga:

Oğlum ben hatırlamıyorum ki ben şimdi niye tepki vereceğim ya?

>> Sedef:

Rahat ol ben insanları da hatırlatacağım. Sen de hatırlatacaksın. Rahat ol. Ben bile hatırlamıyor olabilirim. Bilemeyeceğiz göreceğiz hepimiz.

>> Tolga:

İnsanlar bir tuşa basıp dinleyecek eskisini. Şimdi ben tuşa basıp dinleyemeyeceğim.

>> Sedef:

Dinleseydin aşkım tuşta sende.

>> Tolga:

Ben nereden bileyim ya? Ben unuttum. İkiyi falan çekeceğimizi de bilmiyorum ben.

>> Sedef:

Sen neredesin?

>> Tolga:

Ben buradayım.

>> Sedef:

Velhasıl kelam düğünümüz bitti. Önce bir tane minik bir tatil yaptık ama size şöyle bir kötü haberim var. Şimdi bu bölümü yapıyoruz. İkinci partiyi çekiyoruz. Normalde benim planım bugün ekstra bir bölüm çekmekti ama yine bizim düzensizliğimizden dolayı onu yapamadık.

>> Tolga:

Senin düzensizliğin.

>> Sedef:

Aynen. Ömer abiler de oturup kart oyunlarını ben oynuyordum. Doğru diyorsun.

>> Tolga:

Aşk oyunu oynamışsın çok mu?

>> Sedef:

Aynen.

>> Tolga:

Ama evlenince değiştin sen.

>> Sedef:

Her neyse. Ne diyeceğimi unutturuyorsun bana. Bir saniye. Açıklama yapıyorum burada. Bir saniye düşüneceğim. Ha. Haftaya dediğim yarın yokum. Tatile gidiyorum. Annemlerin yanına gideceğim. Bu yüzden muhtemelen hafta yani bu bölümden sonra yine bir tık özür dilerek söylüyoruz. Bir tık bir bölüm yayınlıyor. Çünkü 24'ünde de balayına gideceğiz zaten.

>> Tolga:

Şöyle balayı da bittikten sonra büyük ihtimalle.

>> Sedef:

Sonra sizdeyiz.

>> Tolga:

Evet haftadan hafta hiç aksatmadan yaparız.

>> Sedef:

Eğer yapabilirsek, ayarlayabilirsek en azından bir süre en azından haftada belki iki bölüm falan yayınlarız.

>> Tolga:

Hayır. Önemli bir zamanım yok mu?

>> Sedef:

Pardon da senin nasıl bir zamanın olabilir? Benim asıl zamanım önemli ya burada.

>> Tolga:

Yavrum ben öyle haftada iki kere böyle buraya oturup tamam o hoşuma gidiyor okey falan filan ama yani buraya oturup beni bu 3-4 saatimi buraya verecek bir zamanım yok.

>> Sedef:

Var var yaparsın.

>> Tolga:

Vallahi yok.

>> Sedef:

Bu arada şu yüzden hani bilmeyenler için söylemek istiyorum. Şimdi normalde mesela bir bölümü hazırlama sürecini anlatmak istiyorum. Araştırma zaten artık o bölüme göre çok farklı süreçlerde olabiliyor. Çoğu zaman aynı bölümleri şey pardon farklı bölümleri aynı anda araştırıyorum vesaire vesaire ama araştırma bittikten sonra Bir sonraki aşama işte kayıt. Bir bölüm nereden baksanız 1 saat falan sürüyor ama kayıdımız aslında bizim 3 saate kadar sürebiliyor. Bazen 4 saat o günkü kaynatmamıza göre değişebiliyor. O yapıldıktan sonra tabii onun editlemesi var. Editlemesi de 1-2 günümü falan alıyordur. Eğer hiç durmadan çalışırsam 2 günümü alıyordur. Onun dışında editleme bitince tekrar dinlemeler, sosyal medya postları, hazırlamalar vesaire vesaire yani baya bir zaman geçiyor.

>> Tolga:

O yüzden 2 tane çekemeyiz haftada.

>> Sedef:

Okay, bakacağız. Bakacağız. Bence dinleyicilere bunu borçluyuz. Bu süreçte de bu arada biz yokken sizler her zaman vardınız. O kadar güzel mesajlar, o kadar güzel sohbetler, bir sürü bir sürü mesajlar, bir sürü bir sürü dinleyici hikayeler. Anlatamam neler. Ve şu da çok enteresan. Geçen bunu düşünüyordum. Yazan herkesin enerjisi çok benziyor. Yani herkes farklı. Belki dünyan farklı yerlerindedir. Kesinlikle zaten birbirlerini bilmiyorlardır ama bizim dinleyicilerimizin hepsi çok çok spesifik bir frekansa sahipsiniz. Bunu bilmenizi istiyorum. Bu benim çok hoşuma gidiyor çünkü benim de frekansım sizinle aynı olduğunu düşünüyorum. Sohbet etmeyi çok seviyoruz. Tolga zaten bütün mesajlarınızı okuyor. Ben yazıyorum genelde ama Tolga da şahit dahil yani sohbetlerimizi biliyor. O yüzden çok teşekkür ederiz. Yazmaya devam edin. Dinleyici hikayeleriniz çoğaldı. Dinleyici hikayesi de getireceğiz yakın bir zamanda. Dinleyici hikayelerinizi de yollamaya devam edin. İnanılmaz derecede çok enteresan şeyler yaşamışsınız. Gerçekten çok hoşumuza gidiyor bunları okumak. O yüzden bizimle birlikte sabırlı olduğunuz için, anlayış gösterdiğiniz için çok çok çok çok çok teşekkür ederiz. Aşkım yine niye bana sağa sola bakıyorsun?

>> Tolga:

Ne oldu? Konuşmanı bitirmene mi bekledin?

>> Sedef:

Nereye bakıyorsun? Yani bir duvarın neresine... Hani bize ederek neye bakıyorsun?

>> Tolga:

Tamamen bakıyorum. Senin konuşmanı bitirmene mi bekledin bebeğim? Ne yapmamı istiyorsun ya?

>> Sedef:

Tamam, 10 dakika önce bitirmiştim çünkü.

>> Tolga:

Tamam canım, Allah Allah. Evet, doğru söylüyor. Ne anlattın sen? Ne konuştun? Bilmiyorum.

>> Sedef:

Niye böylesin sen?

>> Tolga:

Nasılım yavrum? Allah Allah. Sıkıldım yani. Tamam, evet. Okeyim şu an.

>> Sedef:

Tamam. Şöyle şununla hemen bir konuşalım. Düğünümüz nasıl geçti sence?

>> Tolga:

O güzel.

>> Sedef:

Tolga Turhan aylarca canımı yedi. Kavgalar, gürültüler, patikçiler. Oynamayacağım. Ben hayatta oyun oynayamam, halay çekemem, şunu yapamam, bunu yapamam. Düğün günü pistten inmedi.

>> Tolga:

Benim de kendi düğünüm yani, orada oynamam gerekiyordu.

>> Sedef:

Ve sana bir şey söyleyeyim mi bak, bunu sana söyledim bir daha söylemek istiyorum kesin unutmuşsundur. Allah Kur'an Kerim çarpsın ki oynarken bir daha aşık oldum sana. O kadar mı yakışıyor, o kadar mı karizmatiksin, o kadar mı...

>> Tolga:

Abartmıyorum. Teşekkür ederim.

>> Sedef:

Ama yine de dediğim gibi hayatımın en stresli zamanı ve ben... Daha geçti gitti. Çok güzel geçti, o ayrı bir konu ama şu 4 aydır hayatımda hiç bu kadar olgunlaştığımı hatırlamıyorum. Yani gerçekten olgunlaştım, değiştim. Farklı bir Sedef olarak kulaklarınızdayız.

>> Tolga:

Ben aynıyım arkadaşlar.

>> Sedef:

Perişan çok değişti.

>> Tolga:

Ben hiç değişmedim.

>> Sedef:

Daha 2 gün sonra ben de çok değiştim Sedef. Diyen sendin.

>> Tolga:

Yalan. Ben aynıyım. Şimdi çekeceğiz, anlayacaksınız zaten. Hiçbir fark yok.

>> Sedef:

Evet bu kadar mı konuşacak? Bu kadar zaman sonra konuşacağımız sadece bu kadar mı?

>> Tolga:

Yavrum çok şey var da şu anda şey yapamadım. Çişim var birazcık ayıptır sorumlusu.

>> Sedef:

Git.

>> Tolga:

Gideceğim bir şey konuya başladığında konu bölünmesin diye burada bekliyorum.

>> Sedef:

Tamam bitti. Ondan sonra bir özet geçeriz.

>> Tolga:

Ondan sonra... Ya özet mözet dur ya. Daha yeni oturmuşuz şuraya ya.

>> Sedef:

Hayır genel olarak planı söylüyordum ben.

>> Tolga:

Tamam gelme beni.

>> Sedef:

Gelmiyorum.

>> Tolga:

Biz ne durumdayız şu anda? İyi mi gidiyor?

>> Sedef:

Maddi olarak mı?

>> Tolga:

Ne alakası var? Şimdi podcastten bahsediyorum. Sen Allah Allah tövbe estağfurullah ya. Maddi durumumuzu neden burada konuşayım ben size de.

>> Sedef:

Senin kafana böyle random fikirler geliyor. O yüzden acaba mı diye sordum.

>> Tolga:

Tövbe tövbe.

>> Sedef:

Maddi olarak bok durumdayız da ne?

>> Tolga:

Hayır.

>> Sedef:

Aynen.

>> Tolga:

Ne diyorsun arabaya? Anasını sıkıyorum arkadaşlar. Bir araba durdu. Amına koyayım bir araba buldum anasını sikeyim yılan paket edition. Bak böyle bir şey yok. Böyle bir şey yok. Tam senlik. İçinde bak seni düşünemiyorum. Üff. Üff. Üff durursun yani. Ne diyorsun?

>> Sedef:

Bu konuyu sonra mı konuşsak?

>> Tolga:

Bu hafta hiç alırım hafta. Cuma'da şarkıya gelirim.

>> Sedef:

Tamam eşim bir sakin.

>> Tolga:

Sakin değil işte sen şimdi gideceksin bir hafta yoksun bir haftaki zarar marar. Yanlış plan yaptık ya. Vallahi billahi yemin ediyorum. Başlayacağız mı podcast'a?

>> Sedef:

Evet sen git bir tuvalete ben bir bunu dinleyeyim bakayım ses kalitesine.

>> Tolga:

Tamam. Zeki köpek bu arada.

>> Sedef:

Yemin et. Ben bile kaç kere gerçekten attım sandım biliyor musun?

>> Tolga:

Niye oraya kadar?

>> Sedef:

Uçtu gitti. Bir görseydin nasıl koşuyor. Evet. Okey miyiz?

>> Tolga:

Ben okeyim.

>> Sedef:

Okey. Şimdi konuşacak bir şeyimiz yoksa ne yapalım?

>> Tolga:

Şeyi özetle bana. Ben hiç hiçbir şey hatırlamıyorum.

>> Sedef:

Özetleyeceğim onu da ondan önce konuşacak bir şeyimiz var mı onu soruyorum.

>> Tolga:

Konuşacak çok şeyimiz var da.

>> Sedef:

Podcast ile alakalı değil dermişsin şimdi. Tolga beni araba almak için ikna etmeye çalışıyor ama ikna edemiyor. Başa başına yaptırmışsın o dövmeyi.

>> Tolga:

Şu mercedes alsak kurhan çarpsın var ya.

>> Sedef:

En nefret ettiğim araba mercedes bmw saçma saçma araba bunlar yemin ederim bebeğim rubicon alalım mı evet ona böbreğimi bile satarım hiç sorun değil böbreğimi istemeyeyim şu an hastaneye gidebiliriz alamıyoruz 2 milyondan başlayın böbreğim 1 milyon eder etmez o kadar senin.

>> Tolga:

Böbreğin küçücük böbreğin Beynim dermişim.

>> Sedef:

Hadi patlat bir şaka burada da geberteyim seni.

>> Tolga:

Tamam patlatayım bir şaka senin beynin çok pahalı bir çilemesi o yüzden.

>> Sedef:

Bu arada da dipnot geçmek istiyorum. Sesimizde bir farklılık duyuyorsanız. Farklı çünkü bütün filtreleri kaldırdım. Normalde filtre ekleniyor işte mikrofonların kalitesi falan daha güzel olsun işte ses bilmem ne falan ıvır zıvır zıvır zıvır. Ama maalesef ki profesyonel bir ortamda olmadığımız için şunu fark ettim. Yani Tolga'nın özellikle sesi sanki suyun altından geliyormuş gibi geldi bana. Tolga'nın söylediği birçok şeyler kesiliyordu falan filan. O yüzden kaldırmaya karar verdim. Kaldırdıktan sonra şöyle bir problem olabilir. İşte yankıtma mı yansıtma mı?

>> Tolga:

Yansıma mı?

>> Sedef:

Eko. Ne o?

>> Tolga:

Yansıma gidiyor gülüyorsun.

>> Sedef:

Yansıma mı?

>> Tolga:

Eko.

>> Sedef:

Peki ekrana bir şey yansıtınca da mı aynı şey? Hayır.

>> Tolga:

Çokça işte bu.

>> Sedef:

Yankıtma değil mi?

>> Tolga:

Yankıtma diye bir şey yok.

>> Sedef:

Var bence.

>> Tolga:

Yok.

>> Sedef:

Bence var.

>> Tolga:

Vallahi yok.

>> Sedef:

Yankıt, yankıt. Neyse, siz anladınız. Öyle bir şey duyabilirsiniz. İşte benim mikrofondan Tolga'nın sesini, Tolga'nın mikrofondan benim sesimi falan gibi şeyler duyabilirsiniz. Bir test olacak aslında. Test kalitesine bakacağım, edeceğim. Ondan sonra ilerleyen bölümlerde onları değiştiririm. O yüzden onun için de kusurumuza bakmayın. Eğer kötü olursa. Evet. Bir şey demek istiyor musun? Demeyeceğim.

>> Tolga:

Ne diyeyim yavrum?

>> Sedef:

Ne bileyim haftalardır yokuz ya hani böyle hayatımız çok mu sıkılaştı acaba?

>> Tolga:

Haftalardır yokuz arkadaşlar.

>> Sedef:

Gıcı mıyız biz?

>> Tolga:

Yok.

>> Sedef:

Konuşacak bir şeyimiz yok.

>> Tolga:

Çok şey vardı dediğim gibi aklım benim başka yerlerde şu anda.

>> Sedef:

Ya op iyi tamam o zaman. Şimdi geçen bölüm dinleyenler için söylüyorum dinlemediyseniz şanslısınız çünkü şu an iki bölümü de elde etmiş olacaksınız. Geçen bölüm Richard Ramirez The Night Stalker ile konuşuyorduk. Niye gülüyorsun?

>> Tolga:

Hiç hatırlamıyorum.

>> Sedef:

Hemen hatırlatıyorum. Richard Meyers diye bir adamımız vardı. Satanist? Satanist.

>> Tolga:

Satanist.

>> Sedef:

Satanist.

>> Tolga:

Satanist.

>> Sedef:

Satanist.

>> Tolga:

Satanist.

>> Sedef:

Hatta bazı fotoğrafları da çok yakışıklıydı. Bazılarında çok çirkinli. Eline şeytanın yıldızını falan çizmişti. Fotoğraf göstereyim belki hatırlarsınız.

>> Tolga:

Göster bakayım. Görsel hafıza mı ediyor çünkü benim?

>> Sedef:

Şu orospu çocuğu.

>> Tolga:

Hiç hatırlamıyorum. Anlat bakayım Meyers'ı.

>> Sedef:

Bunun işte annesi ve babası vardı. Kalabalık bir ailede yaşıyordu. Bir tane kuzeni vardı. Kuzeni buna sürekli... Kuzeni askerdi. Kuzeni sürekli işte kadınlara şöyle tecavüz edebilirsin, şunu yapabilirsin, bunu yapabilirsin gibi şeyler öğretiyordu.

>> Tolga:

Şey, kendi hayvan kesen lavuk mu? Hayvan kesen... Hayvanları kesiyor böyle kendi kendine. Kedi miydi, karga mıydı, kuş muydu? O değil mi bu?

>> Sedef:

Yok. O da yapıyordu da spesifik olarak önemli bir detay değil. Bu şey kuzeni işte sürekli Vietnam'da savaş askerlerinde Vietnam'daki kadınların fotoğrafını gösteriyor küçücük bir çocuğa. Ondan sonra kendi karısını Richard'ın önünde öldürdü, vurmuştu. Tamam.

>> Tolga:

İcraatlarını söyle bana. Ne yapmıştır o?

>> Sedef:

İnsanlara mı? Örnek veriyorum mesela bir tane kadına yaşlı bir kadının evine girip sürekli bıçaklamıştı uyurken kadını o şekilde öldürmüştü. Ondan sonra öldürdükten sonra tecavüz edip neredeyse kafa tasını komple kesmişti. Bunun dışında 6 yaşında bir tane kızı az kalsın öldürecekti ama kız canlı bir şekilde bulunuyor. 85 yılında 9 yaşındaki bir tane erkek çocuğunu kaçırıyor, ondan sonra taciz edip bir parkta bırakıyordu. 85 yılında yine 22 yaşında bir çifti, 22 yaşında Maria Hernandez'a, 34 yaşında Dale Okazaki'ye evlerine giriyorlar. Çiftten kastım bu arada ev arkadaşlar, yani bir kadın erkek ama romantik anlamda şey değiller, ev arkadaşlarıyla. Ondan sonra Murray'e hatta bugün akşam evden geç geliyor, garaja geliyor, garajdan arkasından geliyor, kız elini kaldırırken vuruyor. Vururken anahtara sekiyor.

>> Tolga:

Ama o aslında ölmüyordu.

>> Sedef:

Ölme numarası yaptı.

>> Tolga:

Aynen, aynen. Hatırladım, tamam, hatırladım. Evet, evet. Tamam, okey. Devam edelim.

>> Sedef:

Okey miyiz?

>> Tolga:

Okeyiz. Nerede kalmıştık peki?

>> Sedef:

Onu da söyleyeceğim. Şuradan devam edeceğim. Bu birazcık bir önceki bölümünden de devamı olacak ama iyi bir özet olur diye düşünüyorum. O anahtarlık olayından sonra aynı gece 30 yaşında Xiao Yang Yu ile karşılaşıyorlar. Kadının arabasının içindeyken kadını sağa çekiyor. Ondan sonra bir anda arabadan iniyor ve kadına sürekli bitch kelimesini bağırıyor. Ve bu çok önemli bir detay çünkü kurbanların çoğu, şimdi bazı kurbanları yaşıyor bazılarını öldürüyor yani hepsini öldürmüyor. Yaşayanların çoğu diyor ki bu kelimeyi sürekli bize kullandı, sürekli bize beç diye bağırdı diye anlatıyorlar ifadelerinde. Ve hatta şey oluyor ya sıralama işte birisini ararken suçluları polisler sıralar kurban işte içinden seçmeye çalışır. O tarz sıramalar yaptıklarında o adamlara şarap, beç cümlesini kullandırıyorlarmış ki hani ses olarak belki kurbanları hatırlardı yani o kadar önemli bir detaymış. Sığa çektikten sonra arabadan kadını çıkartıyor, birkaç kere silahla vuruyor. Ondan sonra kadını orada bırakıyor. Kadın saatlerdir orada can çekişiyor ve maalesef ki ertesi gün ölüyor. Mart'ın 20'sinde 1985 yılında bir tane küçük kızı bir daha kaçırıyor, taciz ediyor. Ondan sonra kızı canlı bir şekilde X bir yerde bırakıyor. Kızı buluyorlar ve kızı kendi evinden kaçırıyor. Yani annesi babası uyurken evlerine giriyor.

>> Tolga:

Kaç yaşında kız?

>> Sedef:

Yaşı yazmıyordu. Küçük bir kız olduğunu yazmışlar sadece. İsim de vermiyorlar tabii ki bu nedenden dolayı. Mart'ın 27'sinde 1985 yılında burada aslında bazı şeylerin bir tık daha karanlık olduğunu görüyoruz. 4 yaşında Maxine ve 65 yaşında Vincent Rizzaro'nun evine giriyorlar. Evli bir çift. Sabah saat 2'de giriyor.

>> Tolga:

Çifte de sıkıntı var.

>> Sedef:

Neden?

>> Tolga:

20 yaş mı?

>> Sedef:

Sana ne bundan?

>> Tolga:

Tamam canım, okey.

>> Sedef:

Allah Allah tövbe estağfurullah ya, olabilir. Bunu daha önce senle konuşmuştuk. Belli bir yaştan sonra yaş fark ediyor. Yani 17 ile 27 arasında çok büyük fark ediyor ama bence 27 ile 37 arasında fark yoktur gibi.

>> Tolga:

Ama 47 ile 67 arasında da… Yoktur.

>> Sedef:

Bence, hele o yaşta hiç yoktur. Nereden biliyorsun? Kaç kere 45 yaşında oldun?

>> Tolga:

Hayır şeydir bu yani. 67 bu yakında nalları diker ben buna bir. Selamun Aleyküm ya sana. Anladın?

>> Sedef:

Senin için fesat. Bence böyle düşünmüyorum. Gayet de aşıklar birbirlerine. Duyacaksın şimdi. Kesinlikle.

>> Tolga:

Tamam dinliyorum.

>> Sedef:

Velhasıl kelam sabah saat 2'de giriyorlar. Giriyorlar neyse giriyor eve. Vincent koltukta uyuyormuş. Ve Richard hemen yanına gidiyor. Yani koltuğa yaklaşıyor ve direkt vuruyor adamı.

>> Tolga:

Ayrı ayrı uyuyorlar.

>> Sedef:

Evet.

>> Tolga:

67'De. Çok normal, evet.

>> Sedef:

Vuruyor.

>> Tolga:

Adamı mı öldürüyor?

>> Sedef:

Hayır, adam koltukta uyuyor. Koltukta uyurken geliyor, vuruyor sonra yukarıya çıkıyor. Yukarıda karısı Maxine uyuyormuş. Ne oldu?

>> Tolga:

Duymadın mı sesi?

>> Sedef:

Sen yapmadın mı?

>> Tolga:

Hayır bebeğim, dörgülüm olduğum yerde.

>> Sedef:

Hangi sesti o?

>> Tolga:

Ak diye bir ses çıktı.

>> Sedef:

Sen yaptın sandın.

>> Tolga:

Ben yapmadım, devam edelim. Başladık bana normal ak diye. Ya korkutuyorsun beni, yapma şunu. Ben yapmadım ulan oturdum yerde otururum seni dinliyorum ya.

>> Sedef:

Arkama bakıyorsun.

>> Tolga:

Tövbe estağfurullah ya okey. Kadının yılına çıkıyor. Alkol içmedin mi sen?

>> Sedef:

Alkol içmedim.

>> Tolga:

Okuyayım okuyayım okuyayım. Allah Allah ya. Okumuyorum ya.

>> Sedef:

Okuma. Çok özür dilerim. Birazcık zor olduğu için alışma süreci olarak tanıyın. Neyse, Melksin yukarıda uyurken silah seslerini duyuyor. Tabii ki de kafası karışık yani sonuçta silah sesi duyuyorsun derin bir uykudan. Beni nasıl geçen gün orospu çocuğu uyandırdıysa aynı şekilde. Bu beni çok sinirlendiren bir konu. Silah patlamadı başka bir şey oldu. Kadın silah seslerini duyunca tabii ki de kafası karışıyor ama hala zekice bir hareket yapıyor. Yatak odalarında pompalı tüfekleri varmış. Kadın silah sesini duyduğu için hemen pompalı tüfeği alıyor. Ondan sonra hazır pozisyona giriyor yani kapıya doğru tutuyor pompalı tüfeği. Ondan sonra o an Richard kapıya geliyor. Ondan sonra kadın görüyor yani başka x bir kişi olduğuna hemen sorgusuz ateş ediyor. Ama maalesef ki silah boşmuş. Çünkü o gün Vincent ve Maxine'in torunları onların evine geldiği için silahı boşaltmış. O yüzden Richard'a hiçbir şekilde zarar veremiyor. Richard kendi silahıyla kadını üç kere göğsünden vuruyor.

>> Tolga:

Bu sırada yok mu etrafta duyan eden silah seslerini?

>> Sedef:

Şimdi Amerika'dasın duysan bile.

>> Tolga:

Ya çok iyiyim öyle Amerika'ya ya.

>> Sedef:

Burada birazcık garipleşiyor dedim yani burada birazcık karanlıklaşmaya başlıyor. Burada biraz garipleşiyor çünkü kadın öldükten sonra yani tabii ki de vurulduktan sonra hemen ölüyor. Kadın öldükten sonra kadının gözlerini kafatasından çıkartıyor.

>> Tolga:

Ne yapıyor?

>> Sedef:

Gözlerini çıkartıyor.

>> Tolga:

Sebep?

>> Sedef:

Bilmiyoruz. Garipleşiyor işte.

>> Tolga:

Bilmiyorsak niye bu detayı veriyorsun?

>> Sedef:

Sol göğsüne sürekli bıçaklıyor. Ondan sonra en sonunda göğsünü kopartıyor.

>> Tolga:

Kalbinin olduğu yer mi? Sol göğsünde kalp var.

>> Sedef:

Hayır kalbin değil, memesini kopartıyor kadının.

>> Tolga:

Eee?

>> Sedef:

Yüzünü kesiyor. Bir sürü kere yüzünü kesiyor.

>> Tolga:

Ya bu nasıl bir canilik amına koyim ya.

>> Sedef:

Yazık bölgesini kesiyor. Boynunu ve karnını kesiyor. Sonra gözlerini alıyor, bir tane takı kutusuna koyuyor ve eve götürüyor.

>> Tolga:

Bu Aslı çocuğu kendini oyunda sanıyor.

>> Sedef:

Bilmiyorum. Bugün ben playstation oynarken onu düşünüyorum biliyor musun? Mesela böyle savaş anında ateş mateş falan orada birazcık böyle insan bir farklı bir kafaya giriyor. Sonra dedim bu manyaklar acaba oradan mı şey alıyor? Bu Amerika'da tarıyorlar ediyorlar falan ya. Acaba o kafaya mı giriyorlar?

>> Tolga:

Yok alakası yok. Bu aileden gelen bir şey.

>> Sedef:

Bence o büyük hani tarama olaylarındaki insanlar kesinlikle devlet onları kontrol ediyor beynlerini.

>> Tolga:

Hiç sanmıyorum.

>> Sedef:

Ben öyle düşünüyorum.

>> Tolga:

Bunlar doğuyor. Doğdukları zaman doktor bunu düşürüyor tamam mı? Kafasının üstüne düşürüyor. Bir şey oluyor böyle.

>> Sedef:

Yuh aşkım abartma.

>> Tolga:

Ya da kıçına vuracaklarına kafasına vuruyorlar çocuğun ya da büyütürken falan filan. Analarını sikiyorlar. Yani bu kafa tasındaki şeyleri...

>> Sedef:

Ben şeyi de çok fark ediyorum.

>> Tolga:

Burada bir şey anlatıyorum ya.

>> Sedef:

Özür dilerim. Devam edelim.

>> Tolga:

Etmeyeceğim. Özür dilerim. Etmeyeceğim.

>> Sedef:

Senin dediğin bir şey aklıma geldi çünkü de.

>> Tolga:

Öyle abi. Tramva.

>> Sedef:

Özellikle mesela seri katillerde sürekli gördüğümüz bir olay. Böyle çok kritik bir dönemlerde, kritik anlarda bu orospu çocukları çok şanslı oluyor biliyor musun? Mesela bu kadının silahı boş olmasaydı, o an orada onu vursaydı, anlatabildim mi? Birçok şeyi belki... Engelleyecekti. Ya da hatırlarsam, sanırsam aynen ilk bölümdeydi şey Edmund Kemper, arabanın arkasında ceset var, polis durduruyor, normal işte atıyorum ne bileyim neyi için durdurduğunu hatırlamıyorum ama atıyorum işte farın yanmıyor diye durduruyor, arkasında ceset var, polis bir tık şüpheleniyor ama bir şey yapmadan bırakıyor gibi. Yani böyle çok kritik durumlarda ve bunu birçok seri katilde duyduğumu hatırlıyorum. Normal cinayetlerde var mı o kadar çok beynimde kalmamış ama özellikle seri katillerde bu çok görünüyor çok enteresan bir şekilde. Acaba şeytan falan mı yardımcı?

>> Tolga:

Yok öyle bir şey.

>> Sedef:

Şeytan mı yok?

>> Tolga:

Hayır. Aslında şöyle durumu anlatayım ben sana. Açık diyorum hazır mısın? Şimdi polis durduruyor ya bunu.

>> Sedef:

Evet.

>> Tolga:

Polis 10 kişiyi durduruyorsa öylesine birinin bagajına bakıyor. Aslında suç polis de. Anladın mı? Herkesin bagajına bakmıyor.

>> Sedef:

Mantıklı.

>> Tolga:

Çünkü hani siktir et, hadi. Yani işini şey yapmamak, aynen öyle. Yani şanslı değil aslında. Yani ülkenin insanları... Herkes zeki olsa bunların hiçbiri olmaz.

>> Sedef:

Evet doğru diyorsun.

>> Tolga:

Mesela çocuklar gitti. Çocuklar geliyor diye boşalttığın silahı, zaman ayırdığın silahı çocuklar gittiğin zaman doldursana değil mi? Madem çocuklar geliyor diye boşaltıyorsun.

>> Sedef:

Adam nereden bilsin ama?

>> Tolga:

Bak bilmemesi önemli değil. Onu söylüyorum işte. Geliyor diye boşaltıp bir eylem gerçekleştiriyorsun.

>> Sedef:

Dururken yanlışlıkla patlayacaktı ve adam orada ölecekti.

>> Tolga:

Arasında göğsü kesilmemiş oluyordu. Dudakları, gözleri çıkartılmamış oluyordu.

>> Sedef:

Nereden biliyorsun? Belki cenaze evine akşamına gelecekti yine.

>> Tolga:

Bunların hepsi bir olasılık. Sen bir eylem gerçekleştiriyorsan, çocuklarım, torunlarım geliyor, silahı boşaltayım diyorsan, eylemi devam ettir. Çocukların gittiği zaman... Eylem ne demek bilmiyorum. Çocukların gittiği zaman boşalttığın şeyi geri doldur. Bozduğun şeyi geri yap yani.

>> Sedef:

O zaman bence bunların hepsinin tek bir özeti var.

>> Tolga:

Nedir?

>> Sedef:

Kader.

>> Tolga:

Destiny.

>> Sedef:

Destiny. Fate. Yani bilmiyorum çok derin bir şey.

>> Tolga:

Bu kesinlikle kader bu arada.

>> Sedef:

Ama şimdi mesela bu adamların kaderi niye böyleydi? Benim kaderim bilmiyorum öyle mi değil mi diye ama farz misal yaşlılıktan dolayı Allah nasip etsin herkese normal bir ölüm oldu. Mesela neden ben öyle ölüyorum da bunlar böyle ölüyor?

>> Tolga:

Neden işte onu sen seçemiyorsun.

>> Sedef:

Ama niye?

>> Tolga:

Nedenini bilmiyorum Müzik Defçim.

>> Sedef:

Neyse daha önce felsefeye girmeyelim. Şimdi çok önemli bir not eklemek istiyorum. Bir tane müzik grubu var. İngilizcesi ACDC.

>> Tolga:

ACDC.

>> Sedef:

Aynen. Bunlar çok ünlü, popüler bir müzik grubu. Özellikle daha çok 80'ler diyebiliyorum. Ve Richard ACDC'nin Çok büyük bir fanıymış. Yani sürekli onları dinliyormuş, konsere gitmeye çalışıyormuş vs. vs. Bir tane de ACDC şapkası takıyormuş o gün akşam. Ve o olay yerinden kaçarken bu şapkasını orada düşürüyor. Aynı zamanda da olay yerinde Richard'a ait bir tane sol ayakkabının izini buluyorlar. Spor ayakkabı giyiyormuş. Bunlar özellikle çok önemli bir detay. Sonradan çok önemli bir detay olacak. Spor ayakkabı bir tane Avia diye bir marka varmış o zamanlar. Hala var mı bilmiyorum. O markanın spor ayakkabıymış. Bu da çok spesifik bir markaymış ve o ayakkabı modelinin çok sınırlı bir sayıda üretimi olmuş. Önemli de şuradan önemli. Her olay yerinde bu ayakkabı izni bıraktığı için aslında olayların hepsini bir yerlere de birleştirebilmişler. Buraya kadar okey miyiz?

>> Tolga:

Okeyiz.

>> Sedef:

Tamam. Şimdi Mayıs'ın 14'üne gidiyoruz. 1985 yılında yine bir tane evli çift Lillian ve Belle Doyle'a maalesef bir kurban ediyor. Lillian çok hastaymış. Hatta evlerinde bir tane hastane yatağı varmış. Orada yatalak bir şekilde kalıyormuş. Bu nedenden dolayı yani kadın yatalak olduğu için ayrı ayrı yatıyorlarmış eşiyle birlikte. Richard evlerine giriyor. Gecenin ortasında yine hemen Bill'i yüzünden vuruyor ama Bill hemen ölmüyor. Ama Richard öldürdüğünü düşünüyor. Hani vurduktan sonra da dövüyor. Bayağı vuruyor ediyor hani garanti olsun diye. O yüzden de bayılıyor adam ama hala ölmedi. Ondan sonra Lillian'i buluyor. Yatalak kadını buluyor. Hastane yatağında uyurken. Hatırlıyor musun bunu sende çok tartıştık. Başparmak kelepçesi kullanan kişiydi bu. Başparmak kelepçesini çok tartışmıştık ya.

>> Tolga:

Başparmak kelepçesi diye bir şey yok.

>> Sedef:

Var aşkım bunu sende daha önce tartıştık.

>> Tolga:

Evet. Fotoğrafçı mıydı?

>> Sedef:

Başparmak kelepçesi. Sadece başparmaklarını kelepçeliyor.

>> Tolga:

Saçma evet.

>> Sedef:

Neden?

>> Tolga:

O ne öyle?

>> Sedef:

Göstereceğim. Her konuştuğumuzda bunu aynı şeyi söylüyorsun. 3. bu çünkü bunu daha önce çekmiştik. Bu bölümde bir nalet var. Bu arada ilk biz bu bölümü çekmeye çalıştığımızda ses kaydı çok kötüydü. Yayınlayamadık. İkinci kez olduğunda aralıklı yayınlayabildik. Bir sıkıntı var bu cür hümeyrizde. Herhalde hayalet falan.

>> Tolga:

Çok küfür ettiysem orospu çocuğuna belki dadanmıştır.

>> Sedef:

Hayaleti geldi. Bu.

>> Tolga:

O pro kesici bebeğim.

>> Sedef:

Ya bak bunu diyeceğim. Geçen sefer de aynı şeyi söyledin.

>> Tolga:

Allah belamı versin. Gösterdiğin şey pro kesici. Gösterdiğin şey pro kesici yemin ediyorum sana. Vallahi billahi pro kesici.

>> Sedef:

Değil.

>> Tolga:

Yazar mısın oraya pro kesici?

>> Sedef:

Tamam benziyor ama değil.

>> Tolga:

Benzemiyor aynı şey.

>> Sedef:

Değil.

>> Tolga:

Okey.

>> Sedef:

Velhasıl kelam, parmaklarını baş parmak kelepçesi takıyor.

>> Tolga:

Kim takıyor?

>> Sedef:

Richard Ramirez, yatalaktaki hastaya.

>> Tolga:

Neden?

>> Sedef:

Manyak. Bu nedeni lazım mı? Manyak. Ondan sonra maalesef ki tecavüz ediyor.

>> Tolga:

Yatalak hastaya.

>> Sedef:

O sırada Bill uyanıyor, ne yaptığını anlıyor. Yavaş yavaş emekleyerek telefona gidiyor. 911'i arıyor. yardım istiyor ondan sonra tekrar bayılıyor Richard bu sırada ne olduğunu anlıyor yani polisi çağırdığını anlıyor ondan sonra polisler geleceğini bildiği için hemen kaçıyor Lillian yaşıyor ölmüyor ama maalesef ki Bill Başından vurulan mı?

>> Tolga:

Yaşayan hangisi?

>> Sedef:

Yaşayan karısı, yatılak karı. Eşi Bill başından vurulan ölüyor. Ve polisler demiş ki yaşamanın tek nedeni eşi Bill sayesinden yaşıyordu.

>> Tolga:

Polisi aradın mı? Yaşamak denirse. Kocam öldü, zaten yatalağım, zaten tecavüz edildim. Anamı siktiler ama yaşıyorum, çok güzel yaşıyorum. Yani ölse daha iyiydi bence.

>> Sedef:

Bu senin fikrin.

>> Tolga:

Bence onun da fikri o bence. Kadın yatalak zaten kocası bakıyor. Kocası başından vuruluyor ölüyor. Bir de polis tecavüz ediliyor bir de polis geliyor ki Allah razı olsun kocan sen öldü ama yani sen de yatalaksın ama kusura bakma ama kocan sayende yaşıyorsun. Ne güzel hayat ne güzel yaşamak bravo. Nasılım ya?

>> Sedef:

Niye böyle insanların hayatlarını yargılıyorsun?

>> Tolga:

Gidip kadına sor, yaşamak istiyor muydun diye.

>> Sedef:

Ölmüştür aşkın 85 yılında yatalakmış zaten.

>> Tolga:

Tamam sorsalar da o da memnun değildir.

>> Sedef:

Tamam eşim. Bir gün seans yapalım, hayaletini soralım olur mu?

>> Tolga:

Çağırayım mı?

>> Sedef:

Çağır. Ya salak ya, aptal. Şu hareketlerini bir görse insanlar, yemin ediyorum ne düşünürler, çok merak ediyorum. Mayıs'ın 29'unda 1985 yılına gidiyoruz. Bu gece 83 yaşında Mabel Mabel, çok benziyor isimleri. Bu soy isim bu arada. Ve arkadaşı 81 yaşında Florence Lang'in evine giriyorlar. Yani 83 ve 81 yaşındalar arkadaşlar ama aynı evde yaşıyorlar.

>> Tolga:

Yaşlı seçiyor sürekli.

>> Sedef:

Hatırlarsan bu manyağın şeyi yoktu. Kurban tarzı yoktu. Yaş sınırı yok.

>> Tolga:

Bence rahata kaçıyor. Yani daha rahat mücadele ederim. Hani güçsüz pecaret demek ki.

>> Sedef:

Yani normal hani dinç yaşları da gidiyor. Şöyle açıklıyor. Kim o an denk gelirse, aynen kimin evine girebilirsem. O yüzden zaten zorla zor buluyorlar. Evlerine giriyor. Evlerine girdikten sonra mutfak tezgahında bir tane çekici geliyor. Çekici alıyor. Maybella ve Florence'ı çekici de döverek öldürüyor. Yani öldürmeye kalkıyor daha doğrusu.

>> Tolga:

Tezgahında niye çekici?

>> Sedef:

Maywell'a gidiyor, saldırıyor. O da saldırdıktan sonra Florence'e gidiyor, saldırıyor. Florence'e saldırdıktan sonra tekrar Maywell'a gidiyor. Maywell'a gittikten sonra yaşadığını gördükten sonra yani yaşıyormuş kadın o kadar dövmeye rağmen 83 yaşında yaşıyor. Ondan sonra şunu düşünmüş başka ne yapabilirim diye düşünüyor. Ondan sonra yatak ucunda, baş ucunda bir tane lamba buluyor. Lambanın kablosu ile birlikte duvardan kopartıyor. Ondan sonra lambayla vurmaya başlıyor, dövmeye başlıyor kadını.

>> Tolga:

Olası bir şey.

>> Sedef:

Lambayla dövdükten sonra lambayı koparttı ya hani prizden koptu bu sefer elektrik kabloları ortaya çıkıyor. Bu sefer elektrik kabloları alıyor ve kadına elektrik şok vermeye başlıyor ve bunu uzun bir süre devam ettiriyor yani aslında eziyet çektirmeye devam ediyor. İkisine de tecavüz ediyor. Mabel'in bir tane ruju varmış odasında. Rujunu alıyor ve iç bacak kısmına şeytanın yıldızını çiziyor rujla birlikte. Olaylar bittikten sonra mutfaklarına oturuyor. İki tane muz, bir tane de koda içiyor. Ondan sonra tuvaletlerin içine işiyor. Sifonu çekmeden çıkıp gidiyor. Bu arada bu olaylar olurken de saldırı bittikten sonra iki kadın da hala yaşıyormuş. Üç gün boyunca kadınlar yaşamış. Üç günden sonra evlerine bir tane tamirci geliyor. Tamirci geldikten sonra iki kadın da canlı bir şekilde buluyor. Hemen yardım arıyor geliyor.

>> Tolga:

Üç gün sonra?

>> Sedef:

Üç gün sonra aynen.

>> Tolga:

Hiçbir şey yemeden içmeden?

>> Sedef:

Aynen. Her ikisinde de birden fazla kafatasında kırık varmış ve beyin döküsü açığa çıkmış. Yani beyin parçalıkları çıkmış.

>> Tolga:

Üç gün nasıl yaşamışlar ya?

>> Sedef:

Bulunduktan sonra tabii ki de gördükleri zarardan dolayı... Ölüyorlar.

>> Tolga:

Üç gün yaşıyorlar hastaneye. Kaldırılan ölüyor.

>> Sedef:

Beyin dokuları dışarıdayken yaşıyorlar.

>> Tolga:

Nasıl üç gün yaşamışlar ya?

>> Sedef:

Allah işte. Öldürmeyen Allah'ı öldürmeyen ya.

>> Tolga:

Ne alakası var şimdi?

>> Sedef:

Evet. Birinci bölüm buralarda bitmişti. Şimdi ikinci bölüme geçiyoruz.

>> Tolga:

Nasıl yani? Yemin et.

>> Sedef:

Evet, o buralarda bir yerde bitmişti.

>> Tolga:

Yemin et. Yeni mi geçiyoruz ikinci bölüm? Niye böyle yapıyorsun?

>> Sedef:

Aşkım dinle. Şimdi bu cinayet evresinde olurken bir tane motelde kalıyormuş. Motelin adı Seasol Motel. Bu otel daha doğrusu bu motelde çok enteresan şeyler oluyormuş. Hatta daha sonra yapacağımız bölümlerle bağlantılı nokta bu motel oluyor. Yani bu motelde bayağı manyaklar gelip kalıyormuş. Nedenini bilmiyorum.

>> Tolga:

Allah Allah. Biz de gidip kalalım mı orada Allah aşkına?

>> Sedef:

Olur.

>> Tolga:

Ne olur.

>> Sedef:

Bir tık korktum bir aklımın ucuna bir şeyler geldi.

>> Tolga:

Vallahi ne olur ben çok isterim.

>> Sedef:

Tamam kalalım. Ben senin ekolarda da şey var bir tane paranormal otel.

>> Tolga:

Orada da kaldım.

>> Sedef:

Çok ünlü bir yazıcı var.

>> Tolga:

Muhsin.

>> Sedef:

Muhsin değil hayır aşkım ya. Stephen King. Korku kitapları yapıyor ve çok korku filmi yapılıyor. Yani korku filmleri kitaplardan yapılıyor. Bir dinle niye gülüyorsun?

>> Tolga:

Muhsin çok yargılamadın ya o yüzden gülüyorum.

>> Sedef:

Bir tane korku filmi var ya, kızlar el ele tutuyorlar, hiç izledin mi o korkuyu?

>> Tolga:

Hayır.

>> Sedef:

The Shining'dı galiba.

>> Tolga:

Bilmiyorum, neyse gidelim.

>> Sedef:

Neyse çok ünlü bir şey, film, kitaptan yani kitap olup filme çeviririz. O kitap Colorado bir otelden dolayı yazılıyor yani o otel şeymiş, paranormal bir otelmiş.

>> Tolga:

Oraya gidelim.

>> Sedef:

Çıkmak istiyorum ama bilmiyorum o kadar cesaretim var mı?

>> Tolga:

Gidelim video çekeriz. Ben ne olacaksın ya sen rahatına bakar mısın?

>> Sedef:

Sen benden korkuyorsun, daha çok korkaksın benden.

>> Tolga:

Pardon?

>> Sedef:

Biraz önce şu hoyla baktığındaki yüz ifadeyi görmedin.

>> Tolga:

Ben görüyorum çünkü, yardım ediyorlar bana.

>> Sedef:

Tamam şimdi gider kalırız.

>> Tolga:

Gidelim kalalım.

>> Sedef:

Orada bir podcast çekeriz.

>> Tolga:

Çekmezsem ne yaparım? Çekmezsem şerefsizim.

>> Sedef:

Söz mü? Evet. Ne zaman parası olunca genelde gidip bu motelde kalıyormuş. Ve çoğu zaman parayı şu şekilde buluyormuş. Kurbanlarının evlerinden çaldığı eşyaları satarak para kazanıyormuş aslında bir nevi. Nasıl bir mantıklı yol bu?

>> Tolga:

Amca başka nereden para kazanacaklar?

>> Sedef:

Çalışsın.

>> Tolga:

Ya aynen amına koyayım. Yaşlı tecavüz ediyor. Memelerini kopartıp gözlerini bilmem neye koyuyor. Adam sigorta şirketinde çalışsın. Emekli olsun amına koyayım. Çok mantıklı.

>> Sedef:

Motele geldikten sonra genellikle kıyafetleri kan içinde olduğu için kanlı kıyafetlerini arkadaki çöp kutusuna atıyormuş. Ve bu motel çok pislik bir yer olduğu için zaten, kendi içinde pislik insanlar buluştuğu için bu çöp kutusunda kanlı kıyafet neden var diye kimseyi sorgulamış. Çoğu insan da zaten fark etmemiş. Ve kıyafetlerini attıktan sonra genellikle odasına yarı çıplak geri dönüyormuş. Çünkü kıyafetler üstünde yokmuş. Yani bir düşün bir seri katil odasını yürürken çıplak bir şekilde gördüğünce otağa camından bakıyorsun öyle bir hava alayım falan diye çıkıyorsun bir sigara içerken bir tane manyak yarı çıplak bir şekilde yürüyor.

>> Tolga:

Gerizekalı. Üstünü değiştir, öyle git. Jöpat kıyafetlerini. Mantıklı.

>> Sedef:

Çok mantıklı. Şöyle bir olay oluyor. Richard Rumier tabii ortaya çıktıktan sonra öğrenildikten sonra vesaire vesaire olaylar ortaya çıkınca birçok seri katil bu oteli kullanmaya başlıyor kendileri için. Yani seri katil oteli oluyor aslında bir nevi burası.

>> Tolga:

Oraya gidelim.

>> Sedef:

Tamam gidelim aşkım.

>> Tolga:

Otel açık mı orada?

>> Sedef:

Açıktır bakalım.

>> Tolga:

Müzeye falan çevirmişlerdir. Her şey ticaret amına koyayım. Giriş falan ücretlidir. Burası şunun odası. Burada bu bunu kesti amına koyayım. Burası bunun çöp kutusu. Buraya bakmak için 50 dolar. Dünya ticareti. Kim kimi koparıyorsa kendi payınına buna koy.

>> Sedef:

Açık.

>> Tolga:

Gideriz. Evet arkadaşlar oradan size fotoğraflar.

>> Sedef:

Ve baya paranormal şeyler. Otelin kendisinde yaklaşık 16 kişi ölmüş.

>> Tolga:

Ya siktir oradan amına koyayım. Yalan.

>> Sedef:

Şimdi konuşacağım tarihlerle alakalı bir dipnot geçmek istiyorum. Okuduğum ve gördüğüm ve araştırdığım yerlerde hep tarihler bir tık farklıydı. Ben en çok böyle doğru olan tarihleri seçtim. Tabii bunlar 3 aşağı 5 yukarı farklı olabilir. O yüzden bir dipnot geçmek istedim. Şimdi Mayıs'ın 30'unda 1985 yılındaki bir sonraki kurban oluyor. 45 yaşında Carol Kyle diye bir kadın. Evine giriyor, tecavüz ve sodemize ediyor. Sodemize ne demek olduğunu hatırlıyor musun? Anal kanalından tecavüz etmek. Yaşıyor yani öldürmüyor. Zaten onun ifadesi çok önemli oluyor. Ve Richard'ı anlatırken polislere şöyle bir cümle kuruyor. Diyor ki yakışıklı bir insandı diyor. ki bunu çok insan söylüyor. Yani gösterdiğim fotoğraflarda, İnstagram'da koyduğum fotoğraflar falan, evet orada çok iğrenç görünüyor ama... Bir.

>> Tolga:

Yıl fotoğraf makinesi belli, bilmem ne belli.

>> Sedef:

Falan... Hayır, korkunç fotoğrafları da var. Yani gerçekten kendinden geçmişi olan fotoğrafları da var ama... Baktığında bir nevi yakışıklı bir insan. Yani yakışıklı demem ben şahsen ama yakışıklı diyecek bir insan. Ve şöyle bir olay oluyor, zaten daha sonra da konuşacağız. Tutuklandıktan sonra birçok kadın onda hapisteyken aşık oluyor, yazıyor. İşte benimle evlen, ilişkide olalım gibisinden talepte bulunan insanlar da oluyor. Ve kadın aynı zamanda da kokusunu ıslak deri gibi kokuyor. Hatırlıyorsan çok iğrenç kokuyordu çünkü ağızlığı var.

>> Tolga:

Devam.

>> Sedef:

Şimdi bu noktada çok fazla sayıda ifademiz oluyor. Çok net bir şekilde fiziksel bir açıklamamız elde etmeye başlıyoruz. Çünkü çok fazla insanı öldürmüyor. Çoğu insanı hayatta bırakıyor. Bu dönemde yani yakalandıktan sonra şöyle bir şey söylüyor. Diyorlar ki niye bu kadar insanı hayatta bıraktın? diye soruyorlar. Şöyle bir şey söylüyor. Kimin yaşadığını ve kimin öldüğünü karar vermek bana çok fazla güç hissettiriyordu diyor. Yani onun hoşuna gidiyormuş. Sen öleceksin işte seni canlı bırakacağım diyerek egosunu aslında bir nevi tatmin ediyormuş. Kendimi tanrı gibi hissettim diye açıklıyor. Bundan sonraki kurbanımız, kurbanlarımız daha doğrusu 66 yaşında Harold Wu ve 62 yaşında Jean Wu'ya saldırıyor. Hemen evlerine giriyor. Harold yani eşi erkeği görür görmez kafasından vuruyor. O bu arada da karı koca yan yana yatıyorlarmış. Yani karısının yanında yatarken kafasından vuruluyor.

>> Tolga:

Ne diyorsun ya?

>> Sedef:

Aynen ve hatırlarsan bunu genellikle yapıyor çünkü hep erkekleri önce öldürüyor sonra kadınları hedefine alıyor. Glenn'e bağlıyor ve çok şiddetli bir şekilde vuruyor, yumruk atıyor daha doğrusu, tecavüz ediyor ve hayatta tutuyor, öldürmüyor.

>> Tolga:

Ulan o kadar kötü bir şey ya.

>> Sedef:

Ve kadını öldürmeme sebebi şu yine kendi seçeneğim olduğu için sırf ki seçebildiğim için öldürmedim. Hani öylesini istemedim öldürmeyi diye açıklıyor. Bu çiftten sonra 45 pardon 41 yaşında Ruth Wilson.

>> Tolga:

Bu çiften ne yapıyor bu arada tecavüz ediyor çıkıyor gidiyor mu ondan sonra?

>> Sedef:

Evet, adamı öldürüyor, kadın hayatta kalıyor. Ondan sonra bitiyor. 41 yaşında Ruth Wilson'a şimdi hedefimizi döndürüyoruz. Gecenin ortasında kadının evine giriyor. Bir tane 12 yaşında erkek çocuk buluyor evin içinde. Ondan sonra çocuğu annesine karşı bir tehdit olarak kullanıyor. Çocuğu alıyor, rehin alıyor ve kadına diyor ki evdeki bütün değerli eşyaları bana göstereceksin yoksa oğluna zarar veririm diyor. Kadın bu sefer ne yapıyor? Tabii ki de oğlunu kurtarmak için her şeyi gösteriyor. Hatta bir tane çok değerli bir kolye gösteriyor. Eşi, kadın dulmuş. Eşinin aldığı bir kolyeyi gösteriyor. Ondan sonra her şeyi öğrendikten sonra kadının oğlunu alıyor. Çocuğu gardıolabın içerisine kelepçeliyor. Kapatıyor kapıları üstüne. Ondan sonra Rusa yani anneye tecavüz edip sadomize ediyor. Ondan sonra mutfaktan aldığı bir bıçakla birlikte kesiyor kadını. Ondan sonra hem oğlu hem kadını bırakıyor. Kadın ölmüyor. Canlı bir şekilde bırakıyor, çıkıyor.

>> Tolga:

Orospu sonuna bak ya vicdanlı vicdansız ya piç kurusu.

>> Sedef:

Evet çok enteresan.

>> Tolga:

Yani çocuğa bir şey yapmıyor, orospu çocuğu ya.

>> Sedef:

Ama daha önce çocuklara da yapmıştı yani. Çocuklara dokunmuyor diye de bir şey yok. Daha önce de yapmıştı. Haziran'ın ikisinde 1985 yılında 29 yaşındaki Edward Wilson'i hedef alıyor. Direkt vurup öldürüyor. Erkek bu bu arada Edward. Ondan sonra yanında kız arkadaşı varmış. Kız arkadaşını çok şiddetli bir şekilde tecavüz ediyor ama kızı hayatta bırakıyor. Onu da öldürmüyor. Bu noktada tahmin edebilirsin ki baya canlı bir şekilde tanık bırakmaya başlıyor. önce de yapıyordu ama bu dönemde ekstra olarak çok fazla araba çalıyor hatta araba çalmaz başkalarının arabasını kullandığı için de yakalanmıyor çünkü sürekli farklı plakalar falan olduğu için yani etraftaki tanıklar polislerle konuştuğu için hep farklı model araba renk bilmem ne söylediği için de yakalanamıyor sürekli arabalar çalıyor bir keresinde bir eve saldırmak için tam girerken bir bakıyor evin içinde bir tane adam var adam silahını temizliyor silahı gördükten sonra mesela o eve saldırmamış gibi Enteresan şeyleri var.

>> Tolga:

Korkuyor canım.

>> Sedef:

Başka bir zaman bir tane küçük bir kızı kaçırmaya çalışıyor. Evine giriyor, kızı kaçırmaya çalışıyor. Tam kaçırma sırasında kız çığlık atıp tepki gösterince birisi polisi aradığı için korkup kaçıyor. Yani aslında çok korkak bir insan aynı zamanda. Ve bunlar sürekli bu tarz olaylar sürekli arka arkaya arka arkaya oluyor. Yani istediği gibi bir yere saldıramadığı için sinirlenmeye başlıyor. Ve bir gün çok sinirli olduğu için yani istediği o hazmi işte o saldırıyı uygulayamadığı için çok sinirleniyor. Bir tane çalıntı bir arabaya giriyor. Ondan sonra yolda giderken kırmızı ışığı geçiyor. Kırmızı ışığı geçtiği için tabii ki de polis hemen durduruyor. Ondan sonra Polis de bu arada etrafta işte böyle bir manyak var işte şu boylarda işte karagöz açıklaması, fiziksel açıklamasını bilen bir polismiş. Özellikle bilmesi nedeni bir tane küçük bir kızı dedim ya biraz önce bir kızı şey kaçırmaya çalışıyor. O olaydan sonra bütün polisler daha çok dikkat etmeye başlamış. Ondan sonra polis adama bakıyor, Richard'a bakıyor ve çok benziyor. Ondan sonra polis hatta şaka yaparak şunu söylemiş. İnsanların evindeki öldüren adam sen değilsin değil mi diye şaka yapmış.

>> Tolga:

Allah Allah.

>> Sedef:

Richard da şöyle bir cevap veriyor, yok ben değilim de ama orospu çocuğunu ne zaman yakalayacaksınız diye cevap veriyor.

>> Tolga:

Savunma şey işte kendine.

>> Sedef:

Evet. Polis arabasına geri gidiyor, cezasını kesiyor. Ondan sonra Plaka'ya bakıyor, o sırada Plaka'nın çalıntı bir arabaya ait olduğunu görüyor. Bu olaylar olurken yani polis bunları araştırırken Richard gizli bir şekilde arabadan çıkıyor, arabanın kaputuna yine şeytanın yıldızını çizip takıyor. Aynen. Birkaç gün sonra, Haziran 27'sinde, 32 yaşında, Patty Allen Haggers'a saldırıyor. Maalesef ki, kadının gırtlağını kesiyor uyurken ve kulak memesinden kulak memesine kadar, neredeyse kafasını kopartacak kadar kesiyor kadını ve öldürüyor onu. Temmuz'un ikisinde 75 yaşında Dul anneanneye saldırıyor. Öbürleri 83 ile 81 yaşındaydı. Ve işin üzücü tarafı Mary Louise Cannon kadının adı. İki kere kanseri yenen bir kadın.

>> Tolga:

Ne diyorsun ya?

>> Sedef:

Evet. Gece yarısında evine giriyor, bayılana kadar dövüyor. Onu da aynı şekilde yatan başucunda bir lambayı kopartıp lambayla vuruyor. Ondan sonra 10 kere bir tereyağı bıçağı mı deniliyor?

>> Tolga:

Tereyağı bıçağı mı?

>> Sedef:

Kahvaltı bıçağı. İngilizcesi tereyağı bıçağı da. Kahvaltı bıçağıyla 10 kere bıçaklıyor ki çok zor bir şey bu kahvaltı bıçağı.

>> Tolga:

Girmez. Girmez, kolay kolay.

>> Sedef:

10 kere bıçaklıyor ve öldürüyor. Temmuz'un 5'inde 1985 yılında 16 yaşında Whitney Bennet'e saldırıyor. Gece uyurken evine giriyor, odasına giriyor. Annesi babası yan odada uyuyormuş o sırada. Kafasına bir bijon anahtarıyla vuruyor kızın, 16 yaşından bahsediyoruz. Tecavüz ediyor ve tecavüz ederken kafasına vurmayı devam ediyor. Ondan sonra terk ediyor, gidiyor.

>> Tolga:

Hasta bu orospu çocuğu.

>> Sedef:

Yaşıyor kız bu arada.

>> Tolga:

Bak net hasta yani.

>> Sedef:

Kafasına 478 tane dikiş atılıyor kızın.

>> Tolga:

Komple kafaya atılıyor demek ki.

>> Sedef:

Evet ama yaşamaya devam ediyor. Bu olaydan sonra Temmuz'un 6'sında 16 yaşında yine Joyce Nelson'e saldırıyor. O da koltuğunda uyuyormuş, koltukta uyuyormuş yani evinde. Evine giriyor, onlar da yukarıda uyuyor. Evine giriyor, öldürme şekli de kızı ayaklarıyla ezerek yürüyor. Yani kafasını, ayağını eze eze öldürüyor. Bu olay yerinde de kızın yüzünde ayak izini bırakıyor. Bu da yine çok önemli bir delil alıyor. Tekrar aynı ayakkabı izi olduğu için bağlantı kurabiliyorlar polisler.

>> Tolga:

Sonuçta çocuk ayakkabısını bile değiştirmiyor. Bir tane polis babamı ya.

>> Sedef:

Yani şu da çok enteresan. Şimdi normalde bu tarz iğrenç insanların çok spesifik öldürme tarzı vardır. Yani tek bir kullandığı silah, işte bıçak, boğma, ne bileyim işte bir şey vardır yani hep aynı şekilde.

>> Tolga:

Seri katili, seri yapan bir şeyleri olması gerekiyor.

>> Sedef:

Aynen ve çoğun zaman aynı şekilde öldürürler. Yani aynı şeyi kullanarak öldürürler. Bu her şeyi kullanıyor.

>> Tolga:

Hiç umrunda değil yani.

>> Sedef:

Umrunda değil. Vurarak, silah çarpmalara şu bugünden hiç farketmiyor onun için. Aynı gece bu olayın olduğu aynı gece 63 yaşında bir hemşireliğinde Fatuna'yı sabah saat 2'de saldırıyor. Uyandırma şekli şöyle bir tane silahı kafasına doğru tutuyor, ağzını kapatıyor ve diyor ki eğer bir ses çıkartırsan seni öldürürüm. öldürürüm şeklinde uyanıyorsun düşün. Yani uyuyorsun bir anda ağzın kapalı, yüzünde bir silah var. Uyandıktan sonra kadını hemen yatağından çıkartıp tuvalete getiriyor. Bütün evde ne var ne yok bütün değerli eşyaları çalıyor. Ondan sonra geri yatak odasına geri getiriyor. Yatak odasını getirdikten sonra bir tane yastıkla yüzünü kapatıyor. Ağzına da bir tane eldiven tıkıştırıyor. Yani eldiven tıkıştırıyor yüzüne bir tane yastık koyuyor. Tecavüz etmeye çalışmış ama edememiş. Çünkü fiziki olarak edememiş. Sertleşememiş.

>> Tolga:

Daha yeni çünkü birinden çıktı geldi.

>> Sedef:

Bilemiyorum artık. Sertleşemediği için tecavüz edemiyor. Tecavüz edemediği için sodyumize etmeye çalışıyor. Yine sodyumize edemiyor. Çünkü yine sertleşemiyor. Ve bu seksüel şeyleri yapamadığı için çok çok sinirlenmeye başlıyor. Bayağı bir sinirlenmeye başlıyor. Kadın yaşıyor. Bırakıyor çünkü. Ama şöyle bir şey söylüyor. Diyor ki, öleceğim düşündüm. Çünkü o kadar çok sinirliydik ki yani sınırından öldüreceğini sandım ben ama hiçbir şey yapmamış. Sadece küfür edip çıkmış gitmiş evin içinden. Şimdi bu olay bir tık sıkıntı bence. O yüzden bir uyarı vermek istedim. Yani hepsi zaten sıkıntı ama bir ekstra uyarı vermek istiyorum. Temmuz'un 20'sinde, 32 yaşında Çiçet Aşuvat galiba söyleniyor. Farklı bir ismi var. Bu olayın içinde bir tane de çocuk olduğu için çok kötü. Hemen eve giriyor, babayı öldürüyor. 29 yaşındaki eşi de, karısını da dövüyor ve zorla oral seks yaptırıyor kadına. Oral seks yaptırdıktan sonra kadını tecavüz ediyor. Tecavüz ettikten sonra ikisinin 8 yaşındaki oğullarını buluyor. Oğlunu tecavüz ediyor.

>> Tolga:

Ne yapıyor?

>> Sedef:

Kendi tecavüz etmiyor. Bir tane bebek yağ şişesiyle birlikte tecavüz ediyor.

>> Tolga:

Şey, erkek çocuğa.

>> Sedef:

Erkek çocuğa sodemize ediyor, evet.

>> Tolga:

Ben dedim ya sana, ben bunları dinlemek istemiyorum diye.

>> Sedef:

Ama olayların içinde eklemek zorundayım.

>> Tolga:

Ama ben bunları dinlemek istemediğimi söyledim mi ben sana?

>> Sedef:

Geçiyorum, hızlı gizli geçiyorum. Sürekli paranın nerede olduğunu soruyormuş kadına. Kadın da diyormuş ki yemin ederim bizim paramız yok. Paramız yok dedikçe daha çok sinirlenmeye başlamış. Ondan sonra kadına zorla şeytana dua ettirmiş. Yemin ettirmiş daha doğrusu duadan önce. Ondan sonra kadını tekrar tecavüz ediyor, tecavüz ederken şeytana yemin ettiriyor, ondan sonra çıkıp gidiyor ve kadın şöyle anlatıyor, diyor ki, adamdaki gözler insana ait değildi, tamamıyla bir hayvanın gözlerine bakıyordum diye bir ifade veriyor.

>> Tolga:

Hayvan oğlu hayvan çünkü onun şeytanını da sikeyim, ona ait olan şeytanını da sikeyim, o inandığı şeytan buraya gelse onu da sikeyim, nefsini böyle komple sikeyim, şeytana dua ettirmiş. Dualar eşliğinde sikerdim de onu şeyin mezhebin şey yapmıyor şu anda kaldırmıyor. 8 yaşında erkek çocuğu. Onun şeytanını sikeyim. Gelse de buraya şurada kapıdan gelsen onu şeytanla böyle bir yüz yüze baksak. Desem ki senin bir tane elemanın vardı ya.

>> Sedef:

Tövbe estağfurullah. Devam ediyorum. Aynı gece 68 yaşında Maxson Neering ve eşi 66 yaşında Leyla Neering'e saldırıyor.

>> Tolga:

Allah'ım ne akıl durmuyor orospu çocuk.

>> Sedef:

Bir tane pala getiriyor.

>> Tolga:

Bu herifi niye yakaladı? Evet okey.

>> Sedef:

Pala'yı ne biliyorsun?

>> Tolga:

Biliyorum oğlum bıçak.

>> Sedef:

İkisi yatak odalarında yataklarında uyurken Pala'yla saldırıyor. Her yerini delik delik deşik ediyor. Pala'yla saldırdıktan sonra ikisini de kafasından vuruyor. Silahla vuruyor. Evi soyuyor. Ondan sonra dönüp tekrar doğruyor. Yani cesetlerini doğruyor bir nevi. Yakalandıktan sonra neden böyle bir şey yaptığını sorunca yani çünkü en kanlı olay yerlerinden bir tanesi bu oluyor zaten. Niye böyle bir şey yaptın diye sorduklarında şöyle bir cevap veriyor. Diyor ki ben kötüyüm ve şeytan için çalışıyorum diye bir ifade veriyor.

>> Tolga:

Ben senin şeytanını sikeyim. Ay senin aklına girenleri sikeyim.

>> Sedef:

Şimdi bu noktada bayağı bir yükseliyoruz çünkü artık tek bir gecede bir sürü saldırı yapıyor. Bu nedenden dolayı tabi ki de medya, haberler, insanlar vesaire iyice korkmaya başlıyor. Ve burada silah satışları yükselmeye başlıyor mantıken. Yani insanlar korkuyor, kendilerini korumak istiyor. Aynen insanlar işte silahlarla, bıçaklarla, bijon anahtarlarıyla Ne bulurlarsa yanlarınla birlikte yatıyorlarmış. Camlar, kapılar kapalıymış. Arkadaşlar ya da ne bileyim komşular falan hep aynı yerde kalıyorlarmış. Tek kalmıyormuş kimse. Yani baya bir korumaya geçiyor insanlar. Alsos'un altısında 36 yaşında Chris ve 37 yaşında Virgin Peterson uyurken evlerine giriyor. Bir anda uyandırılıyor. Evlerine girince uyandırılıyor. Virginia'yı yüzünde vuruyor. Ondan sonra Chris'i de kafasından vuruyor. İkisi de yaşıyor. Vurmalarına rağmen yaşıyorlar ve tepki veriyorlar. Tepki verdikleri için korkuyor ve kaçıyor. Onlar yaşamaya devam ediyor. Alstos'un 8'inde yani 2 gün sonra 35 yaşında Elias Albrecht ile Karısı sakineye saldırıyor. Girer girmez hemen eşini vuruyor, adamı vuruyor. Ondan sonra karısı da diyor ki eşimi vurduktan sonra hemen bana yumruk attı. Ondan sonra beni yere attı. Çocuklarımı öldürmekle tehdit etti. Eğer evdeki değerli eşyaların nerede olduğunu söylemezsem çocuklarımla birlikte beni tehdit etti. Kadın tabii ki de söylüyor nerede olduğunu. Söyledikten sonra şeytana yemin ettiriyor, dua ettiriyor. Allah Allah.

>> Tolga:

Allah Allah.

>> Sedef:

Kadını birçok kere tecavüz ediyor, evin içinde 3 yaşında ve 2 aylık bir çocuk varmış ama onlara hiçbir şey yapmıyor, dokunmuyor çocuklara. Bazı yerlerde şöyle bir şey okudum, 3 yaşındaki çocuk olayları duyduğu için giriyor yani annesi tecavüz edilirken giriyor, görüyor, Richard gördüğünü görüyor ve çocukları alıp başka odaya koyuyormuş sadece, hiç dokunmamış çocuklara.

>> Tolga:

Allah Allah, 5 sene yani 8 yaşında olunca sıkıntı yok, 3 yaşında olunca mı şey yapıyormuş?

>> Sedef:

Ha şey Richard için mi diyorsun? Bilmiyorum işte kafası nasıl çalışıyor.

>> Tolga:

Kafası çalışmıyor mu?

>> Sedef:

Çalışmıyor da bilmiyorum çok enteresan. Detective Frank Salerno bu dosyayı çözen polisimiz şöyle bir şey anlatıyor diyor ki o kadar obsesif bir hale getirdim ki hani kim olduğunu bulmaya çalışmak için bütün hayatımı kapsumal etti yani uyuyup uyuyup yemedim içmedim sadece buna odaklandım diyor. Hatta çocukları eve geliyormuş ve babaları yalvarıyorlarmış ne olur artık bu adamı yakala diye çocukları yalvarıyormuş. Bu ayak izlerini bulan kişi aslında bu yani aslında ayak izleri bulan değil de ayak izlerinin arasındaki bağıyı kuran kişi polis bu. İnsanlarla konuşmuş, röportaj yapmış yani adam gerçekten uğraşmış ve fazlasıyla uğraşmış yani gereğinden çok fazla uğraşmış. Basın toplantısı yapıyor hatta en son olaydan olduktan sonra. ve şöyle bir şey açık açık söylüyor diyor ki bir tane seri katil var ki normalde polisler bunu kolay kolay açıklamazlar hani insanlara panik koymuş bu açıklamayı yapmak için birçok insan demiş ki ne olur yapma böyle bir şey açıklamayalım adam kimseyi dinlemeden açıklama yapıyor diyor ki bir tane seri katil var işte şu şu şu bölgelerde şu ana kadar neredeyse 12 kişiyi öldürdü kendinizi koruma altına alın diye açık açık halka konuşuyor çok mantıklı bence işte söylemiş silahlanın kapılarınızı kilitleyin camlarınızı kilitleyin tek kalmayın Adam bayağı demiş hani sıçtık, hani herkes ne yapabiliyorsa. Şimdi bu dönemde Richard şunu biliyor yani bana yaklaştılar ama, daha yakalanmadım ama panik yapmaya başlıyor. O yüzden LA'dan, bu dönemde LA'da Los Angeles'tayken San Francisco'ya gidiyor, kaçıyor yani. San Francisco'ya gidince Peter ve Barbara Penn 66 ile 62 yaşındalar. Evlerine giriyor 66 yaşında Peter Penn. Neyi? Kafasından vuruyor. 62 yaşında Barbara'yı da yine vurup dövüp tecavüz edip ondan sonra kafasından vuruyor. Ama ölmüyor kadın. Yaşamaya devam ediyor. Sadece duvarda bir rujla Jack the Knife yazıyor. Ki bu da bir şarkı adıymış. Niye öyle bir şey yazıyor bilmiyoruz.

>> Tolga:

Belki onu dinliyorlardı o direkt diyeceğim.

>> Sedef:

Bu noktada gerizekalı medya bu ayakkabı olayını öğreniyor. Hani ayakkabıların bulduğunu öğreniyor ve bunu medyada, haberlerde yayınlıyorlar.

>> Tolga:

Sonra çocuk ayakkabısını değiştiriyor orası bir şey değil mi? Aynen öyle.

>> Sedef:

Hemen ayakkabılarını... Golden Gate Bridge var, San Francisco'nun çok ünlü köprüsü var. O gece oradan atıyor.

>> Tolga:

Yaptı tövbe estağfurullah.

>> Sedef:

Ondan sonra alaya geri gidiyor. Ki normalde bunu yapmamaları gerekiyor. Polisler için çok önemli bir detay bu. Onlar bir yerden sızdırıldığı için bu şekilde...

>> Tolga:

Ama para içindir.

>> Sedef:

Büyük ihtimalle. LA'ya döndükten sonra James Ramiroson evine girmeye çalışıyor. James Ramiroson'un ailesi o gün bir tatilden geri dönüyor. 13 yaşında oğlu varmış. Richard eve girmeye çalışırken 13 yaşındaki oğlu uyanıyor. Ondan sonra hemen babasına gidip diyor ki bir tane sapık dışarıda evin içine girmeye çalışıyor diye babasını uyarıyor. James Richard'ı silahla korkutuyor. Kaçıyor Richard. Ondan sonra Richard arabaya giriyor. James arabaya görüyor. Plaka numarasını alıyor ve hemen polise haber veriyor. O sadece ama normal bir hırsız diye düşünüyor. Yani Richard bir mezar olduğunu düşünmüyor. Polislere bilgiyi veriyor. Olaylar burada başlıyor. Buradan sonrası önemli. Aynı gece 30 yaşında Bell Kars ve 29 yaşında Annette Erickson bir nişanlı çiftin evin içine giriyor. Bell'i 3 kere kafasından vuruyor. Annette de dönüp şunu söylüyor. Benim kim olduğunu biliyorsun değil mi? Haberlerde hep yüzüm var diye bir cümle kuruyor. Ondan sonra onu da dövüyor. Döverken şeytana dua ettiriyor kollarını ellerini kollarını bağlıyor sonra tekrar sodomize ediyor yine sodomize ederken şeytana dua ettiriyor ama öldürmüyor sadece şunu söylüyor Night Stalker'ın burada olduğunu söylersin onlara deyip çıkıyor ve Bell 3 kere kafasından vuruldu ya o da yaşıyor o da ölmüyor Allah Allah bu da çok enteresan gitti herkes ölmüyor ya Ama kafasından vurulmasına rağmen ölmüyorlar. Şimdi bu noktada polislerin daha da çok detaylı bilgiler topluyor. Çünkü sonrasında bu insanları öldürdüğünü düşündüğü için yüzünü falan göstermekten korkmuyor. Ama yaşadıkları için çok detaylı bir şekilde anlatmaya başlıyorlar. Bir tane de ayak izinin kalıbını çıkartıyorlar. Ondan sonra iyice hepsini birleştirmeye başlıyorlar. Yani normalde biraz önce mesela anlattığım gibi hani sadece hırsız sanıp da aslında hırsız değildi o olayda bile aa evet Richard Ramirez buraya geldi isim olarak bilmiyorlar. Ama gelmiş diye hani normal saldırıları da birleştirmeye başlıyorlar. Sonra bir tane çalıntı arabayı buluyorlar terk edilmiş bir şekilde. O arabanın içinde işte parmak izleri vesaire her şeye bakmışlar. Ama hiçbir şey bulamamışlar. Her şey silmiş çıkmadan önce. Sadece bir tane aynada o ne aynası o? Dikiz aynası mı? Dikiz aynasını yarı bir parmak izi buluyorlar. O resmi unutmuş. Onu hemen alıyorlar ve sisteme koyuyorlar. Sistemde kim çıkıyor?

>> Tolga:

Kim?

>> Sedef:

Richard Ramirez, o an onun bir ismi yani Night Stalker ismi hem bir yüz hem bir isim takabiliyorlar, kim olduğunu biliyorlar, şimdi peşine düşüyorlar.

>> Tolga:

Tamam, çok güzel.

>> Sedef:

Bu arada bulma nedenleri daha önce hapise girdiği için, eskiden parmakları alındığı için o şekilde bulunuyor. Yani hapise girilmeseydi yine bulunmayacaktı. Bu noktada fotoğrafları var. Richard and Marisa'nın kim olduğunu biliyorlar. Hemen fotoğraflarını alıyorlar. Her yere haberlere yayınlıyorlar. Hani bu aradığımız kişi bu. Tanıyor musunuz? Görüşürseniz uzak durun vesaire gibi. Şöyle enteresan bir olay oluyor. Donna Marisa'ya bir arkadaşı vardı. İlk bölümden belki hatırlarsın. Çok yakın arkadaşlar, ev arkadaşlarıydı aslında. Bir gün onunla birlikte televizyon izlerken polis robot skeç oluyor ya, robot çizmesi. Robot çizmesi çıkıyor işte, daha o zamanlar kim olduğunu bilmiyor, isim falan bilmiyorlar polisler. Robot resmini çıkartıyorlar. Ondan sonra ikisi televizyon izlerken, haberleri izlerken Richard Dahne'ye dönüp şöyle bir şey soruyor. Dahne sadece ben Night Stalker mıyım? diye soruyor arkadaşından. Dana da diyor ki, tabii ki de hayır, senin öyle bir cesaretin yok diye bir tepki veriyor. O da şaka yaptığını düşünüyormuş. Şimdi fotoğrafları yayınlandıktan sonra kadın görünce tabii ki de şok geçiriyor. Polise gidiyor, polise diğer şeyi anlatıyor. O noktada polis bütün bildikleri, bütün detayları, eksik olan bilgileri toparlayıp çok güzel bir şekilde her şeyi bağlaştırmaya başlıyorlar. Ve sadece nerede bulabileceklerini çözmeye çalışıyorlar. Dediğim gibi fotoğrafı yayınlandığı için herkes nerede olduğunu çok iyi yani görürse nerede olduğunu bulacaklar çok kolay bir şekilde. Ağustos'un 30'unda Ramirez bir tane otobüsle Arizona'ya gidiyor abisini görmek için. Bu noktada abisini görmeye giderken fotoğrafı yeni yayınlanmıştı. Yani bir önceki gecede yayınlanmıştı. O yüzden daha haberi yok. İnsanların onu tanıdığına, bildiğine dair hiçbir bilgisi yok. O yüzden hala rahat rahat geziyor etrafta.

>> Tolga:

Evet.

>> Sedef:

Geri döndüğünde, Ağustos'un 31'inde geri dönüyor çünkü abisini bulamıyor. Abisini göremediği için hemen geri dönüyor. Hala bir fikri yok. Hani ne olduğunu hala polislerin kim olduğunu bildiğini bilmiyor. Otobüs garına gittikten sonra polisler orada bekliyorlarmış. Hani olur da belki otobüse biner kaçarlar diye her zamanki beklerken polislerin yanından geçiyor ve polisler onun olduğunu fark etmiyor bile.

>> Tolga:

Peki oldu bu.

>> Sedef:

Evet. Bir tane bakkalda duruyor. Bakkalda durduktan sonra fotoğrafını orada görünce her şeyi anlıyor. Ondan sonra paniklemeye başlıyor. O sırada bakkalın içindeyken iki tane yaşlı bir kadın dört yölde bakıyor. Gazetelere, haberlere bakıyorlar. Ondan sonra diyorlar ki, ''Aa bu o değil mi?'' diye çığlık atıp işaret etmeye başlıyorlar. Ondan sonra bağırıyorlar''Katil, katil, katil!'' diye. Mahalleyi ayağa kaldırıyorlar. Ondan sonra Richard kaçmaya başlıyor. Tam tamına altı buçuk kilometre koşarak kaçıyor. O kaçtıkça arkasından insanlar kovalamaya başlıyor. Yani bütün mahalle toplanmaya başlıyor arkasından. Hatta bunun fotoğrafları da var. İnstagramımıza şaka.yapıyorsun.podcast da yayınlarım. Kaçarken insanları durdurmaya çalışıyor. Arabalarını almaya çalışıyor. Kimse izin vermiyor. Sonra en son bir tane kırmızı Mustang Coupe, Felisto Pignon'un diye bir adamın arabasını almaya çalışıyor. Adam arabadan çıkıyor ve boğuşmaya başlıyorlar. İzin vermiyor adamı. Görüyor hani birileri kaçıyor falan. Anlıyor. Boğuşmaya başlıyorlar. Ondan korktuğu için ondan kaçıyor. Tekrar koşuyor. Ondan sonra koşarken 28 yaşında Angelina Jolanto'ya karşılaşıyor. Angelina Jolanto da o sırada kendi kızı için Hediyeler falan almıştı. Arabadan çıkartıp, hediyeleri taşıyıp eve götürmeye çalışırken saldırıyor. O sırada saldırırken kadın bağırmaya başlıyor. Kadın bağırdığı için de Jose diye bir adam 55 yaşında duyuyor bağırtısını. Karşı sokaktan komşularmış. Karşı sokaktan o geliyor. Ondan sonra o da Ramiaz'la boğuşmaya başlıyor. Bütün mahalle seferber oluyor Richard'ın belasını sikmek için.

>> Tolga:

Hadi inşallah.

>> Sedef:

Jose onunla boğuşurken bu sefer Angelina'nın kocası Manuel duyuyor dışarıdan geliyor. Elinde demir borularla birlikte çıkıyor. Ondan sonra Richard'ın kafasına kafasına vurmaya başlıyor.

>> Tolga:

Anasını sike sike sike sike.

>> Sedef:

Bu arada şöyle bir dikdat geçmek istiyorum. Bence şimdi bu mahalle birazcık daha bir etnik bir mahalle. Daha çok eskilerin olduğu bir mahalle. Onlar böyle cesaretli yürekli insanlardır bence benim tanıdıklarım üzere. O yüzden böyle bir şey yapmaları çok şaşırtmadı beni. Çünkü gerçekten öyle bir kültüre sahip oldukları için. Her neyse kafasını darbe yedikten sonra kaçmaya başlıyor. Kaçtıkta arkasındaki insanlar çoğalıyor. Herkes onu kovalamaya başlıyor. Manüel yakalıyor. Ondan sonra tekrar kafasına vurmaya başlıyor. Ve bu grup içinde çocuklar, yaşlılar, kadınlar, erkekler, gençler, herkes karışık. Yani herkes peşinden koşuyor. Dediğim gibi bunun fotoğrafları var yayınlarım. Koştukça manuel kafası vurduğu için düşüyor. Ondan sonra bir çitte doğru düşüyor. Arkası boşluk değil yani daha fazla kaçamıyor. Sonra Jose'nin oğlu Jamie ve Julio geliyor. Ondan sonra onlar da dövmeye başlıyor. O sırada polis geliyor tabi.

>> Tolga:

Polis gelip ayırıyor.

>> Sedef:

Ve polis şöyle bir şey söylüyor. Diyor ki, eğer diyor tam o dakikada varmış olmasaydık öldürmüşlerdi. Ya ah!

>> Tolga:

Amanı sikiyim. 3 oldu işte. Bu da 3 oldu. Polisin hatası.

>> Sedef:

Polisler tutukluyor Richard'ı. Tutuklarken de Richard dönüp polise diyor ki, Allah'tan gelmişiz, geldiniz diyor.

>> Tolga:

Aman namından... Ne oldu şeytanla Allah'a döndü bir anda orası bu çocuğu gördün mü?

>> Sedef:

Polisler şöyle bir ifade veriyor diyor ki bu mahallenin insanlarından aşırı derecede gurur duyuyoruz. İyi ki varlar onların sayesinde yakaladık gerçekten. Ondan sonra mahkemesi başlıyor. Mahkemesindeki ona verilen ilgi için ölüyormuş. Yani o kadar çok hoşuna gidiyormuş ki o ilgi işte insanlar sürekli fotoğrafları çekiyor, onun hakkında konuşuluyor vesaire. O kadar çok seviyormuş ki iki tane eline de avucunun içerisine şeytanın yıldızını çiziyor. Ondan sonra sürekli yaşasın şeytan diye slogan olarak bağırıyormuş.

>> Tolga:

Boris Zeyd Allah'a şükürler olsun dedi.

>> Sedef:

Hatta bir mahkemesine bir gözlük yani güneş gözlüğü takıp gülerek giriyor. Onun da fotoğrafı var onu da ekleyeceğim. Hayranları oluyor. Hayranları mahkemeye geliyor, işte öpücük atıyorlarmış, gülücük atıyorlarmış, göz kırpıyorlarmış, mektup yazıyorlarmış, tanıştıralım işte görüşelim, evlenelim, şunu yapalım, bunu yapalım gibisinden bir sabah grubu oluşuyor. Hatta şöyle bir olay var, hatırlıyorsan yine Amerika'da jüri oluyor. Hakem değil de insanlar, halk karar veriyor. Şöyle bir problem oluyor, o jürinin içindeki bazı kadınları da tahrik ediyormuş ve bazı kadınlar ondan hoşlanmaya başlamış. O yüzden o jürileri de değiştirmek zorunda kalmışlar.

>> Tolga:

Şeytan tüyü var Orospu çocuğunda demek ki.

>> Sedef:

Evet gerçekten. Eylül'ün 20'sinde 1989 yılında şu nedenlerden dolayı suçlu bulunuyor. 13 tane cinayet, 5 tane cinayete teşebbüs. 11 tane taciz, 14 tane hırsızlık için ceza alıyor. Bunlar bu arada sadece kanıtlayabildikleri, kanıtlayamadıkları bir ton daha.

>> Tolga:

Ya da polise gitmeyen insanlardan.

>> Sedef:

Aynen, bir ton daha şeyleri var. İdam, makara hakkında idam çıkıyor.

>> Tolga:

En güzeli.

>> Sedef:

Kaliforniya'da gaz odasında Kasım'ın 7'sinde 1989 yılında öldürülecekçe terapi verilmiş. Şeyden çıkınca, mahkemeden çıkınca gülümseyerek çıkmış. Şöyle bir cümle kuruyor, bu arada cümle İngilizce de anlamsız, Türkçesi de anlamsız, İngilizcesi de anlamsız. Ölümün büyük bir kısmı her zaman bölgeyle birlikte gitti, Dizneyland'ta görüşürüz gibisinden bir cümle. Allah Allah. 53 yaşındayken, 23 yıl sonra yani idam beklerken 23 yıl sonra böbrek inflasından dolayı, kanserden dolayı hastanede ölüyor.

>> Tolga:

İdam edilmeyecek miydi orası çocuk?

>> Sedef:

İdam edilecekti, idam beklerken kansere yakalanıp ölüyor.

>> Tolga:

Keşke idam edilseydi.

>> Sedef:

Keşke. Bu da Richard Ramirez, The Night Stalker'ın iğrenç, pislik, kosmik bir hikayesi.

>> Tolga:

Orospu çocuğunun o amını siktiğimin oğlunu şeytana tapan bir piç kurusunun hikayesi.

>> Sedef:

Evet.

>> Tolga:

Şeytanını siktiğim.

>> Sedef:

Evet.

>> Tolga:

Polisi görünce Allah Allah, polis olmayınca şeytan şeytan.

>> Sedef:

Evet.

>> Tolga:

Uyruğuna basınca amına kodumun müttefik.

>> Sedef:

Tensel'den ölmesi bile bir şans bence bu arada.

>> Tolga:

Bence de.

>> Sedef:

Şanslı Orospu çocuğu.

>> Tolga:

Babamı sıkmışlardır o şeyde hapishanede.

>> Sedef:

İnç. İnç.

>> Tolga:

Rahat ol.

>> Sedef:

Gerizekalı. O şaka makamı mikrofonu özlemişim.

>> Tolga:

Şaka yapma şaka yapma.

>> Sedef:

Şu tatiller bitsin de normali bir dönek.

>> Tolga:

Evet haftada bir.