Şaka Yapıyorsun!? : Gerçek Suç
Şaka Yapıyorsun!? gerçek suç hikayelerini komiklikle buluştuğu podcasttir. Sunucularımız, Sedef ve Tolga Turhan, sizi tuhaf vakaların bir yolculuğuna çıkarırken, karanlık ve gizemli suç dünyasına farklı bir bakış sunar. Bu eşsiz ve eğlenceli gerçek suç podcast'inde suç dünyasının karmaşası içinde gülmek için her Salı bize katılın.
⚠️UYARI: Ciddiyet arayanlara değil, cesur kalplere hitap ediyoruz💀😈
Bu podcast, hassas konular, argo konusmalar ve şakalaşma içerebilir. Bazı dinleyiciler için rahatsız edici olabilir. 18 yaşın altındaki kişiler kesinlikle dinlememelidir. Eğer suç, şiddet, cinayet, cinsel, ve argo içeren konuşmalardan rahatsız oluyorsanız, dikkatlice devam etmenizi öneririz.
Şaka Yapıyorsun!? : Gerçek Suç
DİNLEYİCİ HİKAYESİ: Bir TV’deki Takipçi, Perdenin Arkasındaki Hayalet, Bebek Ayaklı Yaratık, Zaman Yolculuğu ve Rüya Hikayesi
Bu hafta, "Şaka Yapıyorsun" yeni bölümde, podcast'imizin mikrofonunu dinleyicilerimize devrederken bizimle birlikte gölgelere adım atın. Ürpertici hayalet karşılaşmalarından tehlike karşısında hayatta kalma hikayelerine kadar, insanlığın en karanlık köşelerini bir dinleyin.
Dinleyicilerimizin sesleriyle karanlığın kalbine doğru bir yolculuğa katılın. Ancak dikkatli olun – bu dünyaya bir kez girdiğinizde, geri dönüş yok.
Konuşalımmı? Sizden duymak isteriz!
Bize saka.yapiyorsunpodcast@gmail.com den e-posta gönderin. Dinleyici hikayelerinizi, fikirlerinizi, ve tavsiyenizi heycanla bekliyoruz.
Her hafta bölüm fotografları, bilgileri, ve detayları için bizi takip edin
- Instagram : @saka.yapiyorsun.podcast
- Twitter : @Sakayapiyorsuun
- Tiktok : @saka.yapiyorsun.podcast
- Genel Ulaşım: Linklerimiz
Youtube da "Şaka Yapıyorsun !?" kanalımızdan da bölümlerimizi dinleyebilirsiniz
Yeni bir bölümü kaçırmamak için şovumuza abone olmayı unutmayın!
⚠️UYARI: Bu podcast, hassas konular, argo konusmalar ve şakalaşma içerebilir. Bazı dinleyiciler için rahatsız edici olabilir. 18 yaşın altındaki kişiler kesinlikle dinlememelidir. Eğer suç, şiddet, cinayet, cinsel, ve argo içeren konuşmalardan rahatsız oluyorsanız, dikkatlice devam etmenizi öneririz.
...
Hi Guys Şaka Yapıyorsun yeni bölümüne hoş geldiniz. Ben Sedef, yanımda da Tolga.
>> Tolga:Turhan.
>> Sedef:Beyler var. Bu bile senin için neden bu kadar zor? Gerçekten anlamıyorum. Evet, bugün size dinleyici hikayesi getiriyoruz. Belki buraya bir sound effect koyarım. Gibisinden. Evet, dinleyici hikayesini bilenler, bilmeyenler, bilmeyenler için söylüyorum. Bu bölümde sizin bize yazdıklarınız, yaşadığınız garip, paranormal, güzel, mutlu... Güzel, mutlu değil. Garip, paranormal, enteresan, korkunç, uzaylı, muzaylı, hayaletli, stalkerlu, garip, herhangi bir hikaye olabilir. Bir temamız yok. Sadece sizin bizimle paylaşmak istediğiniz herhangi bir hikayeyi siz bize yazıyorsunuz ya da ses kaydı atıyorsunuz ve biz onları, daha doğrusu Tolga Turhan Bey'le hiç Ben niye okuyorum bunu okuyayım ya?
>> Tolga:Ben niye okuyorum ya?
>> Sedef:Ben niye okuyorum ya?
>> Tolga:Ben Türk'ü Türkçe'yi okuyamıyorum. İngilizce oku ya sikeyim böyle işte. İngilizce oku Türkçe'yi çevir. Nasıl hazırlanıyorsan öyle yap. Şey yap işte. Ne?
>> Sedef:İngilizce okuyayım.
>> Tolga:İngilizce'yi çevir. E yaydan.
>> Sedef:Eee?
>> Tolga:Sonra onu normal hazırlamışsın gibi anlat işte yani.
>> Sedef:Ben bu bölüm için şöyle bir şey yapmaya çalışacağım. Ben çok görsel bir insan olduğum için ve sürekli fotoğraf görmeyi sevdiğim için zaten her bölüm için fotoğraf paylaşmaya çalışıyorum. Ama bunun hani elimizde bir fotoğraf olmadığı için bütün hikayelerin böyle önemli anlarını yapay zeka ile birlikte bir fotoğraf çıkartmaya çalışacağım. Eğer başarılı olursam onları da Instagram'da post ederim. Siz de kendi hikayenizin fotoğrafını görmek isterseniz hemen Instagram'dan bakabilirsiniz.
>> Tolga:Nikol var mı orada? Neden öyle bakıyorsun?
>> Sedef:Sen bu evde yaşıyor musun acaba diye bazen düşünüyorum biliyor musun? Senin kendi bar köşen yok mu arkadaşım?
>> Tolga:Sıcak onlar, dolapta bir şey var mı?
>> Sedef:Bilmiyorum git bak Tolga, serbestsin. Sen başlayacaksın aşkı toloş koş. Ya bak ne kadar kolay değil mi? Oraya oturup alkolünü cipsini alıp ve sadece dinleyip tekbi vermek değil mi? Ne kadar kolay. Ya, ya.
>> Tolga:Sen yap o zaman.
>> Sedef:Sen bana ver. O vodkayı da ver. Cipsi de ver. Paşam.
>> Tolga:Sen yapsana ya.
>> Sedef:Haydi.
>> Tolga:Ben buz alıp geleyim.
>> Sedef:Neymiş? Bana da su getir bari.
>> Tolga:Yok. Bu yüzden böyle demek.
>> Sedef:Öyle mi? Okey. Bunu unutma Tolga. Cipsimi alırım sana. Verir misin? Evet. Öncelikle Aslı'nın Güzeller Güzeli. Geçen bölümde de bahsetmiştim. Güzeller Güzeli. Bir mesajımız var hepimiz için. Onu okumak istiyorum. Bundan okuyacağım. Öncelikle size yazmayı çok özlemişim. Çok heyecanlı değil mi? Bizim için de çok güzel. Sizi Turhan Çifti diye seslenebiliyorum. Sizi takip edebildiğim kadar gördüm ve mükemmel. Tam istediğiniz gibi düğününüz olmuş ve bitmiş. Bu yılı bu şekilde kapatmanızı öncelikle tebrik ediyorum. Çok teşekkürler. Gerçekten çok istediğimiz, sevdiğimiz gibi oldu. Her ne kadar yorulduysak da değdi. İlk bölümlerden beri size ne yazsam programınızı okudunuz ve benden bahsetmiştiniz. Ben yine buradayım. Bu sebepten dolayı eğer yeni yayında konuşmalarınız başında birkaç sözümü de ekleyip orada benden bahsederseniz çok mutlu olacağım. İki konuyla geldim. Aslında yine aynı şeylerden geldim. Birincisi siz de çok hassastınız bu konuda biliyorum. Katliam yasasına hayır dedik. Birkaç gün önce yeni kapıda en önde ben yerimi aldım ve pankartlar açtık. Buradan da sesimizi duyuralım rica ediyorum. Sizden ikincisi ise biliyorsunuz ki benim Oya'm var. Unutmadığınız eminim ama yine de belirteyim kedim. Ondan çok bahsettim. Benim peritozumun ayın 19'unda sahipleneli tam 3 yıl olacak. Ona çok tatlı evimin bir köşesini süsledim, organizasyon yaptım ve video Hazırladım. Sayfasına atacağım. Onun için güzel dileklerinizi sizden duymak çok keyifli olacak. Çok güzel bir hediye olur bana. Çok teşekkür ederim. Şimdiden o benim hazinem. Varlığı için minnettarım. Ondan sonra tırnak içinde. Bizim canlılarımıza dokunmasınlar tırnak içinde. Kötü günler geçiriyoruz maalesef. Onlar iyi olmadıkça, özgür ve güvende olmadıkça hiçbirimize huzur yok. Ve sözlerimi bitirirken terapi olarak geldiğiniz bir dost, bir arkadaş, kardeş gibi olduğunuzu tekrar tekrar söylüyorum. Sizi çok seviyorum. Aslı. Aslı'cım biz de seni çok seviyoruz. Bu güzel, harika mesajların için teşekkür ederiz. Yaptıkların için de ayrıyeten teşekkür ederiz. Bizim için Oya'yı, her zaman ben sana zaten söylüyorum, Oya'ya benim için kocaman bir öp, sarıl. Onunla böyle bir mıncıkla benim için. Eko'ya da ben senin için mıncıklarım diye düşünüyorum. Şu an zaten yanımızda sessiz, sakin bir şekilde uyuyor. İnşallah bütün patili dostlarımızın böyle sevgi dolu, mutlu, huzurlu bir eve sahip olurlar diye dua ediyoruz. Teşekkürler Aslı'cım. Tekrar öpüyorum seni kocaman. Hazır mısın?
>> Tolga:Evet.
>> Sedef:Direkt başlayalım, geçen bölüm çok konuşuyoruz zaten.
>> Tolga:Merhaba arkadaşlar, benim adım Eda. Bir süredir programınızı dinliyorum ve sonunda birkaç yıl önce başıma gelen bir olayı paylaşma cesaretinde bulundum. Aranızdaki ilişkiye bayılıyorum, benimki de.
>> Sedef:Bu arada hi Eda.
>> Tolga:Benimkine çok benziyor. Size iyi dileklerimi iletiyorum ve yeni bölümleri sabırsızlıkla bekliyorum. Neyse bu çok sık konuştuğum bir şey değil ama hikayemi anlatmaya hazırım sanırım. Ne yapıyorsun yavrum?
>> Sedef:Eda'ya cesaret veriyorum.
>> Tolga:Eda'ya mı?
>> Sedef:Evet.
>> Tolga:Anlatmış ya bebeğim artık.
>> Sedef:Ya hadi tamam. Sen de ben, ben istediğim tepkiyi verebilirim burada. Tepkici benim.
>> Tolga:Her şey yeni bir daireye taşındığımda başladı. İlk kez başıma... Bir daireye. Ben ne dedim?
>> Sedef:Davet.
>> Tolga:İlk kez tek başıma yaşıyordum ve kendi alanıma sahip olmanın heyecanını yaşıyordum. Bina eskiydi ama kendine özgü bir havası vardı. Gıcırdayan zeminler, eski moda pencereler ve sanki anlatacak bir hikayesi varmış gibi bir atmosfer. İlk birkaç hafta her şey yolundaydı ancak sonra garip şeyler olmaya başladı. Başta küçük şeylerdi. Eşyaların kaybolması, ışıkların yanıp sönmesi ve kapıların kendi kendine gıcırdayarak açılması gibi. Bunlar ne derlerdi ona? Ceyran.
>> Sedef:Ha, aynen.
>> Tolga:Bunu hayal gücüm ya da eski bir binanın tuhaflıkları olarak görüp umursamamıştım. Ancak izleniyormuş gibi hissetmeye başladım. Sürekli rahatsız edici bir histi. Sanki yalnızken bile birinin gözleri üzerimdeydi. Geceleri koridorda yavaş ve kasıtlı adımlar duyuyordum. Sanki biri gidip geliyordu ama cesaretimi toplayıp kontrol etmeye kalktığımda kimse yoktu. Bir gece kanepede oturup televizyon izlerken camda arkamda duran bir figürün yansımasını gördüm. Dona kaldım. Kalbim göğsümde çarpıyordu. Arkamı dönmek istemiyordum ama birinin gerçekten orada olup olmadığını bilmek zorundaydım. Nihayet döndüğümde oda boştu. O zaman daha da garip bir şey farkettim. Ön kapım kilitli değildi. Her zaman kilitli olduğundan emin olurdum. Ama o gece kapı sonuna kadar açıktı. Tülerim diken diken oldu ve oradan çıkmam gerektiğini biliyordum. İyi Paranormal Bugüne kadar yaşadıklarımın paranormal mı yoksa gerçekten birinin beni takip ediyor mu olduğunu bilmiyorum. Bildiğim tek şey ne yaşadıysam gerçek gibi hissettirdi ve hala beni rahatsız ediyor. Dinlediğiniz için teşekkür ederim ve programda harika iş çıkartmaya devam edin.
>> Sedef:Teşekkür ederiz. Bu arada gülüşüm iğrenç.
>> Tolga:Nereden çıktı şimdi anlamadım.
>> Sedef:Bilmiyorum şu an kendi gülüşümden soğudum gülmeyeceğim. Tolga su içer gibi bir insan vodka içemez kurban olayım ya.
>> Tolga:Soğuk soğuk güzel gidiyor.
>> Sedef:Bu arada bence kesinlikle evinde biri vardı.
>> Tolga:Yorum mu yapacağız şimdi?
>> Sedef:Evet yorum yap. Sence Eren dersin salak salak konuşursun. Benim sinirimi bozursun.
>> Tolga:Bozursun. Tek yaşamayın abi o zaman.
>> Sedef:Nasıl yani?
>> Tolga:Tek yaşamayın amına koyim yani tek yaşamayın yani.
>> Sedef:Neden bu herkesin kendi seçeneği olan şey?
>> Tolga:Cipsi var.
>> Sedef:Yalnız yaşamak güzel. Seninle birlikte yaşıyoruz ama aynı şeyler oluyor. Garip garip sesler duyuyoruz. Ekom boş daha hır diyor.
>> Tolga:Hayır, ev sahibine söylemiş, bir şey bulunamamış. Bu bana normal değil bence yani. Biri olabilir.
>> Sedef:Onu diyorum ben de yani. Birisi sanki evine girmiş olabilir. Çünkü ön kapı kilitli.
>> Tolga:Ben de onu diyorum işte. Böyle bir sapı varsa tek yaşamasın.
>> Sedef:Evet doğru diyorsun evet. Bunu o şekilde düşünmeliyim. Ne yapsın? Kim ne yaşasın? Evet Ecadım. Çok teşekkür ederim.
>> Tolga:Bir şey- Aman hadi. Çok sorusuz ya. Benle ne izin vermiyorsun ya? Duydun mu?
>> Sedef:Ben şimdi çok özür dilerim.
>> Tolga:Ulan soruyu sordun duymamakla alakası yok ki bu şey gibi şey. Nasılsın Sedin?
>> Sedef:Senin konuştuğunu duymadım.
>> Tolga:Nasılsın Sedin?
>> Sedef:İyiyim.
>> Tolga:Evet işte gittik geldik ondan sonra öyle oldu.
>> Sedef:Tamam aşkım özür dilerim söyle.
>> Tolga:Söylemiyorum.
>> Sedef:Söyle bebeğim özür dilerim.
>> Tolga:Seninle yaşasın dedin ya.
>> Sedef:He.
>> Tolga:Dedi ya benim de sizinkisi gibi bir ilişkim var diye onunla yaşasın.
>> Sedef:Doğru diyorsun bak orada da iyi bir tiyo yakalıyorsun. Eda'cığım paylaştığın için çok teşekkür ederiz.
>> Tolga:Her neden.
>> Sedef:Selam.
>> Tolga:Benim adım Eda. Öyle yazmış. İsim paylaşılmasında bir sakınca yoktur. Güle güle güle güle güle güle. Neden gülüyorsun?
>> Sedef:Güzel efekt yapıyorsun çünkü.
>> Tolga:Biraz uzun, o yüzden direkt konuya gireyim. Ama tabii ki sizi çok seviyorum ve bayılarak dinliyorum.
>> Sedef:Biz de sizi çok seviyoruz.
>> Tolga:Başarılarınızın ve podcastlerinizin devamını diliyorum demişim. Öncelikle ben cinlere, şeytanlara falan pek inanmam. Aferin Ayda.
>> Sedef:Bu arada şunu söylemek istiyorum. Bundan önceki dinleyici hikayelerin hiçbirini okumamıştım. Bunların hepsini okudum. O yüzden tepkilerimi daha önce verdim. Verdiğim tepkileri tekrar söylerim burada. Devam et.
>> Tolga:Öncelikle ben cinlere, şeytanlara falan pek inanmam. Ne demiştik? Bravo İlayda. Bu sebepten dolayı da böyle şeylerden korkmam. Bravo İlayda. Aynı zamanda bu bahsettiğim dönemde inanılmaz fal bakıyordum. Olmadı İlayda. Ve saçma bir şekilde bu fallar bire bir çıkıyordu. Tabii ben sadece eğlencesine bakıyordum, çevreme falan. Evet şimdi başlayabilirim. Bula bula bula bula bula bula. Bir gün baba tarafımdan kuzenimle onun kendi ananesine ben kuzenim ve kuzenimin annesi yemeğe gittik. Çok karışık oldu ben hiç anlamadım. Ev iki katlıydı ve etraftaki evlerin tipi de aynıydı. Bu evler birbirine insan giremeyecek kadar dar aralıklarda dip dibeydi. Bu detay önemli.
>> Sedef:İlayda kuzeni ve yengesi. Yani kuzenin annesi. Amcasının eşi.
>> Tolga:Biz kuzenimle eve ilk geldiğimizde rahat edebilmek için kuzenimin ananesinin odasına gidip onun dolabında bir şeyler aldık ve giyindik. Kıyafetlerimizi de o odada bıraktık. Sonrasında yukarı terasa çıktık ve yemeği yedik. Belli bir süre sonra gideceğimiz için kuzenimle üstümüzü değiştirmek üzere aşağı indik. Kuzenim lavaboya gitti. O sırada ben de odaya girdim. Eski evlerde kapılar rüzgardan çarpmasın diye kapının önüne kocaman taşlar koyulur ya biz bile taşı oynatmakta zorluk çekeriz. İşte bir anda o taş ileri doğru gelmeye ve kapın duvarla ve taşla çarpmaya başladı. Bu ne kadar ihtimal olmasa da rüzgardır dedim ve bozuntuya vermedim. Daha sonrasında odanın penceresi açıktı ama perdesi kapalıydı. Pencereye baktığımda perdenin arkasında bir gölge sülüyeti gördüm. Dediğim gibi insan olamazdı çünkü diğer evle bulunduğu ev arasında mesafe insan giremeyecek kadar dardı. Birden perde açıldı ve sadece kafa olan simsiyah bir sülüyet gördüm ama yüzü Yüzü gözü hiç belli değildi. Şu anda bile anlatırken tüylerim diken diken oldu. Görmek dışında odada benim dışımda bir varlığın olduğunu da hissedebiliyordu. Sonra bu suliyet aşırı yavaş bir şekilde yaklaşmaya başladı. Kuzenim bu tarz şeylerden inanılmaz korkar. Neyse ki tuvaletteydi. Kıyafetlerimizi pencereye yakın bir yerde duruyordu ve benim kuzenimin anlamaması için kıyafetleri almam lazımdı. Sifon sesini duymamla kıyafetleri almak için ileriye doğru atılmam bir oldu ve kıyafetleri aldım.
>> Sedef:Helal kız sana.
>> Tolga:Sonrasında bir şekilde kuzenimi idare ettim, giyindik çıktık. Yanlış ilaydı. Anlatacaksın kuzenime. Bırak korksun. Her şey beraber üstesinden gelir. Böyle şeylerde tek olmayacaksın. Tabii bu böyle bitmedi ve bunun yaşadıklarımı sonra sürekli bir şeyler görmeye ve hissetmeye başladım. Bazen hala görüyorum ama bana zarar vereceklerini hissetmediğim için bir şey yapmıyorum. Fal bakmayı bıraktım. Daha bir sürü şey var ama bu bile çok uzun oldu. Bizim yaşadıklarımızı da önem verip dinlediğin için çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Tolga abinin küfürleri de çok başarılı. Bana ilham veriyor. Bol bol sizi dinlemek dileğiyle. Hoşçakalın.
>> Sedef:Amin. Bu arada öbür yaşadığın şeyleri de yazmalık istersen Tolga'ya kuturum. Bu üçüncü. Şimdi burada başlamadan önce Ege diye bir dinleyicimiz var.
>> Tolga:Evet.
>> Sedef:Ege bunu yani bunları bu hikayeler geleli bir tık zaman geçti aradan. Düğünden önce alınmışlardı. Ege de sürekli bana yazıyor ara sıra. Yani sürekli arkadaşım ara sıra yazıyor işte. Abla ne zaman dinleyici hikaye yapacaksınız. Abla ne zaman yapacaksınız. Abla ne zaman yapacaksınız. O yüzden çok inanılmaz derecede sabırla bekledik. O yüzden burada özel Ege'ye bir selam yollamak istiyorum. Ege'cim hi demek istiyorum.
>> Tolga:Selamün aleyküm Ege. Ne oldu?
>> Sedef:İkimizin selam verme tarzlarına gülüyorum sadece. Beklediğin için çok çok teşekkür ederim. Paylaştığın için de ayrıca teşekkür ederim.
>> Tolga:Tamam mı?
>> Sedef:Tamam.
>> Tolga:Abla öncelikle merhabalar. Ben Ege.
>> Sedef:Selam.
>> Tolga:İşteyken hikayelerin sayesinde zaman su gibi geçiyor. Tolga abi çok... Ege biliyorsun ki... Benim anlatacağım hikayeler öyle çok uçuk kaçık değil. Diğerleri gibi sallamak istemedi. Adamdır bak. Bir gün saatinin kaç olduğunu hatırlamıyorum. Uyuyordum ve başım tamamen karanlıktaydı. Duvarla yatağın arasında gömmüştüm kafamı. Yürüme sesleri geldi. İlk başta önemsemedim. Annemdir diye düşündüm. Ancak yatağımdan birinin çıktığını hissettim. Ama o an bunu çok normal karşıladım. Nasıl yani? Yatağımdan biri çıkıyor ve bunu normal mi karşılıyor Hüsnü Ege? Öyle mi olmuş?
>> Sedef:Bir şey diyeceğim. Bana da böyle bir şey oldu.
>> Tolga:Ya olmamıştır arkadaşlar, uyuyorsunuzdur amına koyayım ya, uyuyorsunuzdur. Ardından yüzüstü yatıyordum ve bacağımın sırtıma doğru küçük ayakları olan biri gelip sırtıma oturdu. En başta kardeşim zannettim ama onun olmadığını anlamam çok da uzun sürmedi. Daha önce bu tarz bir olay yaşadığım için hiç müdahale etmedim. O da oturmaya devam etti. Kardeş kardeş oturuyorlar herhalde. Bazen ensene doğru yaklaşıp nefes veriyordu. Bunun ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. En sonunda kalkıp gitti. Bu da böyle bir anımdı.
>> Sedef:Allah şerifsel ilim ayağı boşaldı.
>> Tolga:Bir tane daha var. Bir gün gece geç saatlerde telefonumla oynuyordum ve yürüme sesleri duydum. Saat geç olduğu için ve ertesi gün okul olduğu için annemin beni telefonla görmesini istemedim ve telefonumu yanımdaki masaya koyup uyuma taklidi yaptım. Gelen kişi telefonumu aldı ve şarja taktı. Ta ki bu kişinin annem olduğunu düşünüyordum. Çok net hatırlıyorum. Telefonun şarja takıldığındaki bildirimi ve ondan sonra uyudum. Sabah kalktığımda telefonu bıraktığım yerdeydi. Anneme sorduğumda ise hiçbir şeyden haberi olmadığını söyledi. Ama ben eminim telefonumun şarja takıldığından. Abla biraz kötü anlatmış olabilirim kusura bakmayın. Hikayelerimde o kadar ilginç olaylar değil. Karabasan meselesi. Herkesin yaşadığı bir şey. Normalde hiçbir yere yazmam ama yorumunuzu çok merak ediyorum. Paylaşmayı uygun bulursanız dinlemeyi çok isterim. Şimdi Ege'cim Karabasan öyle bir şey değil.
>> Sedef:Evet sen bambaşka bir şey yaşamışsın.
>> Tolga:Şimdi cinlere, perilere, hortlaklara, şeytanlara, Azrail'lere, bunlara, bunlara falan filan inanmam. Ama karabasan olayı bilimsel bir gerçek. Adına karabasan dendiği ama inme indiği yani sen uyurken gözünü açabildiğin ama bağırmak isteyip de bağramadığın, kolunu kaldırmak veya bacağını oynatmak istediğinde oynatamadığın bir şey yaşadığın zaman buna karabasan demişler ama bunun bilimsel bir açıklaması da var. Vücudun bir şeyle reaksiyona girmesinden dolayı olan bir şey diyebiliyorum ben bunu. Senin yaşadığın eğer rahatsız olmasın diye sırtındaki çocuk kalkmıyor anladın mı? Biz buna karabasan demiyoruz.
>> Sedef:Ben Ege'yi şöyle hayal ediyorum. Yani bir böyle bir şey yani hani elektrikler gitti. Tövbe estağfurullah. Hani Ege böyle şey. Hayatta çok fazla bir şeyi takmayan. Sadece kendi halinde. Ama aynı zamanda da kimseyi üzüp rahatsız etmek istemeyen birisi gibi geliyor bana. Yani düşünsene hani ayak şeylerin bilmeyen her şey geçti. Birisinin nefesini bu senle aile olsan nefesini en azından hizleteceğim ve ben takılmaya devam edeceğim. Büyük cesaret.
>> Tolga:Dediğim gibi, Karamasan tabii ki de yani bilimsel bir gerçeği var. Evet. Hadi diyelim Karamasan diye bir şey var. Onun da minik ayakları olduğunu çok düşünmüyorum ben.
>> Sedef:Ege burada da hikayeler... Benim şu an bak ben bu detayları unutmuşum dediğim gibi çocuk çok önceden yolladı bunları ama bunlar normal değil. Benzer iki tane hikayem var. Onları da en sonunda paylaşacağım. Ege'nin anlattığı bir tık benziyor ama tam değil. Ege'cim çok teşekkür ederiz. Bana göre normal dışında bir şey bir dahakine böyle bir şey olmaz inşallah olursa da ne yapması gerekiyor? Doğan mı okursun? Ne yaparsın ki?
>> Tolga:Annene söyle Ege.
>> Sedef:Evet, anneler çözer bu işleri. Ben inanıyorum.
>> Tolga:Evet. Dörde mi geçtik?
>> Sedef:Dörde geçiyoruz.
>> Tolga:Hello.
>> Sedef:Hello yazmış oraya. Bravo.
>> Tolga:Evet, aynen öyle yazmış. Şaka yapıyorsun. Benim adım Yasemin. Benim adım değil, onun adı Yasemin.
>> Sedef:Sen mi Yasemin?
>> Tolga:Aynen. Dinleyici hikayelerinizden çok etkilendim ve belki benim yaşadıklarım da birilerine yardımcı olur diye düşündüm. Yazmak istedim. Şunu da söylemek isterim ki sizi çok severek dinliyorum. Yaklaşık bir ay önce keşfettim sizi ve bütün bölümleri dinledim. Yeni bölümleri sabırsızlıkla bekliyorum ve şimdiden düğününüz hayırlı olsun demek istiyorum. Teşekkür ederim. Teşekkürler Yasemin, düğün olalı bir ay oldu.
>> Sedef:Biz daha yeni okuyoruz bunları o yüzden.
>> Tolga:Evet, evet. Ben ilk kez okuyorum. Sedef okumuştur da ben şu anda ilk kez daha karşıyayım. Evet, şimdi bu olay birkaç yıl önce tatil için Amerika'ya gittiğimde yaşandı. Bir arkadaş grubumuzla birlikte Arizona'da, Navarca topraklarına yakın bir yerde kamp yapıyordu.
>> Sedef:Bu arada dipnot geçiyorum. Bu hikayedeki olan... Telefonum çalıyor Sedefcim. Evet, aç.
>> Tolga:Normalde biliyorsun iş icabı kapatırım telefonumu ama. Telefondan okuduğum için.
>> Sedef:Hıh. Hikayedeki olan olaylarla alakalı da bir bölüm çekeceğim.
>> Tolga:Çünkü bu hikayeler... Navarca'yı doğru mu okudun bu arada? Navajo diyorum. Doğru moku diyorum. Ye diyorsun. Oradan Navajo yapıyorsun.
>> Sedef:Tamam. Bu hikayeler yani bu olaylar beni çok ilgimi çekiyor. Devam et.
>> Tolga:Navajo. Topraktan yakın bir yerde kamp yapıyorduk. Bu bölge hakkında çok fazla bir şey bilmiyorduk. Ama doğası çok etkileyiciydi.
>> Sedef:Navajo bu arada şey, kızılderililerin branşlarından bir tanesi.
>> Tolga:Yine de kamp alanına ulaştığımızda yerel halktan biri bize bir uyarıda bulundu. Gece yarısı asla dışarı çıkmayın ve özellikle yabani hayvanların sizi izlediğini hissederseniz göz teması kurmaktan kaçının. Yerleri dinleyeceksiniz abi. Tabii ki bu uyarıyı çok da ciddiye almadık. Bak cümlemden sonraki cümleye bakar mısın? Ne de olsa sadece birkaç günlüğün oradaydık ve sadece biraz macera arıyorduk. İlk gece her şey normaldi. Ateşin etrafında oturduk, hikayeleri anlattık ve yıldızları izledik. Fakat ikinci gece işler değişti. Gece yarısına doğru çadırımızın dışından garip sesler duymaya başladık. İlk başta rüzgarın sesi sandık ama sesler gittikçe yoğunlaştı. Sanki bir şey ya da biri çadırımızın etrafında dolaşıyordu. Arkadaşlarımdan biri cesaretini toplayıp dışarı çıkmaya karar verdi fakat tam dışarı çıkacakken dışarıda insan sesine benzeyen ama tam olarak insan gibi çıkmayan bir ses duydu. Bu ses bir kadının yardım istermiş gibi bağırıyordu ama bir yandan da tuhaf ve yabancıydı. Arkadaşım bir adım geri attı ve hepimiz dona kaldık. Ses gittikçe yaklaşıyordu ve hepimiz aynı şeyi hissettik. Derin bir korku ve orada olmamamız gerektiğine dair bir his. Sonra çadırın bir köşesinden büyük bir gölge belirdi. Bir hayvan gibiydi ama o aynı zamanda insana benzeyen tuhaf bir formu vardı. Gözleri bizimle buluştuğunda o yerel adamın uyarısını hatırladım ve hemen gözlerimi yere indirdim. Ne oldu?
>> Sedef:Helal.
>> Tolga:En başta adamı dinleseydin de şov yapmasaydın şimdi geri vitüs yapmamış olacaktın. Yasemin miydi bu? O an hepimiz sessiz kalıp beklemeye başladık. Gölge bir süre daha orada kaldı. Sonra ağır adımlarla uzaklaştı. Hepimiz korkudan titriyorduk ama sabaha kadar çadırlarımızdan çıkmadık. Sabah olduğunda dışarıda hiçbir iz bulamadık. Ne bir ekizi ne de bir şey. Olanları anlamlandım. Anlamlandım. Olanları anlamdım.
>> Sedef:Anlamdırmak.
>> Tolga:Anlamlandırmak.
>> Sedef:Tamam.
>> Tolga:Olanları anlamlandım.
>> Sedef:Bunu siktirim orayı.
>> Tolga:Olayları anlamak çok zordu ama o gece Navajo toprakları eski efsanelerine ve Skimwalker olarak bilinen skimsonik bir varlıklarla inanır oldum. Bu deneyim hayatım boyunca unutamayacağım bir şey olarak kalacak. Teşekkür ederim şaka yapıyorsun ekibi. Ekibiler kendi kişiyiz biz.
>> Sedef:Ekibiz işte.
>> Tolga:Hayır ekip değil yine bir kameraman, bir ekip. Yönetmen falan. Hikayemi dinlediğiniz için umarım başkaları da bu tür hikayelere dikkatli olur ve uyarıları ciddiye alır. Başarılarınızın devamı ödülüyorum.
>> Sedef:Şimdi ben size muhakkak hikayelerini söyle bebeğim. Sen yorumunu yap merak ediyorum düşünce. Ben biliyorum çünkü duydum daha önce hikayeleri.
>> Tolga:Bence sizin bu anlatılanlar, bu yaşananlar ne yaşandıysa ne olduysa yerel halkın sizi orada istememesinden kaynaklı doğan, yerel halkın sizinle oynadığı oyunlardan ibaret. Bak kesinlikle. Kesinlikle bak. Sen ne biliyorsun ne duyuyorsun sikim sonic walker hakkında bilmiyorum ama kesinlikle böyle yani.
>> Sedef:Ya var çok fazla hikaye var. Gene walkerlardan dediğim gibi bu bunun İsmin daha yeri yok.
>> Tolga:Skinwalker ne demek ya?
>> Sedef:Bir sürü isimleri var ama inançlara göre bunlar genellikle bu kızılderililerin böyle eskiden yaşadığı toprakları vesaireler de oluyor diye hatırlıyorum yanlış da olabilir. Şöyle bir düşünce bunlar bir varlık bu varlıklar istediği şekilde şu kule girebiliyor. Ve genellikle senin sesini ve senin görüntününü seni korkutmaya çalışan bir varlıklar bunlar. Mesela bir tane hikaye, başka bir podcast'ta bir hikaye duymuştum. Yine böyle bir orman alandalar, arabanın içindeler. Arabanın mesela elektronik sistemi gidiyor, araba durup dururken duruyor. Ne oldu falan diye bakarken bir anda böyle kız kafasını çeviriyor ve orada bir garip bir şekil ayağa kalkıyor ve kendi sesiyle hitap ediyor. Yani kızın kendi sesiyle kızla konuşuyor gibi. Yani bu ve Amerika dışında bir yerde var mı onu hatırlayamadım ama çok fazla böyle olaylar var. Bu Skywalker'larla alakalı bir bölüm çekmek istiyorum. Bir paranormal bölüm çekmek istiyorum. Çünkü bana göre çok enteresan geliyorlar. Siz de daha başkaları böyle bir şey yaşadığını sanırsanız kesinlikle bu hikayelerinizi bizimle paylaşın. Teşekkürler Yasemin. Seni yemedikleri için de çok mutluyuz. Bugün seninle bu hikayeyi konuştuk.
>> Tolga:Geldiler, geldiler çünkü.
>> Sedef:Ne?
>> Tolga:Psikimalkır'la alakası yok. Bir şey okuyorum burada izin verirsen amına koyayım. İşimi icra ediyorum burada ben. Adı Selim.
>> Sedef:Adım.
>> Tolga:Bir sizinle paylaşmak istediğim hikaye aslında benim değil. Çok yakın bir arkadaşımın başından geçtim. Bu olayı anlatmakta çok tereddüt ettim çünkü inanmakta gerçekten zor ama arkadaşımı tanıyan biri olarak ne kadar dürüst ve mantıklı biri olduğunu bilirim. Arkadaşımın adı Emre. Yaklaşık bir yıl önce rutin bir akşam yürüyüşüne çıkmıştı. Emre sakin kalmak ve kafa dinlemek için iş çıkışı her akşam aynı yolu yürürdü. O akşam da hava kararmıştı ama Emre her zaman gibi yolunu biliyordu. Saatine bakmış 8'i çeyrek kala gösterdiğini görmüş. Normalde yürüyüşünü yarım saat kadar sürerdi. Ancak bu kez bir şeyler farklıydı. Emre yolda ilerlerken birden etrafında her şeyin garip bir şekilde bulanıklaştığını fark etti. Emre'nin gözleri bozulmuş. Sanki dünya yavaşlıyordu, adımlar ağırlaşıyordu, sesler uzaklaşıyordu. Emre alkol dalmış olabilir.
>> Sedef:Hayır, Emre bizim yaşadığımızı yaşamış.
>> Tolga:Bir anlığına sanki boşlukta asılı kalmış gibi hissetti. Başını çevirdiğinde etrafındaki binaların ve ışıkların kaybolup yerine tamamen karanlık bir boşluk geldiğini fark etti. Emre alkol almış. Sonra bir anlığına gözlerini kapattı ve tekrar açtığında aniden kendini aynı sokakta ama farklı bir zaman deliminde buldu. Etrafındaki her şeyi tanıdıktı ama bir şeyler farklıydı. Hava birden sabaha dönmüş gibi aydınlanmış, sokaklar normalde dolu olduğu saatten çok daha sessizdi. Sokak lambaları sönüktü, dükkanlar kapalıydı, en garibi ise saatine tekrar baktığında 3.30 olduğunun gördü. Emre'nin aklı karışmıştı, saatine tekrar tekrar baktı, cep telefonunu kontrol etti ama ara iki cihazda da aynı saati gösteriyordu. Birkaç dakika içinde 6 saatten fazla zaman atlamıştı. Yürüyüşü boyunca hiçbir şey olmamış gibi hissetmişti ama o 6 saat nereye kaybolmuştu? Bayılmış ya da alkol almış.
>> Sedef:Sen geçen gün yaşadığın nasıl bir anlaşılıyor?
>> Tolga:Emre zamanın gerçekten sabit olmadığını ve bir şekilde nedenini bilmediği bir şekilde bir zaman atlaması yaşadığını düşünüyordu. Ancak bunu kimseye anlatmak istemiyordu çünkü kimsenin ona inanmayacağından korkuyordu. Bu olaydan sonra Emre zaman zaman aynı hissi tekrar yaşadığını söylüyor. Birkaç saniyeliğine her şey yavaşlıyor, dünya sanki bir an için donuyor gibi oluyor. Emre de vertigo var. Ama korkutucu 6 saatlik zaman atlamasını bir daha yaşamamış. Bu hikayeyi sizinle paylaşmak istedim çünkü belki de bu tür olaylar düşündüğümüzden daha yaygındır.
>> Sedef:Evet biz geçen gün yaşadık.
>> Tolga:Öncelikle bu konu hakikaten Sedef ablamın düşüncelerinin olduğunu düşünüyorum. Bu arada... Siksen okuyamam bunu. İlgili konuşan bir gün çok merak ediyorum bildiklerinizi. Zamanla ilgili bilmediğimiz ne sırlar var belki? Teşekkür ederim. Başarılarınızın devamına dönüyoruz.
>> Sedef:Teşekkür ederim. Spirtüel bölümünü de yapabiliriz. Ben bu sabaha kadar spiritüellikle, maneviyatla vesaire konuşurum. Tolga o bölümde olmaz çünkü Tolga ile alakası yok. İkincisi daha geçen gün böyle bir şey yaşadık. O yüzden inkar edemezsin. Kendine yalan söylersin.
>> Tolga:Ünkar edelim.
>> Sedef:Işınlandık geçen gün.
>> Tolga:Aynen amına koyayım. Klonları da biliyorum ben biliyor musun? Ben burada yokum aslında. Dışarıda basketbol oynuyorum.
>> Sedef:Işınlandığımız diyen sensin.
>> Tolga:Buradaki de benim kopyam. Emre'cim acilen doktora gidiyorsun Emre'cim. Kendine bir baktırıyorsun. Bir yerlerde bayılıp kalma. Bak Allah korusun. Neden biliyor musun? Nedenini söyleyeyim. Nedenini söyleyeyim. Hiç başına yaşıyor böyle şeyleri. İnsanların yanında yaşamıyor. Tek kaldığı zaman o beyni onu yani bir bayıltıyor olabilir. Yani bir rahatsızlığı olabilir anladın mı? Şey olsun çocuk yazık günah ya.
>> Sedef:Tamam ben düşüncelerimi söyleyebilir miyim?
>> Tolga:Tamam. Bence... Periler kaçırıyor Emre'yi yarım saatten.
>> Sedef:Hayır. Zaman yolcusu.
>> Tolga:Emre mi?
>> Sedef:Evet ama farkında değil. Niye gülüyorsun böyle insanlar? Var. Gerçekten var. Ve çünkü o ne olabiliyor? Senin enerjin ya da boyutun artık ne demek istersen daha hızlı yaşıyorsun. Ve bu şu anki zamandan ileriye doğru gidiyorsun. Zaman kavramı diye bir şey yok. Bu insanların uydurduğu götünden uydurduğu bir felsefe. Zaman diye bir şey yok aslında.
>> Tolga:Ne anlatıyorsun be ablacığım?
>> Sedef:Doğruları anlatıyorum. Zaman ne? Bir şey yok. Zaman insanların uydurduğu bir felsefedir. Bilimsel açıklama zaman değil. Hiçbir şey yoktur. Hiçbir evrende yoktur. Bilimsel açıklamada zaman yok. Evrende de yok. Aslında dünyada da yok. Sadece kullanıyoruz hayatımızı rahatlattığı için. O yüzden geçmiş şu an ve gelecek aslında birdir. Ve ben hep şunu söylüyorum. Mesela bazen içimizde kötü bir his oluyor ya hani... İçimizde kötü bir his oluyor ya o aslında gelecekteki biz onun yaşadığı için ve ne olacağını bildiği için aslında biz onlarla bağlı olduğumuz için gelecekteki biz bizi uyarıyor bir nevi. Bunların hepsini daha sonra konuşacağız. Birazcık kafalar karışmış olabilir çok derin muhabbetler ama geçmişe geleceğe bak çok mümkün. O yüzden ben böyle düşünüyorum. Sen katılma zaten. Katılsan kafamı kırarım. Teşekkür ederiz tekrardan. Selin öpüyorum seni çok. Evet son hikayemiz sonra ben iki tane hikaye paylaşacağım.
>> Tolga:Hangi saat? Tamam insanlar icat etmiş saat diye bir şey yok seninle bunu tartışamayacağım. Bu dinleyicimiz ismini... Ne?
>> Sedef:Rolex'i icat edilmiş sonrası birisi tarafından.
>> Tolga:Şaka yapıyorum evet.
>> Sedef:Dinleyicimiz isim vermemiş. Paylaşmak ister mi istemez mi diye bilemediğim için ismini eklemek istemedim burada.
>> Tolga:Bir sabah uyandım. Her şey gayet olağandı. Kapı çaldı. Kalkıp kapıyı açtım. O sırada şehir dışında olan yakın bir arkadaşımla erkek arkadaşı gelmiş. Demek ki kadın. Şaşırdım tabii. Niye haber vermediniz dedim. Ani olduğu gibi kısa bir kapı sohbetinden sonra içeri aldım. İkisi de salona geçip oturdular. Biraz muhabbet ettik. Sonra ben kalktım. Siz oturun ben geliyorum dedim ve yatak odasına gittim. Çırılçıplak soyunup tekrar salona yanlarına gitti. Böyle bir durumda büyük bir tepki verilmesi normaldi değil mi? Ama öyle olmadı. Gayet sakin bir tavırla ne yapıyorsun dediler. Ben de gayet sakin bir şekilde ne yapıyorum ben dedim. Siz oturun ben iyi değilim biraz yatacağım dedim ve tekrar yatak odasına gidip uyudum. Tekrar uyandım aaa rüyaymış dedim. Ama o kadar gerçekçiydi ki, kendi kendime konuşuyordum derken kapı tekrar çaldı. Gittim baktım teyzem torunlarıyla gelmiş. Normalde bana gelmezler, öyle bir samimiyetimiz de yok. Çünkü annem alt katta oturuyor. Genelde ona giderler. Şaşırdım tabii ama içeri davet ettim, salona geçtik. Ancak çocuklar bir saniye bile durmuyorlardı. Bir oraya atlıyorlar, bir buraya bağırıp çağrış, ev birbirine girdi. Sonra teyzeme dönüp, teyze siz oturun, başım çok ağrıyor. Ben biraz uzanacağım dedim ve yatak odasına gidip uyudum. Tekrar uyandım bu sefer ödüm patladı ne oluyor diye etrafa bakınıyordum derken kapı yine çaldı. Hızla gidip açtım o zamandaki erkek arkadaşım ve kardeşi gelmiş. Onları görünce kapıda ağlamaya başladım. İkisi de şaşırdı ne oldu diye sordular. Erkek arkadaşıma böyle böyle diye anlatmaya başladım. Evime gelip giderler neyse ki erkek arkadaşım beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Tamam ben buradayım bu gerçek uyan artık deyip kolumu sıkıyordu. Ben de onun kolunu sıktım. Gerçekten uyanmış mıyım diye anlamaya çalışıyordum. Biraz kendime geldim yüzümü yıkadım. Erkek arkadaşım gel biraz uzan istersen daha erken dedi. Tamam dedim yatak odasına gittim ben yattım. Kardeşi ayak ucuma erkek arkadaşım da baş ucuma oturdu. Havadan sudan konuşuyorduk derken birden erkek arkadaşımın kardeşi beni ısırmaya başladı.
>> Sedef:Bu resmen çok korkuttum.
>> Tolga:Aynı anda erkek arkadaşım bana vuruyordu. Ben çığlık atıp ne yapıyorsunuz diye bağırıyordum. O sırada erkek arkadaşım bacağımı sigara bastırdı. Nasıl canım yanıyordu. Tam sigarayı bacağımı bastırdığı anda tekrar uyandım. Artık yataktan kalkıyorum. Ödüm patladı. Bekliyorum kapı çalsın diye. O sırada kedim odaya girdi ve ben hüngür hüngür ağlamaya başladım. Artık bittiğine ikna oldum çünkü diğer uyanışlarımda kedim yoktu evde. Neden bilmiyorum ama kedimi görünce her şeyin sona erdiğine inandım. Büyük bir panikte hemen evden çıkıp alt kata annemin yanına indim. Ama daha kötüsü bu olaylardan 1-2 gün sonra bacağımın ince bir sızı hissettim. Baktığımda yuvarlık bir sigara yanığı izi gördüm. Tıpkı rüyamda olduğu gibi aynı yerde.
>> Sedef:Çok korkunç değil mi?
>> Tolga:Şimdi yorum yapayım mı?
>> Sedef:Yap.
>> Tolga:O gün uyumadan önce ya ayağına sigara izmiritli düşmüş ya da bir şey olmuş hissetmemiş.
>> Sedef:Ya sen psikolog musun?
>> Tolga:Bak şimdi spor mupor yapıyordur bir şeydir falandır. Hissetmemiş yatmış uyumuş. Bu şey gibi bir şey. Uyursun kolun ters durur veya uyuşur. Rüyanda kolunu çarparsın. Aslında kolun acır uyandığın zaman kolun uyuşmuştur. Anladın mı?
>> Sedef:Anladın mı? Sana bir şey hatırlatacağım. Senin yaşadığın bir şeyi hatırlatacağım ve çürüyecek bu teorin.
>> Tolga:Eee?
>> Sedef:Ne söyle?
>> Tolga:Rüya görmüş. Rüya.
>> Sedef:Bence farklı boyutlara evrenlerle, paralel evrenlere gittim geldim. Ben çok yapıyorum çünkü bunu.
>> Tolga:Rüya ama.
>> Sedef:Allah belamı versin farklı evrenlere gidiyorum. Farklı benlerle tanışıyorum sürekli. Asrası hayat vesaire vesaire. Neyse onları başka bir gün izledim. İsmini vermeyen kişi, bence sen farklı bir seyahate çıkmışsın. Çok çok derin boyutlarda çıkmışsın bu seyahate. Her bir kişiyle iletişimde o kişiler sana aslında bir şey anlatmaya çalışmış. Bunun da gerçek olduğunu bence o izden anlayabilirsin. Ben genelde öyle yorumluyorum bu olayları hayatımda. Bu böyle bir olayda yaşadık. Biz önceki bölümde bunu paylaşmıştık. Paylaşmış bir de hazırlamıyorum. Paylaşırsam silerim. Paylaşmadıysam kalır. Şimdi önce Ege'nin benze... Demek istediğin bir şey var mı?
>> Tolga:Yok.
>> Sedef:O zaman ben benim hikayeleri hemen iki saniye değil ama anlatayım. Hediye'nin yaşadığı benzer olayı anlatacağım. Bir keresinde küçükken, böyle 6. sınıfta felanken, uyuyorum yatakta. Eskiden, gerçi hala var, kapılara böyle boncuklar asarsın ya perde boncuk gibi. Genelde böyle anneannelerin evinde olur, tahta renginde vesaire. Öyle boncuklar vardı benim yatak odamda. İşte mavi pembe renk. Ben de küçükken yalnız başıma uyumaktan çok korkardım. Çünkü sürekli garip şeyler yaşardım ve küçüklüğümden beri çok annemi babamı hep der. Çok korkunç bir çocuktun. Şöyle böyle bilmem ne onlar farklı bir günün hikayesi. Neyse bir gün uyuyorum. Odamda ışık olmadan da gece lambası olmadan asla uyamam. Ondan sonra uyuyorum. Birisi böyle saçımı okşuyor. Annem olduğunu düşünerek uyandım. Saçım okşanıyor, okşanıyor, okşanıyor ama sırtım dönük yani. Okşan kişiye sırtım dönük. Gözlük takıyorum. Gözlük ya da lens takıyorum normalde. O zamanlar gözlük takıyorum. Gözlüğümde yok böyle uyku sersimiyim. Hani öbür tarafıma dönmeye başladım. Kim ki saçıma okuşuyor diye. Tek hatırladığım şey şu. Böyle birisi gelir yatağının başucuna oturunca yatak böyle göçer ya birazcık. Kalkınca da tekrar geri yukarıya çıkar yatak. Ben dönerken birisi yatağımın başucundan kalktı. Yatağım çünkü yukarıya doğru çıktı. Ve koşarak odadan çıktı. Göremiyorum. Net göremiyorum. Gözlerim çok bozuk bu arada. Baya ileri seviyede. Sadece birisi yanımdan o uyku sersemiyle bulanık gözlerle odadan çıktığını görüyorum koşarak. Sonra kayboldu. Ondan sonra önce şey düşündüm hani rüya mıdır bilmem ne midir falan diye. Gerçek olduğuna emin olduğum yerde şu perdelerdeki boncuklar birbirlerine çarpıyordu. Yani o da birisi oradan hani dokunursun hızla çıkarsın ya içinden. Onlar çıkışıkışık.
>> Tolga:Ecem'dir seni sevmeye gelmiştim.
>> Sedef:Ecem bebek o zaman.
>> Tolga:Sen sekizinci noktaysan o da altıda Sedef.
>> Sedef:Aşkım Ecem gecenin bir vaktinde kalkıp ne bileyim saçtırma okşası.
>> Tolga:İmkanı seviyordur seni.
>> Sedef:Saçmalama.
>> Tolga:Küçük kız.
>> Sedef:Ecem'i tanımıyormuş gibi yapma.
>> Tolga:Rüya görmüştür.
>> Sedef:Sence Ecem saç sevdiği kız mı?
>> Tolga:Söyleyememiştir sana da.
>> Sedef:Saçımı başıma yolacak bir kız o kesin.
>> Tolga:İşte o duygusal şeyi öyle olduğu için söyleyememiştir. Ben gelin demiştim.
>> Sedef:Ya of tabii senin bu saçma sapan.
>> Tolga:Yorumlarına... Ha benimki saçma amına koyayım. Sizinkine çekmesin bak. Benimki çok saçma amına koyayım. Evet evet doğru. Ben ne anlatıyorum ya ben.
>> Sedef:Tamam, ikinci hikayeme geçiyorum. İkinci hikayesini 3 tane anlatacağım.
>> Tolga:Ne 3'ü ya?
>> Sedef:Bir dur! Büyük dedenin evindeyiz. Annemle ben kalıyoruz sadece. Başka hiç kimse yok. Ondan sonra en arka odada kalıyorum ben. O zamanlarda pandemi dönemi online öğretmenlik yapıyorum. Online öğretmenlik yaparken annem işte derse girmeden önce annem dedi ki işte sen derse gir, ben kahvaltı hazırlarım. Ondan sonra dersim bitince hemen kahvaltı yaparız diye. Çünkü bir sonraki dersim var. Tamam anne. Neyse ders başladı işte anlatıyorum falan filan. Kapı kapalı. Kapı da eski usul kapılar. Bu camlar falan var ya böyle yukarıdan aşağı kadar cam ama bulanık cam. Benim olduğum odada da yan orta oda var. Orada da büyük dedeyle büyük babaanne normalde yattığı oda. Onlar vefat ettiler zaten. Orada uyuyorlardı ama o orada yaşıyorken. Ondan sonra dersteyim. Ders...
>> Tolga:Kapısı kilitli ya onu söylemiyorum.
>> Sedef:Ha?
>> Tolga:O odanın kapısı kilitli ya.
>> Sedef:Sen anlıyorsun onu.
>> Tolga:Altı kere anlattın ya.
>> Sedef:Ben o detayı hatırlamıyorum. Ne o detay?
>> Tolga:Bisikletli oğlanın yükseği gibi.
>> Sedef:He doğru diyorsun bak onu hatırlamıyorum. Kapısı da şu yüzden kilitli bu arada. Kapı kilitlenmeden kapanmıyor. Hani olur ya bozuk kapılar kapatamazsın. Açılır sürekli. O yüzden kilitliyoruz orayı. Tamam ben anlatıyorum. Sana anlatmıyorum zaten.
>> Tolga:Ben bir şey demedim. Sen de bilmiyorsun dedin ya. O yüzden şey.
>> Sedef:Ondan sonra dersin ortasında yan odadan pat, küt, tat, çüt. Garip bir ses geldi ama bayağı böyle ağır bir şey. Düşmüş gibi geldi. O zamanlar da o odanın içerisinde bir sürü eşya vardı işte. Dedim herhalde kolyelermiştir diye düşündüm. Ama çok büyük bir ses geliyor odadan. Ondan sonra o sırada annem geliyor. Annemi kapıya vuruyor. Annem diyor, istedim istedim bir şey mi olduğunu sesleniyor. Kapıya bakıyorum, buğulu camdan annemi görüyorum. Şimdi dersin ortasında olduğum için bir dakika annemle konuşmam gerekiyor diye bir şey söylemiyorum. Sadece daha yüksek sesle dersi anlatmaya devam ediyorum. Ondan sonra annem gidiyor. Neyse aradan bir saat geçiyor. Ders bitiyor. Kapatıyorum. Annemin yanına gideceğim. Kahvaltı yapacağız. Tekrar derse gireceğim. Mutfağa gidiyorum. Anneme diyorum ki, anne ne oldu hani? Ne düştüğünü öğrendin mi? Diyorum neden bahsediyorsun dedi bana. Anne dedim ya odada bir şeyler düştü ya dedim hani sen geldin kapıya kadar kapıya vurdun iyi misin diye sordun bana. Yok dedi ben mutfaktan çıkmadım. Ben kahvaltı hazırladım. Mutfakta oturdum ses gelmesin diye hatta sende. Nasıl yani anne? Kapıda gördüm ben seni yani vurdun. Sesini duydum. Sedef iyi misin? Bir şey mi oldu diye sordun bana. Yok kızım dedi ben bir şey yapmadım dedi. Sen dedi derse girdiğinden beri ben buradayım ki o evde çok garip olaylar oluyor. Yani herkes mutlaka inanan veya inanmayan bir şeyler yaşıyor o evin içerisinde. O da Ege'nin anlattığı gibi hani biri geliyor ediyor sanki annesiymiş ya da kardeşiymiş gibi düşünerek şekilde de kendilerini gösteriyorlarmış diye duydum emin değilim. O ikinci hikayem, son hikayem de unuttum.
>> Tolga:Hayır şunu hiç düşünemedin mi? Hayır yani biliyorsun ki annen dünya yansa, sen iş yaparken gelip seni rahatsız etmez.
>> Sedef:Aşkım bunu biliyorum ama ben sanıyorum ki gözlerimi de gördüm yani.
>> Tolga:O an bunu düşünüp kalkıp hemen kapıyı açacaktın.
>> Sedef:Kıyafet, ayna.
>> Tolga:Tamam.
>> Sedef:Aşkım dersin ortasında bir dakika bir şeyler oluyor mu deseydim.
>> Tolga:Sen de çok yorgundun. Ben çok disiplinliydim. Hayır hayır yorgundun. Büyük ihtimalle arislasyon gördün.
>> Sedef:Üçüncüsü de şöyle oluyor, rüya ile alakalı. En son hikayemize bağlı aslında bir nevi. Bir gün uyudum, şöyle bir rüya görüyorum. Böyle bir otel odasında gibi bir yerdeyiz. O zamanlar Eko'yu yeğeni sahiplenmiştik.
>> Tolga:Aaa çatlatmış.
>> Sedef:Ne?
>> Tolga:Psikolojim bozuktu o zamanlar.
>> Sedef:Hayır. Aradan yine bir 6 ay falan geçti. Psikoloji bozuk olduğu dönemi atlattıktan sonradan bahsediyorum. Ondan sonra otel odasındayız. Böyle Eko şey... Otel odasının bir kısmı yani yatağı kısmı şey, aydınlık. Geri kalan oda karanlık. Eko da sürekli karanlık tarafa doğru hırlıyor. Ben de korkuyorum. Diyorum ki Eko niye hırlıyorsun? Ondan sonra odanın içinde gölgeler görmeye başlıyorum. İşte tavanda duvarlar, battaniyeyi üstüme örtüyorum. Ondan sonra dua etmeye başlıyorum. Bu arada benim hakkımda şöyle bir bilgi var. Ben çok fazla dua bilen bir insan değilim. Ve rüyamda bilmediğim duaları da okuyordum. Müslüman duaları okuyordum. Sonra uyanıyorum. Uyandığımda yatak odasının ışığı yanıyor. Garebime gitti. Hatta Tolga'yı uyandırıyorum. Tolga diyorum neden yatak odasının lambası yanıyor. Tolga da uyku sersem bilmiyorum diyor. Sonra çok düşünmeden, ışığı kapatmadan geri yatıyorum. Tam yatıyorum. Normalde sırt üstü yatıyordum. Sağ tarafıma döneceğim. Sağ tarafı da yatmaya devam edeceğim. Tam sağ tarafıma dönüyorum ve yatağın yan kısmı yani yataktan inersen ya sağ taraftan. Yatağın yan kısmına şöyle yere bir bakıyorum. Yerde kendimi görüyorum. Kucağımda Eko var. Ve hayatımda gördüğüm en iğrenç şekilde kendimi sırıtıyorum. Bu ne oluyor? Kimsin sen? derken yavaşça yerden kalkıyorum. Ne oldu? Ne oldu? Bir şey yok ya. Bilerek mi korkuyorsunuz? Bir şey var, bir şey yoksa bakma. Korkuyorum.
>> Tolga:Amına koyayım nereye bakacağımı da sana mı soracağım bir hoşta sonra ya. Anlatsana hikayeni. Bir şey yapmıyorum yine ben suçlu oluyorum ya.
>> Sedef:Yavaşça kalkıyorum. Ondan sonra hani o anda hala rüyada olduğumu idrak ediyorum ama o kadar gerçekçi ki anlatamam. Rüyada olduğumun farkındayım ama uyanamıyorum bir türlü. Sonra rüyadaki ben, salak salak sırıtan ben sağ kolumdan tutuyor. Tolga Tolga diye bağırmaya çalışıyorum. Sonra bir solama bakıyorum. İşte rüyadaki Tolga da yatağın üstüne çıkmış ve garip garip hareketler yapıp yatağın üstüne zıplıyor. Öbür kolumu da tutuyor. İkisinin arasında beni sallamaya başlıyorlar kahkaha atarak. Ama benden ses çıkmıyor. Şunu düşünüyorum Sedef, uyanman gerekiyor. Rüyadasın, uyanman lazım. Ondan sonra tekrar şunu düşünüyorum. Uyanamıyorum. Ne yapabilirim? Ne yapmam gerekiyor? Ve bu iç diyaloğumla tartışıyorum kendimi. Şunu düşünüyorum. Diyorum ki meditasyon yaparsam uyanırım muhtemelen diye düşünüyorum. Onlar benim kolumu tutarken işte kolumu çekiyorum, sırt üstü yatıyorum. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp meditasyon yapmaya başlıyorum. Tam meditasyon yaparken böyle kapkaranlık bir tünelin içinden geçiyormuş gibi anca o hissiyatı söyleyebilirim. Böyle karanlık bir tünelin içindeyim. Tünelin içinde inanılmaz derece hızlı ilerliyorum öne doğru. Ve kalp atış seslerimi duymaya başladım. Kalp atış seslerimi duydum ama nasıl kalbim atıyor öyle böyle atmıyor. Kalp atış seslerimi taa kulağımın içinden duydum ve gözlerimi açtım. Normal şimdiki gerçek hayattayım. Ama inanmıyorum yani rüyanın içinde rüyada uyandığım için. Şöyle bir iki dakika falan kendime geldim Tolga dedim. Tolga'nın sesini duydum ne oldu dedi zaten. Ben orada ağlama krizleri bilmem neleri var içirdim. Ondan sonra dualar okuttum. Ama sabah yılanına kadar uyamadığımı çok net hatırlıyorum. bundan yaklaşık bir yıl sonra aynı şeyi Tolga yaşadı ve o rüyadayken hatırlarsan onu başka istiyorsan detayını daha sonra paylaşırsak rüyada gördüğün sen yani kendini sana sırıtan kendini bu arada bu rüyalarda sürekli kendimizi sırıtıyoruz iğrenç bir şekilde elini ısırmıştı uyandığımda elime cıydı ve hafiften şey diş izleri vardı.
>> Tolga:Uyurken birinçaltımla kendi elimi uyurken ısırmışım a******.
>> Sedef:Aynen eminim tam da böyle oldu Yok geldi biri ısırdı.
>> Tolga:Belki sen ısırdın.
>> Sedef:Filimiz bitiyor. Çok az zamanımız kaldı. O yüzden bitiriyoruz bu bölümü. Paylaştığınız için çok çok çok çok çok çok çok çok teşekkür ederiz. Paylaşmaya devam edin. Elimizde birkaç tane daha hikaye var. Onları buraya paylaşamadık. Özür dileriz. Bir sonraki dinleyici hikayede görüşürüz. Hikayelerinizi bekliyoruz. Paylaşan herkese buradan kocaman öpüyorum. Kendinize iyi bakın. Korkmayın. Biz güçlüyüz.
>> Tolga:Altyazı M.K.