Şaka Yapıyorsun!? : Gerçek Suç

PARANORMAL: Mimikler – Bir Taklitci Hikayesi

Sedef ve Tolga Turhan Season 1 Episode 28

Bu hafta "Şaka Yapıyorsun" yeni bölümde, ürpertici bir konuya dalıyoruz: paranormal mimikler! Gördüğünüz bir yüz aslında size ait olmayan bir varlık tarafından taklit ediliyor olabilir mi? Evde yalnızken duyduğunuz o tanıdık ses gerçekten size mi ait? İnsanları, sesleri ve hareketleri birebir taklit eden bu esrarengiz varlıkların peşine düşüyor, yaşanmış olaylardan yola çıkarak korkutucu hikayeleri inceliyoruz. Dinlerken bir kez daha etrafınıza dikkatlice bakmayı unutmayın… 

Belki de sizi izleyen başka bir "siz" vardır. 

 
Keyifli dinlemeler! 🎙️✨

Konuşalımmı? Sizden duymak isteriz!

Bize saka.yapiyorsunpodcast@gmail.com den e-posta gönderin. Dinleyici hikayelerinizi, fikirlerinizi, ve tavsiyenizi heycanla bekliyoruz.

Her hafta bölüm fotografları, bilgileri, ve detayları için bizi takip edin


Youtube da "Şaka Yapıyorsun !?" kanalımızdan da bölümlerimizi dinleyebilirsiniz

Yeni bir bölümü kaçırmamak için şovumuza abone olmayı unutmayın!



⚠️UYARI: Bu podcast, hassas konular, argo konusmalar ve şakalaşma içerebilir. Bazı dinleyiciler için rahatsız edici olabilir. 18 yaşın altındaki kişiler kesinlikle dinlememelidir. Eğer suç, şiddet, cinayet, cinsel, ve argo içeren konuşmalardan rahatsız oluyorsanız, dikkatlice devam etmenizi öneririz.







...

>> Sedef:

Herkese merhaba şaka yapıyorsunun yeni memna hoş geldiniz. Bölüm başlamadan önce dinleyicilerimizi uyarmak isteriz ki bu podcast hassas konular, argokonuşmalar ve şakalaşma içirebilir. Bazı dinleyiciler için rahatsız edici olabilir. 18 yaş altındaki kişiler kesinlikle dinlememelidir. Eğer suç, şiddet, cinayet, cinsel ve argok içeren konuşmalardan rahatsız oluyorsanız dikkatli devam etmenizi öneririz. Bölüm hakkında bilgileri ve fotoğrafları takip etmek isterseniz Instagram'dan şaka .yapıyorsun.podcast'dan bizi takip edebilirsiniz. Sizlerden duymak bizi çok mutlu ve modiveriyor. Bizlerle konuşmak isterseniz, dinleyici hikaye yollamak isterseniz ya da öneri vermek isterseniz bizlere şaka .yapıyorsun .podcast .cmd .com'dan ulaşabilirsiniz. Her zaman ki bir bu bölüme hazırlarken sizler için biz inanılmaz eğlendik. Umarım siz de dinlerken keyif alırsınız. İyi dinlemeler diliyorum sizlere.

>> Tolga:

Evet, günüm.

>> Sedef:

Evet yavrum. Hi guys, welcome to our new episode of şaka.yapıyorsun. I'm your host, Sedef and Mr.

>> Tolga:

Sedef. Merhabet miyiz?

>> Sedef:

Etceğiz. Şaka .yapıyorsun .nun yeni bölümüne hoş geldiniz şaka .yapıyorsun.

>> Tolga:

Neyiz demiyor muydun?

>> Sedef:

Hoş geldiniz. Bilmiyorum ne diyorduk unuttum. Allah çarpsın unuttum.

>> Tolga:

Şunu bir şey versene tatlı.

>> Sedef:

Ay şimdi hayır o benim tatlım. Yeter. Vallahi yeter. Billahi yeter.

>> Tolga:

Ne kadar şarana gelecek mi babiş?

>> Sedef:

Ekologa niye orada zavallı gibi duruyorsun?

>> Tolga:

Ya nasıl? Birazcık babanı.

>> Sedef:

Evet.

>> Tolga:

Gel, gel.

>> Sedef:

Bugün askansını çekmeyecektik. Ama ne yaptık? Çekiyorum şu an. İnşallah bunu edit deyip yayın yapabiliriz diye düşünüyoruz. Bir şey demeyecek misin aşkım? Niye böyle bakıyorsunuz?

>> Tolga:

Çünkü yavrum konu mu var şu anda? Allah Allah. Evet biliyorsunuz ki ödül törenimiz var.

>> Sedef:

Oh evet Tolga Turhan beyler bana gelemeyecek. Çünkü şehir dışına gitmeye karar verdiği için.

>> Tolga:

Ben şehir dışına gitmeyi üç o öncesinden karar verdim.

>> Sedef:

Ama ben yalnız mı bırakacaksın?

>> Tolga:

Yapacak bir şey gitme sen de gitme.

>> Sedef:

Tek başına mı bırakacaksın?

>> Tolga:

Sen de gitme.

>> Sedef:

Nasıl yani?

>> Tolga:

Gitme.

>> Sedef:

Uşaka yapıyorsun. Öyle bir ihtimal yok. Ama sizin oy verebilmeniz için birinde bitiyor oy. Bunu inşallah yarın yayınlarsam birinden önce olmuş olur. Olmazsa da zaten yapacak bir şey yok. Bitmiş demektir zaten. Bizim Instagram'dan şehir nokta yapıyorsun. Podcastler linkten, biyodaki linkten tıklayıp oradan oy verme paneline power groupdan powerfm 'in sunduğu ödül törenilinden bize ve sevdiğiniz bütün podcastlere oy verebilirsiniz. Sizin desteklerinizi içeriniz var. Şimdiden destek verenler ve verecek olanlar herkese için. Çok teşekkür ediyoruz. Bir tane büyük kalmak istemiyorum.

>> Tolga:

Panik.

>> Sedef:

Ne oldu?

>> Tolga:

Telefonum yok.

>> Sedef:

Şimdi ne yani?

>> Tolga:

Panik.

>> Sedef:

Birazcık aslında totunu bir sağ sola çevirip bulabileceğin gibi geliyor bana.

>> Tolga:

Senin telefonun nerede yavrum?

>> Sedef:

Mesela biraz önce dediğim gibi.

>> Tolga:

Eko ne yapıyorsun?

>> Sedef:

Eko kabullerin içine girme lütfen.

>> Tolga:

Fotoğraf çekilelim ya.

>> Sedef:

Yağcığım tatliler bak ya. Çok tatlısın.

>> Tolga:

Bu ne?

>> Sedef:

Kuyru. Seni hiç sevmiyor. Öyle musun?

>> Tolga:

Sen miceksin? Ben ne yapayım seni?

>> Sedef:

Bak. Gel kuşum benim. Ben dinliyor musun?

>> Tolga:

Devetmedim.

>> Sedef:

Evet. Bugün... Doğun sesimi buraya koyuyorum. Biraz heyecan yarattı. Ama bu bir şey diyeceğim heyecan yaratımıyor. Çünkü zaten bölümün adından anlıyorlar. Tekneyle tekneyle.

>> Tolga:

Biz ne çekicez bu arada gerçekten?

>> Sedef:

Anlatıyorum. Bugün size birazcık uzun zamanda çekmediğimiz bir bölümü çekmek istedik. Dedim daha doğrusu ben karar verdiğim için. Genellikle Halloween için bir bölüm çekmediğimiz için içimde çok kaldı. O yüzden şimdi çekmek istedim. Bugün bir paranormal bölümü çekiyoruz.

>> Tolga:

Nasıl paranormal? İnsanların yine paranormalları mı?

>> Sedef:

Ne?

>> Tolga:

İnsanların paranormalları, söyleyemediğim şeyleri çekmeyelim dedim ama ben sana.

>> Sedef:

Para bak dudaklarımı oku. Para.

>> Tolga:

Para?

>> Sedef:

Normal.

>> Tolga:

Senin gibi kalmış.

>> Sedef:

Bak dudaklarıma bak bir daha. Dudaklarını bakarak anlıyoruz. Para. Yapamadın.

>> Tolga:

Yapmayacağım.

>> Sedef:

Bak şimdi. Paranormal. Paranormal. Şak. Paranormal nedir?

>> Tolga:

Bunlar normal diyorsun.

>> Sedef:

Paranormal. Türk.

>> Tolga:

Paranormal. Zıfır. Zıfır iş ahlakı. Bak ben sana söyleyeyim. Yemin ediyorum. Ben böyle bir şey görüyorum. Tamam. Hayatım benim. Bir sonra evli ilgileneceğim.

>> Sedef:

Ya kez her haftada birisi bir dinleyici yoruma. Odayı ne yaptığını dedim ki. Onaları son içiyordur. Yapmaya çalışıyorum.

>> Tolga:

Saçmalama ya.

>> Sedef:

Dediğimi de gerçek oldu.

>> Tolga:

Hayır hayır. Bu hafta sonu yapacak.

>> Sedef:

Bu arada bizim dinleyicilerimiz bizi çok güldürüyor biliyor musun? Çok güzel şeyler yazıyorlar.

>> Tolga:

Bana hiç birini göstermediğin için ben bilmiyorum.

>> Sedef:

Ben göstereyim. Sen okumuyorsun. Birisi şey yazmış. Şimdi şey olduk ya. Adal gösterilir ki ya. Sen hep dal geçiyorsun gibi. Ben işte dört dinleyicimiz. İşte totalde işte üç kişi felan diye ben dal geçiyorsun. O da şey yazmış. Toplandı da kişi nasıl böyle oldu diye yazmış. Koptum orada.

>> Tolga:

Hiç komik değildi Kurancığım.

>> Sedef:

Ben komik anlatamadım çünkü o daha komik anlattı. O daha komik bir insan var. Diniyor sen kim onu biliyorsun. Ama ara sıra mutlu olmak için onu yorumunda düşünüyorum gün içerisinde.

>> Tolga:

Yorum var mı ya hiç? Ben hiç bakmıyorum. Hiç oralı değilim Kuran çarpsın.

>> Sedef:

Sen kendini de biraz oraya yileniyorsun.

>> Tolga:

Yapacağız. Eğer dültörümde ben yokum.

>> Sedef:

Ben de kendim bir çoğum.

>> Tolga:

Çakalaka ödül alırsak. Yok yani.

>> Sedef:

Hatçam hepsi beni terk ettiğine. Hiç beni umursamadın. Arkamda durmadın beni desteklemedin. Hepsini anlatacağım.

>> Tolga:

Şimdi beni yanlış lans ediyorsun bu birincisi. İkincisi ben seni destekliyorum. Ama benim bir planım var. Anladın mı? Ben bir plan yapmışım.

>> Sedef:

Şimdi senin planın daha önemli. Karının isteklerim daha önemli. Karının isteklerim daha önemli.

>> Tolga:

Manipül edemezsin beni.

>> Sedef:

Ben manipül etmemizi soruyorum.

>> Tolga:

Benim önemli bir işim var sonuçta.

>> Sedef:

Kamp yapmak. Küsün ortasında. Erkeklerle birlikte. Erkektik. Egonunuzu tamamen tatmin etmeye gidiyorsunuz. Başka hiçbir şey değil. Bu arada dinleyicilerimizde şöyle bir şey de var. Yüzde ellisi. Paranormal. Garip olayda tamamıyla seni destekliyor. Senin gibi düşünüyor. Sürpriz halif olarak.

>> Tolga:

Harika olan kesinlikle. Ben bahsediyoruz.

>> Sedef:

Diğer de yüzde elli de böyle düşünüyor.

>> Tolga:

Ben de bilmiyorum.

>> Sedef:

Kızlar diyecektim. Sadece Allah bilmiyorsun diye dedim ama. Bunlar sadece hep çok fazla mantıkla yaşıyor. Çok sıkıcılar. Tamam. Bugün size. Ne yaptın?

>> Tolga:

Çıktı yavrum alt tarafı. Sen de konudan sapmaya yer arıyorsun. Bak taktım işte. Aferin.

>> Sedef:

Kopardın sanırım çok korktum.

>> Tolga:

Uzatmıyorum.

>> Sedef:

Çünkü bir gün eğer oyun odası yaparsak o da oraya takayım.

>> Tolga:

Yapacağım. Bu haftaya onunla ilgileneceğim. Ne diyor?

>> Sedef:

Evet. Bugün size. Bunları yapmıştım. Giriş yaptık zaten. Davul sesi mümkünümle falan demiştik. Bugün size mimikleri anlatacağım. Mimik.

>> Tolga:

Mimik.

>> Sedef:

Mimik.

>> Tolga:

Mimik.

>> Sedef:

Evet. O değil. Hayır. Mimik aynı zamanda da Türkçe'dedir galiba. Bu işte yar anlamına geliyor. Taklit etmek anlamına da geliyor. İngilizce de.

>> Tolga:

Taklit etmek.

>> Sedef:

Mesela ben senin taklitini yaparım ya. İşte mesela bu mimik yapmaktır.

>> Tolga:

Evet.

>> Sedef:

Türkçe'de de aynı anlamına geliyor.

>> Tolga:

Evet.

>> Sedef:

Tahmin ediyorum. O öyle yani yüz mimikinden bahsetmiyoruz. Taklit anlamında kullanıyoruz burada. Mimikler nedir? Şimdi bununla bu arada.

>> Tolga:

Bu çayı mı? Aradan geçen günü seyranlaşıktı karşıma. Böyle aynada kendine bakıyor. Sonra döneyim. Bir anda bir döneyim.

>> Sedef:

Ne korktun sen ya? Ben korkuyorum. Geçen gün bunu araştırırken. Şey günü vardı. Çok böyle saat ölen bir damla gece sekiz gibi karanlıkta dışarısı o gün araştırdım ve kendimi tv soktum. Bütün ışıkları açtım evde korktum. Çünkü ama evet onlarla alakalı bağlantıları da var.

>> Tolga:

Geçen akşam bir şey izledik arkadaşlar. Smile diye bir tane korku film var. İçeriden ışıkları kapatıp gülümsüyorum. Ve zaten ağlamaya başladım.

>> Sedef:

Ben bu arada hiçbir şekilde korku filmi asla sevmiyorum.

>> Tolga:

Evet.

>> Sedef:

Ki garip bir şekilde sevmem gerekiyor ama hiç sevmiyorum. Neden sevmiyorum? Şu yüzden şeyleri çok severim. Gerilim ve papa bir an böh diye çıkmayan filmleri seviyorum. O tarzda yani mesela şeyler bana daha çok korkutucu geliyor. Mesela atıyorum bir oyuncuyu görüyorsun arkasında bir şey görüyorsun. Sen onun farkındasın onun farkındasın falan bu gerilim mesela o korkuyu seviyorum. Ama bir anda kapı açıyor böh diye biri çıkıyor. Şuradaki duvarda bir hayalet yansınması mı var? Neyse. O yüzden sevmiyorum. Bu konuyu nasıl geldik? Buraya anlamadım. Smile. Evet.

>> Tolga:

Aynen.

>> Sedef:

Saçma sapan bir film. Öbür korku filmden hiç girmeyeceğim. Onun da hiç korkmuyorum. Çünkü yemin ederim 10 saniyede bir çığlık sesi yiyor.

>> Tolga:

Niye izlemiyorsun korkmuyorsun? Yani izlemiyorsun derken televizyon dolu bakmıyorsun.

>> Sedef:

Mio değil mi?

>> Tolga:

Bakmıyorsun.

>> Sedef:

Tamam bakmıyorum. Çünkü saçma geliyor. Yani bir anda o karşıma çıkmasın. Beni gelsin. Ama bir anda böh diye çıkmayınca saçma geliyor bana yani. Ama birkaç tane film var. Onları çok merak ediyorum. Bir gün biriktirirsem cesaretimi izleyeceğim onlara.

>> Tolga:

Şey yayınlanmış ilk 15 dakikasını attım sana gördün mü?

>> Sedef:

Ne o?

>> Tolga:

Smile var ya işte izlediğimiz gülen.

>> Sedef:

Onun ikincisi mi?

>> Tolga:

Onun ikincisinin ilk 15 dakikasını izleyemiyorsun. İzleyebiliyorsun. Ama kamera açık. Gülümsemen gerekiyor ekranı.

>> Sedef:

Yanaklarım ağırır ki.

>> Tolga:

Öyle. Böyle duracaksın.

>> Sedef:

Ya da şey koyayım. Bir tane gülücük çizeyim. Yapıştırayım suratıma. Nereden bilecek? Togay yapma bak psikolojimi bozuyorsun. Yapma. Aptal mısın stop. Gülücük kapıyorum şu gülüşüne yapma.

>> Tolga:

Onu izleyelim beraber.

>> Sedef:

Aynen izleyeceğiz. Bu arada da şimdi en garip kısmı benim hayatımda gerçekten normal insanın dışında çok fazla paranormal şeylerde olan bir insan olarak niye korkuyorum. Hiçbir fikrim yok. Anyways. Bu konuyu nereden geldik? Şöyle geldik. Bir gün Instagram'da videoları falan bakarken işte bu mimikler hakkında birazcık popüler olmaya başladı. Özellikle TikTok'ta vesaire. Daha fazla araştırmak isterseniz. TikTok'ta mimiki yazanca zaten bütün videolar çıkar diye tahmin ediyorum. Böyle bir olay oldu. Hatta izlediğim olayda şöyle. Adam normal kamerasını açmış. Normal bir video çekiyor. Ondan sonra üç katta bir evde oturuyorlar diye hatırlıyorum. Ondan sonra aşağı inerken işte ikinci katta hani kamerası kendine çekiyor gibi hayalet. Çekerken de arkasındaki odayı çekiyor. Bu arada da karısı duruyor. Böyle garip bir şekilde. Birazcık sırtı dönük ondan sonra şöyle adam bokuyor arka. Ne yapıyorsun orada falan oluyor böyle. Sonra videoya çekmeye devam ediyor. İkinci kattan ilk katı iniyor. Ondan sonra indiği yerde merdivenle mutfağa çıkıyor. Bir bokuyor karısı orada. Yukarıda kimmiş bilmiyorlar. Bunlara da mimiktenmeye başlıyor. Ki biz seninle bunu böyle bir şey yaşadık. Onu da hatırlatacağım sana.

>> Tolga:

Böyle bir şey yaşadık ama ne yapayım bizim öyle bir şey.

>> Sedef:

Anlatınca hatırlayacağım.

>> Tolga:

Anlatınca hatırlayacağım. Yok ya böyle bir şey.

>> Sedef:

Anlatınca hatırlayacak.

>> Tolga:

Kesin hatırlayacağım. Kesin çok içmişimdir.

>> Sedef:

Hatırlayacaksın.

>> Tolga:

Çok mu?

>> Sedef:

Şimdi mimikler nedir? Mimikler genellikle bir paranormal varlıklardan oluşan bir varlık değilim yani. Paranormal varlıklardan oluşan varlık. Şunu şöyle. Bu mimikler genellikle sesleri. Bu hem konuşma sesi hem genel olarak çevredeki olan ya da buluz dolu bir sesi. Çamış makinesi sesi gibi sesleri. Ve fiziksel olarak görünüşteki şeyleri kopyalarlar. Ve insan başlarına insanları kandırmaktır.

>> Tolga:

Kim bunlar?

>> Sedef:

Onları da anlatacağım kim olduğunu. Ama şey gibi düşün. Yani varlık işte ıtınak içinde üç harfli, cin, hayalet gibi o tarzdaki bir varlıktan var.

>> Tolga:

Üç harfli ne? Niye cin 'e üç harfli diyorsun?

>> Sedef:

Ne bileyim ağız alışkanlı.

>> Tolga:

Nasıl bir ağız alışkanlı?

>> Sedef:

Nasıl yani?

>> Tolga:

Şimdi niye üç harfli diyorsun ya? Üç harfli ne demek ya? Yok da üç harfli.

>> Sedef:

Öyle derler ya üç harfli.

>> Tolga:

Kim öyle diyor ya?

>> Sedef:

Herkes.

>> Tolga:

Ya cin cindir ya.

>> Sedef:

Tamam. Ben de çok içmeyi severim Aslı. Hıhıhıhaa! Yani bu yüzden genellikle senin ya da işte kim ya artık etkilemek istiyorsa o kişinin sevdiği insanları ve ona yakın olan insanlarının ses tonlarına, ayak seslerini ve onlara ait olan mesela atör, mesela şu an senin öksürün gibi sesleri sürekli kopyalarlarmış. Ve genellikle böyle şeyler yaşadığı için bunu duyan ya da bunu yaşayan insanlar, Zaten bir panonormal bir şey olduğunu anlıyor ama aynı zamanda da şey diyorlar. Aa açıyorum Tolga evde açıyorum Fatma evde diye düşünebiliyorlar. Ama aslında panonormal bir durum. Çok kolaylıkla ve esneklikle şekilden şekile girebiliyorlar. Dediğim gibi sevdiğim birisine benzeyebiliyor, bir eşasına benzeyebiliyor. Ya da aynı zamanda senin kendine hayal gücündeki herhangi bir korkutucu bir varlığa da değişebiliyorlar. Yani senin düşüncelerini aslında girebiliyorlarmış. Manipilasyon varlıklar aslında bir neve. Bu arada varlıkların farklı katokoreleri var. Başka bir bölümde onları da anlatacağım. Bunlar manipilasyon kategorisine giriyorlar. Ve kurbanlarının manipile etmekten onların işte en büyük kaygılarına, korkularına oynayıp güç kazanıyorlar. Ve çoğu zaman geceleri işte fısıldıyorlar, eşyaları oynatıyorlar. Ve bazen çok üst seviyeye gittikten sonra sana dokunmaya başlıyorlar. Bu arada şunu da söylemek istedim. Bu mimikler neden karşıma çıktı? Şöyle bir şey yaşadım birkaç ay önce. Bir gün uyuyoruz. Ondan sonra şey olur ya böyle. Hani uykunu çok delindir ama bir şey düşer. Ya da bir ses duyarsın, uyanırsın. Ne sesi duyduğunu bilmezsin. Sana mı senin uykundan uyandırır. Öyle bir ses duyduğum uyandım. Ne olduğunu fark etmedim. Zaten uykusu verseneyim. Gece saat üç falan diye tahmin ediyorum. Tolga'da uyuyor. Ondan sonra uyumaya devam ettim. Tekrar yattım. Uyumaya çalışıyorum. Ama kafamda şey var böyle. Hani birisi bana ıslık mı çaldı acaba? Rüyal gördüm sandım. Ama bir anda o panikle artık uykusu verseneyim de gitti yani. Tamamıyla bilinç yerim yerinde. Sonra döndüm. Uyumaya çalışırken yeni bir ıslık sesi geliyor. Odan içinde birisi bana ıslık çalıyor. Ya diyorum ne oluyor falan tövbe diyorum. Ondan sonra Tolga döndü. Tolga dedim sen mi yapıyorsun? Beni dalga mı geçiyorsun ben? Tolga tabii uyuyor. Hiçbir şekilde haberi yok. Tolga 'nın bir de uyurken konuşma özelliği vardır. Benimle bir sohbet eder ama ertesi sabah hiç hatırlamaz. Ondan sonra ne oluyor falan ben bir şey yapmıyorum. Dedi geri uydu. Ondan sonra tekrar dedim tamam. Herhalde bilinç altında bir şey vardır. Boşu boşuna kendi kendim kafamda kuruyorum diye düşündüm. Ondan sonra tekrar döndüm. Yine böyle uyumaya çalışırken üçüncü ıslık sesini duydum. Ondan sonra dedim tamam burada bir boklufkar. Dua okudum, ettim. Ondan sonra rahat bir şekilde uyudum. Bunları araştırma yani o ıslık sesinin ne olabilirdi diye araştırırken aslında bu mimikler karşıma çıktı. Onu da eklemek istedim.

>> Tolga:

Nasıl yani? Nasıl yani?

>> Sedef:

Yaşadığım bir olayı anlatıyorum.

>> Tolga:

Yaşadığım bir olayı anlatıyorum.

>> Sedef:

Tamam sen yoktun ama yanına annem yoktun.

>> Tolga:

Ya evde ıslık ses mi uyumuyorsun ama ne koyun podcastı mı? Döktedim bunu ben anlatmak için.

>> Sedef:

Ben sana anlattım. Sen mi istedin?

>> Tolga:

Ne zaman anlattın ya?

>> Sedef:

Oğlu ertesi sabah anlattın mı ısliklemedin?

>> Tolga:

Uyuyordun.

>> Sedef:

Uyuyordun. İşe hazırlanıyordun. Ya saçmalama yavrum. Kafamda kumru tıldırdı ya. Dengit dedi.

>> Tolga:

Yok yine öyle söyleyecektim lan. İlk kez anlatıyorsun. Hayır böyle.

>> Sedef:

Ama çok spesifik bir tonu vardı yani. Öyle titremiyordu. Hayır. Kuş bu çağırıyorsun ne yapıyorsun? Tamam yeter. Şimdi size mimiklerin özelliklerini anlamak istiyorum. Yani yapabildiği şeyleri daha doğrusu. Birincisi sesleri taklit edebiliyorlar. Genellikle sizin sevdiğiniz aile bireyleri, arkadaşlarınızı seslerini mimikliyorlar. Ve bunları genellikle sizin onlarla konuştuğunuz gibi ya da daha önce konuştuğunuz konuları aynı şekilde yansı ediyorlar. Bu da kafa karıştırılabiliyor çünkü genellikle bu kişiler kendi isimlerine duyuyor bu arada. Aynı işte açıyorum. Bana Sedef Sedef diye açıyorum. Annemin sesiyle birlikte sesleniyor bana. Ve genellikle şurada insanlar bir problem olduğunu anlıyor. Hani sevdiğin kişinin aynı sesi, aynı ses tonu, aynı konuşma tarzı, aynı işte seni açıyorum, sana nicknamele itab ediyorsa o şekilde itab ediyor. Ama mesela biliyorsun ki o kişi evde yok ya da o kişi bulunduğun yerde bulunmuyor ve bundan eminsin o yüzden garip oluyor. Ve bazı videolarda da mesela atıyorum bir tane var, kız böyle odasında oturuyor. Kız kardeşi geliyor, kapıya vuruyor işte aç kapıya aç kapıya ama biliyorum ki kız kardeşi mesela atıyorum başka bir eğerlikte mi öyle bir şey. Ve kapıyı nasıl şey yapıyor? Böyle çalkalıyor, vuruyor, ediyor. Sinirleniyor çünkü sen onunla yenenmeyince daha çok sinirleniyorlar. Ondan sonra kız bir kapıya çek, hiç kimse yok orada. O yüzden özellikle sesleri çok kullanıyorlar. İkinci mimik yapma şeyleri fiziksel görünüşte. Bazı insanlar da bu bardıkların artık onları tanıdığı birisinin fiziksel formuna girdiğini söylüyorlar. Ve bir anda bu çok şok edici olabiliyor çünkü dediğim gibi yine mesela birisinin kılığına giriyor ama o kişi ya ölmüş oluyor ya başka bir yerde oluyor ve bir şok olabiliyorsun. Üçüncü karakterlere yani yaptığı şeyler davranış mimikleri. Bunlar da işte ses ve görünüş dışarısında specific olarak bir hareket yani ya da senin sevdiğini ya da senin bile yaptığın alışkanlık da hareketleri yapıyorlar. Bu da mesela atıyorum. Fiziksel olarak gördüğünde o kişinin ki olur ya da atıyorum birisi, muslu üç kere açar kapatır gibi. Bu tarz hani görmesen bile duyuyorsun ve diyorsun ki yani bunu sadece x kişi yapar diye düşündüğün için o kişi olabileceğini tahmin edebiliyorsun. Ama aslında o kişi orada olmuyor. Bunların dışında aynı zamanda koku ve doku hissiyatı da mimikleyebiliyorlar. Kokudada birisinin kokusu çok specific bir koku varsa o kişiye ait onu mimik yapabilir. Bir anda çok sevdiğim birisi kokuslu gelebilir ve doku. Dokuyu da çok daha nadir oluyor ama dokudada mesela bir anda işte kolumda bir şey hissedebilirsin. Atıyorum masaya dokunursun normalde masanın bir dokusu vardır ama farklı hisseder gibi gibi şeyler yapabiliyorlar. Mimikler inanılmaz derecede taklit ettiği kişilerinin ya da karakterlerini de olabilir. Muhteşem bir şekilde doğru yapıyorlar ve hatta insanlar kendini hissettik de şimdi görüp baktığını bir nevi altıncı hissin sana bir şey yanlış olduğunu söylüyor. Ama ona bile inanmıyorlarmış bazı insanlar. Mesela atıyorum seni görüyorum ama sen başka bir şehirdesin bundan eminim ama kendimi inanmıyorum. Çünkü o kadar güzel bir şekilde kandırabiliyorlar.

>> Tolga:

Hangi kaynakta oldu sanmımda?

>> Sedef:

Nasıl yani? Yazılar var bunun üzerine. Paranormal.

>> Tolga:

Pardon?

>> Sedef:

Profesyonel. Online'da. Kitaplar var. Kitapları doktur.

>> Tolga:

İncil'de falan.

>> Sedef:

Yok be. Bunun dışında duygusal manipülasyon da çok fazla yapıyorlar. Genellikle yaşadığımız duyguları daha da büyütüyorlar. Genelde bunlar ne gibi oluyor? Korko, nostaljik hisler, kafa karışıklılığı gibi şeyleri daha da fazla hissettiriyorlar sana ki sen o varlığa bir nevi daha çok bağımlı ol. Aslında onların amacı o. Nedenini birazdan söyleyeceğim. Genellikle bunların zamanlamaları çok garip zamanlarda yapılıyor bunlar. Daha çok yoğun duygusal şeyler yaşadığın anda mesela bir kriz yaşıyorsun ya da çok duygusal aslında çok üzüldüğüm bir şey o anları denk getiriyorlar. Çok uykusuz zamanda olduğunda sana bu sallat oluyorlar mı diyeyim artık oluyorlar. Ya da etrafında etrafında yüksek bir seviyede başka paranormal olaylar olduğunda oluyor. Niye giriyorsunuz?

>> Tolga:

İki tane gerizekalı çıkmış bir şey anlatmış bir bunu.

>> Sedef:

Sen yaşayıncın yaşadık diyorum. Sen niye anlatıyorsun?

>> Tolga:

Abi yaşadık diyorsun mu anlatıyorsun ki bunlar ne zaman çıkıyormuş? En uykusuz olduğun zamanlardır.

>> Sedef:

Bütün söylediğimden bir tek o zaman mı çıkarttın?

>> Tolga:

Bülincin zaten.

>> Sedef:

Burada altmış altı tane şey istiyorsaydım.

>> Tolga:

Bülincin zaten gitmek üzere anladın mı? Yani normal halis rasyon geliyor. Duygusalsın aşırı duygusal olduğun zaman ne yapmıyorsun? Ne yapmıyorsun?

>> Sedef:

Duygusal değilim. Çok mantıklı düşünen bir bireyim.

>> Tolga:

Tamam.

>> Sedef:

Başka? Evet kaygılarım olabilir ama bu bir doktor.

>> Tolga:

Ben senin titresini söyledim. İki tane de işte çıkıyorlar karşısına. Bu ikizden normal yani.

>> Sedef:

İki tane şey de karşılaşmıyor. Bunlar herhangi bir tanesine karşılaşabiliyorum. Dedim. Kimine göre bunların bir nedeni yok ama ben daha çok araştırdım ve bir neden buldum. Onu da birazdan konuşacağım. Şimdi bunların şeyleri var. Levelları var. Şimdi önce hayatına girdiğine gülme. Gülme. Önce hayatına girdiğinde genelde basic bir şekilde başlıyor. Ne gibi? Örnek veriyorum. İşte eşyaları sağdan sola taşımak gibi. Evdeki bir eşya ya ya da herhangi bir bir şey forma girmek gibi. Bu sırada bunlara girerken sürekli seni dinliyorlar, seni öğreniyorlar. Konuşma tarzı. Hayatında kim var? Nelerle konuşuyorsun? Mesela gibi şeyleri öğreniyorlarmış. Bunları öğrendikten sonra ikinci levela çıkıyor. İkinci levelda bu sefer diğer manipülasyonlardır. İşte sana dokunmaktır, sestir, kokudur vesaire. En son manipülasyonu zaten fiziksel olarak karşına çıkmaktır. O noktada da zaten şu şekilde çıkıyorlar genelde. Tanıdığın hayatına normal, sürekli görüştüğün ya da hayatında olan birisi olarak karşına çıkıyor. Bu levelı da en son atlayınca senin hayatında daha önceden ölmüş birisi olarak karşına çıkıyor ve zaten insanların orada iyice kafayı yemeğe başlıyorlar.

>> Tolga:

Salak mı insanlar? Ne güzel ölmüş. Ama yine de karşında görüyorsun.

>> Sedef:

Evet.

>> Tolga:

Mis gibi olmalı. Özlemişsindir bak.

>> Sedef:

Ve şöyle oluyor ya da bunun levelleri neden var? Senin ne kadar korkutuyorsa, sende ne kadar kaygın, ne kadar negatif bir enerji alıyorsa o kadar çok güçleniyor. Güçlendikçe de daha bir üst boyuta çıkabiliyor ki bunun en son boyutu dediğim gibi fiziksel olarak karşına çıkabilmek.

>> Tolga:

Gertleri ne?

>> Sedef:

Bunu işte onu anlatacağım. Neden yaptıkları tam olarak bilinmiyor. Bazı profesörler şöyle söylüyor. Dediğim gibi korkudan besleniyorlar. Ve her çığlık attığını ya da her korktuğuna ya da bir tepki verdiğinde daha da çok güçleniyorlar. Bazıları da kausa bağımlı olduğunu söylüyorlar. Ve şöyle bir bilim vardır. Şimdi korku bütün duygularımızın frekansı vardı. Bu bilim sarı açıklanan olan bir şey. Bir frekans enerjiden bahsediyorum. Bir enerjisi vardır. Her duygunun farklı bir frekansı vardır. Ve daha düşük negatif hislerimizin düşük frekansları vardır. Bu da korku da bunun içinde yani çok düşük bir frekansı olduğu için. Şimdi bu varlıklarının diğer varlıkları gibi bizim dünyalarla kendi boyutlarının arasına gidip geldikleri için çok fazla güçleri olmuyor. Yani bu ne demek? Bu onların frekansları enerjileri düşük olduğu için bir yerden beslenmeleri gerektiği için aynı frekansıdan olmaları gerekiyor. Bunu da onların frekansıda eşittir. Bizim korku frekansımız. O yüzden korkutuyorlar. Farsi misal diyelim ki mutluluğumuzdan besleniyor. O zaman muzi mutlu etmeye çalışıyorlar. Yani onların amaçları bazı teorilere göre. Tamamıyla bizi korkutmaları değil. Sadece bizi korkutarak kendilerini güçlendirdikleri için o frekansı olmuyor. İşte boyute giriyor. Bizim boyutumuzda kalmaya devam edebiliyor. Bunları hayaletten fark eden şey. Şimdi hayalette şeyler de vardır. Kimisine göre bana göre var. Bana göre var. Hayaletlerle bunların arasındaki fark şu. Genellikle hayaletlerin bir hikayesi ya da bir kimlikler oluyor. İşte atıyorum. X kişi burada öldü. X kişi burada şu şekilde öldü. O yüzden bir günü bilmiyor burada. O yüzden burada kaldı gibi hikayeleri, kimlikleri var. Bu varlıkların hiçbir hikayesi yok ve hiçbir kimliği yok. Ama kendini koruma yöntemleri de var. Bunları da araştırdım. Bir tanesi tamamıyla hiçbir şekilde bunlara inanmamak. Böyle bir şeyin bağır olduğunu kabul etmemek. Ne kadar lette dersen o kadar çok sana yapışamıyormuş. İkincisi etrafına sürekli pozitif enerjiyle yüksek tutmak. O frekansı yüksek tutmak çok önemli. Üçüncüsü ve en en en en en en en en önemlisi eğer böyle bir varlıkla karşılaşırsan hiçbir şekilde mesela sana sesleniyorsa hiçbir şekilde onlara cevap vermeyeceksin. Yani onları beslemeyeceksin. Cevap verdikçe güçleniyorlar. O yüzden niye gülüyorsun? O yüzden hiçbir şekilde onlara cevap vermiyorsun. Genelde biraz önce de anlattığım gibi mesela gelir kapıya vurur ve sen ona cevap vermediğim sürece daha çok sinirli ve agresifleşir. Zaten oradan anlayabilirsin bu neon olduğunu. Zaman içerisinde sonradan yok oluyor. Bunların birkaç tane açıklaması var. Bir tanesi spiritual varlıklar. Bazı kültürlerde böyle şeyler hikayelerinde var. Ve bu varlıklar maalesef tek amaçları sadece yaşayan insanların manipüle edebilmesi. Hatta şeyde bir dinleyici hikayesinin birisi yollamıştı Scanne Walker diye bu Amerika'da olan bir şeyi hatta onu da araştıracaktım. Onu da başladım. Sonra durdum. Buna devam ettim. İşte kızı direklerin kültüründe başka güneyim Kuzey Amerika'da mı oluyor?

>> Tolga:

Nasıl?

>> Sedef:

Aşağı asıl. Kuzey Amerika'da olan hikayeler var. Afrika'da bulunan bu tarz hikayeler var. Yani bir çok kültürte buna benzer varlıkların olduğunu söyleniyor. Bunun dışındaki Tolga 'nın muhtemelen en çok mantıklı bulacağı ve Tolga 'nın kısımlı mantıklı düşüncelerinizdir. Bunları paranormali inanmayan kısım. Bunun açıklaması da psikolojik. Neden? Bu psikolojik nedenler şu yüzden olabiliyor.

>> Tolga:

Sizin yüzünüzden sizin gibiler yüzünden.

>> Sedef:

İşte stresden dolayı muhtemelen.

>> Tolga:

Psikolojisi bozuk olan insanlar sizin işte bu paylaşımlarınızı dinleyip bu yazıları okuyup böyle şeyin varlığına inanıp bunu devam ettiriyorlar. Sen de bunlardan bir tanesi oldun şimdi.

>> Sedef:

Evet ben sevin paranormaya konuşmaması sana ne? Psikolojik nedenlerden dolayı şu yüzden etkilenabilirsin. Stresden dolayı yorgunluk yüksek duygusal anlar yaşamaktan ve uykusuzluktan dolayı beyninin halisiyasyon görmesini aslında bir nevi yani olmayan şeyden görmeye, olmayan şeyleri görmeye vesaire gibi şeyler olabilir diye söylüyorlar.

>> Tolga:

5 dakika ölürsün. Aklın yolu 1.

>> Sedef:

Tamam. Diğer açıklamalarda şöyle olabilir. Online'daki bütün videolar fake olabilir. Gibi gibi farklı farklı teoriler var. Şimdi okumamız gereken iki tane hikaye var. Bu yaşanan olaylardan online bu burada dinleyici hikayeleri değil bu tamamıyla online bulduğum beni etkilen iki tane hikaye bunları Tolga okuyacaksınız şimdi.

>> Tolga:

Sen mi okuyacaksın? Ne zibremler ya? Hayır okumayacağım.

>> Sedef:

Ay şimdi lütfen ben okuyamıyorum. Geçen bölümün bunu çok iyi gördüğü gibi.

>> Tolga:

Abi.

>> Sedef:

Kısacık iki tane hikaye sonra bitiyor zaten böyle.

>> Tolga:

Kısacık değil sedef ya. Vallahi kısacık değil. Yalan söylüyorsun.

>> Sedef:

Hayır.

>> Tolga:

Bakacağım kısa değilse okumayacağım.

>> Sedef:

İki tane var.

>> Tolga:

Anlasanın.

>> Sedef:

İki tane var. Her şeyim hadi sercim de bitiyor. Çabuk. Sen çok sustun bu böyle bir özellik.

>> Tolga:

Ben ilk yaşındayım. Ben ilk yaşındasın mükerrem. Bu ne kodum ulan gene ya?

>> Sedef:

Tamam.

>> Tolga:

Ben ilk yaşındayım. Evde tek başıma oturma odasında oturuyorum. Ekim ayı ve bu tür şeyler evde yalnız kaldığında bana sık sık oluyor gibi görünüyor. Öğün kapıdan sürekli vurma sesleri duyuyorum. Sanki bir şey kapımı tüm gücüyle kafa atıyormuş gibi. Durmadan vuruyor. Ama sadece ses değil omurgamdan yukarı doğru tırmanın dışarıdan bir şeylerin doğru olmadığını Bunun da bu kadar sık olmasının hiçbir mantıklı açıklaması yok. Ama işte yine buradayım tek başımı. Bu var ya bu hikaye yani. Böyle bir anlatma stili zaten yok. Bu hikaye bu yazılmış.

>> Sedef:

Ama insanlar güzel anlatıyor yaşadıkların işte.

>> Tolga:

Var bir güm bürtü. Bu bir şey istemiyorum. Böyle aşağı yukarı yaptığım zaman. Var bir güm bürtü. Evde yankılanıyor. Duvarlarda titreşimler geçiyor. Ve her vuruşta kalbim daha da hızlanıyor. Bu kitap. Bu kit. Böyle bir anlatma stili yok.

>> Sedef:

Var aşkım. İnsanlar böyle yazıyor.

>> Tolga:

Bunun ne olabileceği hakkında hiçbir fikrim yok. Kim kapımı böyle vurmak ister. Ekim ayı olduğu için ürkütücü şeyler olabilir. Ama bu farklı hissettiriyor. Neredeyse kişiler bir şeymiş gibi. Sanki bir şey ya da biri özellikle beni hedef alıyormuş gibi. Ses şiddetli, rahatsız edici ve inatçı. Bak virgullü noktalı tirelim ile.

>> Sedef:

Aşkım çünkü sana direkt çevirmeden çevirdim. O yüzden tam çevirmemiş olabilir.

>> Tolga:

Onca belki birileri benimle davet geçirdin diye düşündüm. Rastgele bir yabancı ya da şaka yapan biri. Ama hayır. Bu vurma insana benzemiyor. Çok güçlü. Çok saldırgan. Bunun ne olabileceği hakkında düşünmeye başladım. Aklım hemen doğaüstü şeylere gitti. Belki de bir sikin vakır ya da bir vendigo. Bu yaratıkların insan seslerini taklit ederek avlarını kandırma yetenekleriyle tanıttığını duymuştum. Yemin ederim annemin sesi gibiydi. Ama bir şey biraz yanlıştı. Öre yazıyor. Tonlama ya da perde biraz farklıydı. İnsana tam olarak benzemeyen bir şey. Yemin ediyorum kitap okuyorum şu anda.

>> Sedef:

Çok güzel okuyorsun.

>> Tolga:

O zaman söylediğini ve kapıyı açmamı istediğini duydum da iç güdülerim yerinden kıpırdamamam gerektiğini bağırıyordu. Tüm pencereler ve kapıları kilitledim ve bulabildiğim her perdeyi kapattım. Ne olursa olsun onun içeri girme şansı vermeyecektim. Karşı karşıya gelmek isteyeceğim son şey bu. Mantıklı yanım bunun kafam olduğunu karanlıkta hayal gücümün oyun oynadığını söylüyor. Ama iç güdüsel yanımda dışarıda bir şey olduğunu biliyor. Tehlikeli bir şey. Biraz panikle grup sohbetine bir mesaj attım. Umarım birileri mantıklı ve rahatlıklı bir açıklama yapar diye. Ama sevgilim. Ne yazıyor buraya? Val. Misni umurum bu. Val. Ama sevgilim val sadece bu bir taklitçi yani mimikçi yazdı. Tebkim ah evet tam ihtiyacım olan şey bu oldu. Taklitçi mi? Her şeyden önce neden bir taklitçi olmak zorundaydı ki? Bu elay.

>> Sedef:

Aşkım buldum. Bir tane çok özel o setiye de zaten paylaştığında bir taklitçiliği beni daha da korkuttu.

>> Tolga:

Zaten dışarıdaki şeyin insan olmadığından şüpheleniyordum. Ama bir başkasının da bu olasılığı doğulmasını tüylerim diken diken et. Duyduğuma göre taklitçiler bir titkukluğunu ya hakim. Bak bundan bahsediyorum. Danju duymuş bir yerde okumuş. Bu 16 yaşındaki ergenin de psikolojisi buzuk. Bak buzuk almış bunu. Neyse.

>> Sedef:

Niye insanları yargılıyorsun?

>> Tolga:

Nerede kaldım ya. Duyduğuma göre taklitçiler tam bir baş belası. Tanıdık birinin formunda olabiliyorlar. Sesini kullanarak sizi kendine çeker. Güven de hissettirir. Çok geç olana kadar. Şimdi taklitçi olduğunu düşüncesi kafama yerleştiği için içimdeki o karamsarlı kesinden kurtulamıyorum. Şu an saat sekiz civarı ve vurma sesleri hala devam ediyor. İnatçı hala güçlü bir şekilde vuruyor. Sanki dışarıdaki şey içeri girmekte kararlı. Saatin yavaşlamasını ya da hızlanmasını umarak birkaç kez saate baktım. Sadece bu durumu değiştirecek bir şey olsun diye. Ama hayır hala buradayım. Evime girmeye çalışan şeyler bir tür bekleyiş içindeyim. Kalbim durmaksızın çarpıya ve sakin kalmaya çalışıyorum. Ama her kapı vuruşu daha hala yaklaşan bir hisser atıyor. Sanki daha çaresiz hale geliyormuşum gibi. Bu durumu ne kadar süreceğini ya da hiç sona erip ermeyeceğini bilmiyorum. Şimdilik oturma odasında düzülmüş bir şekilde bekliyorum. Sanki yaşarken yazmış.

>> Sedef:

Diyor mu o gruba yaşarken insanlar yazıyor destek almak için.

>> Tolga:

Papanın diğer tarafındaki şeyin beni rahat bırakmasını umarak keşke bunun neden bana özellikle ve ekim ayında sürekli olduğunu anlayabilseydim. Şu an saat 11 .30 ve sevgilim beni aradı. Amunakodum çocuğuna bak 2 .30 saat geçmiş. Paniklememem için yanımda bir silah vardı ama Tanrı 'ya şükür o şey gitti. Eğer sevgilim beni aramasaydı hayatta kalabilir miydim bilmiyorum. O yaratık onun sesini taklit etmeye başladık. Korkunçtu.

>> Sedef:

Çok güzel okudun be benim çok heyecanlıydı.

>> Tolga:

E benim hiç hoş değil. Cumleler devrek. Tamam herkese geliyor o. Kelimeler, kelimeler, şek. Yanlış yazılmış.

>> Sedef:

Tamam çeviri sonuçta. %100 çeviremez.

>> Tolga:

Tamam bu geçen kasım ayında oldu ve sana yemin ederim halat tam olarak ne olduğunu kafamda çözemiyorum. Yeni tanıştığım bu eski dahi taşındaymış özür dilerim. Yanlış yazmıyormuş. Yeni taşındığım bu eski dahire vardı. Şehrin kenarında pek lüks falan değildi. Sadece kirabedenine göre biraz fazla iyi görünen típik o tür yerlerden biriydi. Yani anladın mı? Ama neyse burası benim ve nihayet kendi alımına sahip olacağım. İçin heyecanlıydım. İlk gece her şey normaldi. Garip bir şey yoktu. Birkaç kutu açtım. Biraz çay demledim ve kedim Jesper 'la takıldım. O da yeri sevmiş gibi görünüyordu. Bu yüzden her şey yolunda olduğunu düşünüyordu. Ama ikinci gece işte o zaman işler garipleşmeye başladı. Mutfaklı yemek istiyordum. Birden adımı duydum. Hani net bir şekilde sera. Bakındım. Telefonumu kontrol ettim. Yanlış bir çağrı açık kalmıştır falan diye. Ama yok. Hiçbir şey yoktu. Jesper ise koltukta uzamış. Bir şeyden habersiz bir şekilde yatıyordu. Merhaba orada mısın diye seslendim. Hiçbir şey ölüm gibi bir sessizlik. Bunu atlatmaya çalıştım. Büyük ihtimalle hayal gücümün oyununa diye düşündüm. Ama açıkçası öyle hissetmedim. Sonraki birkaç gece boyunca ses geri geldi. Ama artık raskeri değildi. Özel bir şekilde geliyordu. Tanıdığım insanların sesine benziyordu. İlk olarak en yakın arkadaşım. Emi 'ye ait bir ses duydum. Hey ben geldim. Kapıyı aç. Hemen kapıya koştum. Belki beni şaşırtmak istiyordur diye düşündüm. Ama kapıyı açtığımda kimse yoktu. Sadece boş bir koridor ve tavandaki o korkuducu sarı ışık vardı. Sonra bir gece annemin sesini taklit etti. Seher 'a canım iyi misin? Yemin ederim annemin sesiyle aynıydı. Ama o kadar küçük bir şey fark et. Küçük bir şey farklı ılık vardı ki. Sesi biraz düz, biraz da yanlış gibiydi. Ama en korkunç kısmı ne biliyor musunuz? O gece Jesper 'ın sesini taklit etti. Yatakta yarı uykulu bir şekilde yatıyordum. Birden dışarıda küçük bir miyavcası duydum. Ha bütün kedilerin sesinin farklı olduğunu sanıyor bu.

>> Sedef:

Ekonomisi sesi farklı anlıyoruz.

>> Tolga:

Yok artık.

>> Sedef:

Evet ben anlıyorum ekonomisini.

>> Tolga:

Şimdi Jesper 'ı odaya almam çünkü lamba falan devirmeye çok seviyor. Yani bu yüzden onun salondan çıkmış olması gerektiğini düşündüm sinirle kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Okumayacağım bunu. Kedinin sesini yapmışım ben. Miyao. Ama kapı konunu yaklaşırken durdum. Bir şeyler ters gibiydi. Jesper 'ın miyavlaması her zaman biraz bok olur. Ama bu çok mükemmeldi. Sanki bir kedinin sesini taklit etmeye çalışıyordu. İşte farklı bir kedi. Telefonumu aldım. Filesi açtım. İşi açsana. Geri zekalı. Kapının alt kısmına doğrulttum. Yemin ederim orada bir gölge vardı. Ama Jesper değildi. Sanki bir eldi. Panikle geri sıçırdım ve kirli de hızla kapattım. O anda tırmalama sesleri başladı. Yavaş kasıplı bir tırmalama kapıya doğru. Ve sonra konuştu. Serra içeri girmemi izin ver. Kedi mi konuşmuş? Ama bu sefer annemin sesi değildi. Bu benim sesimdi. Bütün gece odamın köşesinde telefonumu bir tür silah gibi sıkıca tutarak geçirdim. Fısıldamalar sabaha kadar hiç durmadı. Ertesi sabah kapıya açtığımda Jesper oradaydı. Hiçbir şey olmamış gibi umırlayarak ama bir şeyle yanlış olduğunu biliyordum. O günden biri bazen onu duyuyorum. Fısıldamalar tırmalamalar. Ve her seferinde adımı söylüyor.

>> Sedef:

Şimdi ben bunları çok yaşıyorum.

>> Tolga:

Bunlara bir yazar yazmış bu arada.

>> Sedef:

İnsanlar size yazar olabiliyor normal bir insan. Bizim dini ci hikayelerimizde yazanlar da inanılmaz hikayeler yazıyorlar. Yani ben hayran oluyorum. Şimdi ben bir çok böyle buna benzar olaylar yaşadım. Geçen mesela ısıldama bir keresinde annemle böyle annem kapıya geldi camdan gördüm. Bunu daha önce anlattım mı? Hatırlamıyorum. Diğer bölümleri bir dinleyeceğim. Anlatmadıysam bir sonraki bölümde yani şey dinleyeceği hikayesini anlatırım. Bu zaten bayağı mümik. İşte annem kapıya geldi. Onu gördüğüm sesiyle sedef sedef diye vurdu gibisinden bir olay oldu. Sonra annem evdeydi o gün. Ben de senin hikayemizde bir gün bu holde bir yere ya soluna gidiyordu ki yatak odasına geliyorduk. Ekoda bizim önümüzden gidiyordu ya. Ondan sonra bir baktık eko arkamızdan gelmeye başladı.

>> Tolga:

Yanlış görmüşüz.

>> Sedef:

İkimiz de aynı anda.

>> Tolga:

Aynı anda yansımıştır. Bir şey ola benzetmişiz.

>> Sedef:

Patilerin senin patilerin patilerini duydum. Gözümün önünde girdi şimdi odanın içine girdi diye şok olduk. Niye böyle yapıyorsun beni manyak yerine gösteriyorsun?

>> Tolga:

İçine göstermiyorum. Mantıklı bir açıklaması kesin vardır.

>> Sedef:

Yok işte.

>> Tolga:

Sarkıpta buna mimik demeyeceğim çünkü anladın mı? Öyle deme ama.

>> Sedef:

Belası kelam.

>> Tolga:

Word harfle diyelim ona. Mimik denmez günah.

>> Sedef:

Sizlerle de mimiklerin ne olduğunu paylaşmak istedim çünkü olurdu bir gün sesleri duyarsanız bize anlatın. Bize anlatın evet yazın ama açmayın.

>> Tolga:

Bize anlatın evet yazın ama açmayın. Bize hiç merak etmeyin.

>> Sedef:

Sen ne düşünüyorsun peki? Sen bir şey düşünmüyorsun vazgeçtim. Sen düşüncelerimi merak etmiyorum. Dinleyicileri soracağım zaten oyla mı açacağım mimik hakkında böyle bir şey yaşadılar mı? Belki yaşamışlardır anlamamışlardır ne olduğunu şimdi belki bir tıkta kafalarına yatmış da olabilir.

>> Tolga:

İşte senin yüzünden senin yüzünden oluyor bunlar. Böyle şeyler senin yüzünden senin gibiler yüzünden türüyor. Kimse dinlemek zorunda bir çıkırıcı bozuk. Yani ona kız veya çocuk.

>> Sedef:

Normal cinayet anlatırken hiçbir sorun yok insanların psikolojisi bulunuyor.

>> Tolga:

Ben çek bir ona yaşanmış biri birini öldürmüş onu anlatıp dinliyoruz. Şimdi bir dinleyicimiz olacak. Diyecek kapıya her gün biri varış. Bizi dinleyecek diyecek ya bu mimikmiş.

>> Sedef:

Ama mimik olabilir Tolga.

>> Tolga:

Bu gerçekten mimik mi amona koyayım yani mimik mi ya? Cin, omazından bir şey var anlamış. Daha anlamam amona koyayım yani. Mimik mi ya? Mimik diye kötü şey mi olur? Mimikte de kedine koyacağın isimdir ya. Mimik pisi pisi pisi bak. Alalım mı?

>> Sedef:

Sen bir mimik olabilir misin? Ben bazen buna inanıyorum artık.

>> Tolga:

Şu sana eve geliyormuş dinleyiciler. Ben yokum aslında. Sen tek başına. Lan mimik.

>> Sedef:

Ayy! Şeyi oldun mu diye?

>> Tolga:

Hani garip oldum ben mimik deyince. Mimik. Mimik. Mimik olsaydın mimik diyeceğim haberin olsun.

>> Sedef:

Mimik. Öyle bir şey karakter vardı ya. Mimik.

>> Tolga:

Mimik. Hızlı koşan. Hızlı koşan şey değil mi?

>> Sedef:

Bilmiyorum. Ama.

>> Tolga:

Oğlum yakalamaya çalışıyor diye biri oğlum.

>> Sedef:

Evet.

>> Tolga:

Tünel resim çiziyordu. Doğrudan geçebiliyordu da kovalayan geçemiyordu.

>> Sedef:

Sen hiç mimik gördün mü hayatına ya da yaşadın mı?

>> Tolga:

Sabırsız.

>> Sedef:

Sabırsız. Sen bana biz baş başay kazanmanın hikayeler anlatıyorsun. Burada anlatmıyor gibi davranmışsınız.

>> Tolga:

Ben hiçbir şey anlatmamışım.

>> Sedef:

Artık elini tutan biri vardı. Hatırlıyor musun? Gülüyorsun.

>> Tolga:

Sabırsız. Bana yazık.

>> Sedef:

Neden gülüyorsun?

>> Tolga:

Ben gidiyorum. Ben gidiyorum.

>> Sedef:

Ben gidiyorum.

>> Tolga:

Ben gidiyorum. Ben gidiyorum.

>> Sedef:

Bitti miydi? Kafanıza birisi vurduysa kim olduğunu emin olmadan açmayın sakın. Minut Burada bugünkü şaka yapıyoruz ve ekipinden size mesaj.

>> Tolga:

Unut.

>> Sedef:

2 3 4.