
Şaka Yapıyorsun!? : Gerçek Suç
Şaka Yapıyorsun!? gerçek suç hikayelerini komiklikle buluştuğu podcasttir. Sunucularımız, Sedef ve Tolga Turhan, sizi tuhaf vakaların bir yolculuğuna çıkarırken, karanlık ve gizemli suç dünyasına farklı bir bakış sunar. Bu eşsiz ve eğlenceli gerçek suç podcast'inde suç dünyasının karmaşası içinde gülmek için her Salı bize katılın.
⚠️UYARI: Ciddiyet arayanlara değil, cesur kalplere hitap ediyoruz💀😈
Bu podcast, hassas konular, argo konusmalar ve şakalaşma içerebilir. Bazı dinleyiciler için rahatsız edici olabilir. 18 yaşın altındaki kişiler kesinlikle dinlememelidir. Eğer suç, şiddet, cinayet, cinsel, ve argo içeren konuşmalardan rahatsız oluyorsanız, dikkatlice devam etmenizi öneririz.
Şaka Yapıyorsun!? : Gerçek Suç
SERİ KATİL: PART 1 – Robert 'Willie' Pickton – Bir Domuzcuk Hikayesi
Bu hafta "Şaka Yapıyorsun"’un yeni bölümünde, Kanada’nın en ürkütücü ve karmaşık seri cinayet vakalarından birine hoş geldiniz. Bu üç bölümlük seride, tarihin tozlu raflarına saklanan karanlık bir hikayeyi derinlemesine inceliyoruz: Vancouver’ın doğusunda, gözlerden uzak bir domuz çiftliğinde yaşanan korkunç olaylar. İlk bölümde, Willie Pickton’ın geçmişine, kişiliğine ve onu bu korkunç noktaya sürükleyen faktörlere yakından bakıyoruz.
Willie Pickton kimdi? Çocukluğu nasıl geçti? Çiftlikteki sıradan gibi görünen hayatı, nasıl oldu da tarihe geçen korkunç bir kabusa dönüştü? Bu bölümde Pickton’ın aile yapısını, çiftlik hayatını ve Vancouver’ın sosyal arka planındaki çatlakları ele alıyoruz. Özellikle, şehrin sokaklarında kaybolan kadınların hikayelerini ve bu kayıpların nasıl uzun yıllar boyunca göz ardı edildiğini tartışıyoruz.
Pickton’ın sıradan bir domuz çiftçisi mi yoksa ardında karanlık bir zihin mi sakladığını keşfetmek için ilk ipuçlarını takip ederken, Kanada’nın adalet sistemi ve toplumundaki zayıflıkların bu vakada nasıl büyük bir rol oynadığını öğreniyoruz.
Bu bölüm, sadece bir başlangıç. İlerleyen bölümlerde olayların daha da karanlık bir hale geldiği bir dünyaya doğru sürükleneceğiz. Şimdi, Willie Pickton’ın karanlık hikayesinin ilk perdesini aralamaya hazır mısınız?
Keyifli dinlemeler! 🎙️✨
Bölüm Kaynakları:
- Kitap: On the Farm: Robert William Pickton and the Tragic Story of Vancouver's Missing Women
- https://www.nbcnews.com/news/crime-courts/canadian-serial-killer-robert-pickton-brought-victims-pig-farm-dead-pr-rcna155020
- https://vancouversun.com/news/crime/inside-the-robert-pickton-case
- https://www.thecanadianencyclopedia.ca/en/article/robert-pickton-case
- https://vancouversun.com/gallery/photos-the-search-of-robert-picktons-farm-and-some-of-the-evidence-used-to-convict-him
- https://murderpedia.org/male.P/p/pickton-robert-photos-2.htm
Konuşalımmı? Sizden duymak isteriz!
Bize saka.yapiyorsunpodcast@gmail.com den e-posta gönderin. Dinleyici hikayelerinizi, fikirlerinizi, ve tavsiyenizi heycanla bekliyoruz.
Her hafta bölüm fotografları, bilgileri, ve detayları için bizi takip edin
- Instagram : @saka.yapiyorsun.podcast
- Twitter : @Sakayapiyorsuun
- Tiktok : @saka.yapiyorsun.podcast
- Genel Ulaşım: Linklerimiz
Youtube da "Şaka Yapıyorsun !?" kanalımızdan da bölümlerimizi dinleyebilirsiniz
Yeni bir bölümü kaçırmamak için şovumuza abone olmayı unutmayın!
⚠️UYARI: Bu podcast, hassas konular, argo konusmalar ve şakalaşma içerebilir. Bazı dinleyiciler için rahatsız edici olabilir. 18 yaşın altındaki kişiler kesinlikle dinlememelidir. Eğer suç, şiddet, cinayet, cinsel, ve argo içeren konuşmalardan rahatsız oluyorsanız, dikkatlice devam etmenizi öneririz.
...
Herkese merhaba şaka yapıyorsunun yeni bölümüne hoş geldiniz. Bölüm başlamadan önce dinleyicilerimizi uyarmak isteriz ki bu podcast hassas konular, argo konuşmalar ve şakalaşma içerebilir. Bazı dinleyiciler için rahatsız edici olabilir. 18 yaş altındaki kişiler kesinlikle dinlememelidir. Eğer suç, şiddet, cinayet, cinsel ve argo içeren konuşmalardan rahatsız oluyorsanız dikkatlice devam etmenizi öneririz. Bölüm hakkında bilgileri ve fotoğrafları takip etmek isterseniz instagram'dan şaka .yapıyorsun .podcast'dan bizi takip edebilirsiniz. Sizlerden duymak bizi çok mutlu ve modive ediyor bizlerle konuşmak isterseniz, dinleyici hikaye yollamak isterseniz ya da öneri vermek isterseniz bizlere şaka .yapıyorsun .podcast.lcmail .com'dan ulaşabilirsiniz. Her zamanki gibi bu bölüme hazırlarken sizler için biz inanılmaz eğlendik. Umarım siz de dinlerken keyif alırsınız. İyi dinlemeler diliyorum sizlere.
>> Tolga:Siz de bir saniye tuttular, para mı verdiler sana yavrum?
>> Sedef:Bence direkt başlarımın sayfası.
>> Tolga:1, 2, 3.
>> Sedef:Feşek Epeyosu 'nun yeni bölümüne hoş geldiniz. Ben seni etkaz olsam. Ya bir gün bu şu başlar kızı gülümcülmeler yapayım, lütfen.
>> Tolga:Tamam.
>> Sedef:Yanımda da solga.
>> Tolga:Turhan.
>> Sedef:Beyler var. Bir şey diyeceğim, eski bölümleri geçen gün yolda çok sıkıcı açılır. Böyleymişim. Hi guys, şaka yapıyorsun yeminle hoş geldiniz.
>> Tolga:Allah ben hiç hatırlamıyorum.
>> Sedef:Allah beraberse çok sıkıcı. Orada yani o kendimi çok kasmışım. Ben ben olmayan birisi olmuşum.
>> Tolga:Bir de eski bölümlerde çok içiyordum şimdi. Alkoholü birazcık azalttım. 70 'lik içiyorum artık. O yüzden hatırlıyorum artık çektiğimiz bölümler.
>> Sedef:Evet ya sen Richard Ramirez 'i hatırlamıyordun. Onu iki kere çekmiştik ve hatırlamamıştım.
>> Tolga:Allah Allah ya.
>> Sedef:Evet.
>> Tolga:Valla.
>> Sedef:Şu an da hatırlamıyorsun muhtemelen de reser.
>> Tolga:Baltacı 'yı hatırlıyorum sadece.
>> Sedef:Baltacı 'yı güçlülük diyemiyorum.
>> Tolga:Galiba.
>> Sedef:Hıh. Bu kayıt. Evet, tolga buradayken açıklamaya yapmak istedim.
>> Tolga:Ya yine in, evet.
>> Sedef:Geçen zamanlar artık bu bölümüne zaman birazcık öndeyiz. O yüzden çok iyi gidiyoruz.
>> Tolga:Allah Allah.
>> Sedef:Power FM 'nin ödültörlerine katıldık. Maalesef şaka yapıyorsun, kazanmadı ama olsun. Bizim adımızı orada yani bir sene oldu bu arada. Doğum günümüzü kutlamayı unuttuk. Ve ben kendi doğum gününü kutlamayı unuttum için bu çok çok edeceği bir şey değil. Bir sene içerisinde adımızı o ekranda görmek çok büyük bir onurdu bence. O yüzden çok mutluyum ben şahsen toko zamanlar kamptaydı zaten.
>> Tolga:Evet ben gidemedim. Şehir dışına çıkmak zorunda kal.
>> Sedef:Aynen.
>> Tolga:Abi planım vardı. Allah Allah.
>> Sedef:Nasıl geçti kampınız?
>> Tolga:Çok iyi geçtim onu.
>> Sedef:Abi şey diyeceğim buradaydı. Bir tane dinleyici hikayemiz geldi. Altı masajım günmekten o ayrı bir konu sana da göstereceğim. Dinleyicimiz de işte kampı çok severmiş. Kampa gidermiş sürekli vesaire. Ondan sonra bir ara kuzeniydi galiba tam hatırlamıyorum şu an ama 2 kişi gitmişler. Bir zannedersem Erbeğim bizi serhoştum okuduğumda. Erbeğim bir tutmuşlar. O videoyu izleteceğim size. İzletebilirsem tabii nasıl koyacağım bilmiyorum ama sana bir izleteceğim. Allah 'ım çok komikti ve şeye çok bildim. Tam senin kampa gittiğin hafta sonu yazdı bana. Bunun kesin doğugalar da böyle bir şey yaşayacak.
>> Tolga:Ne izleterse ona.
>> Sedef:İzleteyim dur.
>> Tolga:İstediği olmayan. Erbeğim bir ya koyuyor çatır çatır para kazanıyor.
>> Sedef:Büyük ihtimalle bu dolandırıcı olabilir yani şakasız.
>> Tolga:Evet.
>> Sedef:Sizin kampınız nasıl geçti?
>> Tolga:Güzel geçti Allah 'ım şükür çok büyük.
>> Sedef:Herkesin ekonomi yükseltiğinizde.
>> Tolga:Detoks var ya.
>> Sedef:Eri enerjiniz yükselti mi?
>> Tolga:Of of of of of.
>> Sedef:Tolga bir balta almış Allah çarpsın benim boyum kadar. Hatta birazcık daha uzun olabilir.
>> Tolga:Ama ne olduğunu kırdık biliyor musunuz? Yani kırdık dedim ben de Ömer abi kırdık da.
>> Sedef:Onlar ıslak değil miydin nasıl yaktınız?
>> Tolga:Abi ıslak içimi kurudun da vardı. Ateşin etrafına diziyorsun nemli şeyleri. Onlar kuruyor son üstünü atıyorsun onlar da yolunu.
>> Sedef:Teknik yaptınız ya.
>> Tolga:Rahat ol burada sen.
>> Sedef:Camer boy.
>> Tolga:Ne sanıyorsun ya Allah aşkına bana bırak.
>> Sedef:Biz de geçen bölümü Ranoş'ta çektik.
>> Tolga:Evet. Yayınlandı mı?
>> Sedef:Yok daha yayınlanmış olur bunu yayınladığımız zamanlarda.
>> Tolga:Hadi bakalım hayırlısı.
>> Sedef:Çok eğlendik. Ben şahsen eğlendik. Şerefimizi de aldık. Loş ışık vardı böyle ışık yoktu. Bu arada loş ışık yapayım mı?
>> Tolga:Hayır onu mu göreceğim ya.
>> Sedef:Tamam okey. Başka ne anlatabilirim size? Başı bir şey yok.
>> Tolga:Nasıl yok?
>> Sedef:Birazcık sessiz sakin ilerliyoruz. Instagram'dan bizi takip etmiyorsanız lütfen takip edin. Çaka nokta yapıyorsun, nokta podcast'a birazcık.
>> Tolga:Bunları söylemeyin mi aşağıdık ya?
>> Sedef:Söylemeyi başladık çünkü neden? Birkaç tane dinleyici şeye yazmış. Dinlendiğimiz numaralarla takip ettiğimiz numaraların arasını hiçbir. Hiçbir bağ yok yani. Birbirlerinden çok farklı. İnsanlar bu seferlise kadar insanların görünce birazcık düşük. Dinleyici orana göre düşük olduğu için birazcık yargılanıyoruz galiba diye düşünüyor. O yüzden yemin ediyorum söz veriyorum. Çok fazla post etmiyorum. Çünkü ben şey sevmiyorum. Birisini mesela takip edin. 165 bin tane hikaye paylaşıyor ya günün içerisinde.
>> Tolga:Bot al.
>> Sedef:Bot mu?
>> Tolga:Al gitsin ama bak.
>> Sedef:Bot ne ya?
>> Tolga:Bot işte. Fek.
>> Sedef:Saçma mı? Öyle bir şey yaptım. Organik. Organik.
>> Tolga:Nerede kim? Organik bu devirde. Allah 'ını seversen.
>> Sedef:Ben organik olacağım. Organik de yiyoruz biz.
>> Tolga:Ne yapıyoruz?
>> Sedef:Ne zaman onu söyleyeceğiz?
>> Tolga:Üzeri hamburger yedik.
>> Sedef:Ama evde yaptık.
>> Tolga:Organik. Öyle organik oldu.
>> Sedef:Egeklik bir iğde ben yaptım.
>> Tolga:Bravo sana.
>> Sedef:Bravo. Tatlıyı da yaptım.
>> Tolga:İçine koyduğun soslar.
>> Sedef:Onları yapamadım. Uğraşamam çünkü onlarla. Evet. Spor'dan sonra da hamburger yemem. Onun numara ve şişi yıldız yemin ediyorum. Boşuna gidiyoruz. Ne yapıyorsun öyle?
>> Tolga:Bir şey diyecektim. Unuttum. Ağvvvv.
>> Sedef:Uzan direkt başlıyorum.
>> Tolga:Nereye başlıyorsun? Bu giriş yavrum. Girişten sonra ne yapıyorum ben?
>> Sedef:Ne yapacağım?
>> Tolga:Ne bu kadar?
>> Sedef:Ya Allah çarpsın bir an daha da aynı şey yaptım. Biliyor musun? Dedi Tolga Turhan burada dedi sigara çarpsın. Yemin ediyorum durdurup gidip sigara içine.
>> Tolga:Helal olsun ona bak. Yemin ederim helal olsun.
>> Sedef:Sana o küfür ettiği yerlere dinletmem lazım.
>> Tolga:Vallahi.
>> Sedef:Yemin edebilirsin. Senden daha iyi Tolga olmuş olabilir.
>> Tolga:Allah Allah.
>> Sedef:En sonlara doğru ben şimdi notlarımı bakıyorum. Anlatıyorum Rana 'nın kafamı çeviriyorum. Rana böyle.
>> Tolga:Uyuyor muydu?
>> Sedef:Uyuyor mu?
>> Tolga:Orada da beni takıyor.
>> Sedef:Yok. Şey yapıyor böyle. Mesela de bir tepki veriyor mesela. Vay anasını falan veriyor. Oha yemin edişe köpeği biraz tepki de veriyordu. Sonra zaten gittik salonda uyakamış.
>> Tolga:Bu öcül terini?
>> Sedef:Evet.
>> Tolga:Nasıl oldu?
>> Sedef:Güzeldi. Yani güzel podcastlar vardı. İşte farklı insanlarla karşılaşma fırsatımız oldu. Farklı podcastları öğrendi. Mesela iyi mi çektiği.
>> Tolga:Oğlum prens. Bir tane sahnesinde prens diye bir dizi var. Bir tane sahnesinde böyle eski kralıkta geçiyor dizi. İzlemedin sen.
>> Sedef:Hayır izlemedin.
>> Tolga:Beraber izleyeceğiz onu. Böyle bir yere gidiyorlar. Böyle bir tane hazine sandığı gibi bir şey açılıyor. Orada altın bir tane kelebek var tamam mı? Prens diyor ki hangisini verecek acaba bize? Yanındaki diyor ki bak şurada altın kelebek var diyor. Prens diyor ki onu bize vermezler diyor. Başka bir şey alıyorlar oradan. Başka bir şey veriyorlar. Bu sene altın kelebek aldılar.
>> Sedef:Yemin et.
>> Tolga:Allah çarpsın. Yemin ederim.
>> Sedef:Güzel bir göndermeymiş o zaman.
>> Tolga:Ve şu anda Türkiye'de birinci sırada Leyla ile Mecnun var. Ya ikinci ya üçüncü hatırlamıyorum gibi var. Gibi diye bir tane dizi var o var. Sonra prens geliyor. Yani yeni dizi olup Türkiye sıralamasında olması gerçekten çok başarılı bence.
>> Sedef:Hiçbirini izlemedi mi diyorsun?
>> Tolga:Leyla ile Mecnun 'a başlattın ben seni yarım bıraktım. O benim en sevdiğim diziydi. Onu nasıl yarım bırakırsın? Çok terbiyesizlik yapıyoruz.
>> Sedef:Şimdi prensi izleyemiyorum. Neden?
>> Tolga:Prensi izler. Şakaları da anlarsın prensi de. O kadar güzel. Bak çok güzel.
>> Sedef:Gerçekten şakaları çok anlayamıyorum. Gibi dedin onun konusuna bilmiyorum.
>> Tolga:O da izleriz. Ben de izlerim.
>> Sedef:Mafia falan mı?
>> Tolga:Hayır komedi, komedi bunlar. Kaydıklarım.
>> Sedef:Hı hı. Okey tamam. Demek ki Türkler komediye güzel yapıyor.
>> Tolga:Şey Leyla ile Mecnun dünya çapında da ısıralamadı.
>> Sedef:Onu izlemek istiyorum. Onu merak ediyorum. Onu bir bakacağım. Onun dışında öbür diziler. Klasik, zengin, erkek fakir kız ya da zengin kız, fakir erkek...
>> Tolga:Ben de izleniyorum bebeğim onları. Biz şeylerin ne zaman yapacağız?
>> Sedef:Ne?
>> Tolga:Ne sorayım mesela sana? Türkiye'de en çok içilen beş alkol.
>> Sedef:Ne diyorsun ya?
>> Tolga:Cık. Ne diyorsun ya? Maalesef sırada yok.
>> Sedef:Test demeymiş o.
>> Tolga:Test maalesef ilk başa girememiş.
>> Sedef:CIN, rakı.
>> Tolga:CIN, evet, dördüncü sırada.
>> Sedef:Ne diyorsun oğlum?
>> Tolga:Bilmiyor musun?
>> Sedef:Hayır.
>> Tolga:Bakıyor, birinci sıra mı? Evet, ikiyle üçü ben söyleyeyim istersen.
>> Sedef:Tekiyeler.
>> Tolga:Cahil mi zin ya?
>> Sedef:Allah çapsı derin, bilmiyorum şu an.
>> Tolga:Gerçekten mi? Ya bütün böyle bodgezler falan şey yapıyor. Şimdi shortsu halinde böyle soru soruyor. İlk beş falan filan. Bir de şey yapıyorlar bak. Benim hissettiğim şu önceden ayarlıyorlar bunları. O ona söyle, o ona söyle. Ben bunu soracağım. Sen şunları söylersin diye. Aralarında böyle bir şey geçiyor. Böyle onlar sonra onu böyle ilk kez soruyormuş gibi.
>> Sedef:Sen o zaman podgesleri benden iyi takip ediyorsun.
>> Tolga:Hayır, ya öyle tiktört önüme çıkıyor ya. Ya da YouTube'da mı YouTube'da?
>> Sedef:Dinlemiyorum.
>> Tolga:Bana dinlemiyorum. Ben bizi bile dinlemiyorum.
>> Sedef:Ama neden biliyor musun? Türk podgesi niye dinlemiyorum? Çünkü alt yazı... Hani sen normalde biz Türkçe bir şey izlerken, İngilizce alt yazıyla şey izleyebiliyorum. Öyle anlayabiliyor. Podgesi de hiç anlayamam. Alt yazıyı yok çünkü.
>> Tolga:Aslında dediğim gibi ben de izlemiyorum. O yüzden çok sıkıntı değil.
>> Sedef:Biz sözde video yapacağız.
>> Tolga:Yapacağız da ama bebeğim yani burada baksana.
>> Sedef:Bu arada da size de soruyorum. Bunu oylamaya çıkartacağım. Kaç tane çünkü bunun hakkında da bir mesaj gelmiş. Soru cevap yapmamızı istiyorlar bir bölümde.
>> Tolga:Neyi? Kim soracak?
>> Sedef:İşte dinleyiciler soracağız. Biz cevaplayacağız. Herhangi bir istedikleri konuda olur. Podcast ile alakalı olur. İşte bizimle alakalı olur vesaire.
>> Tolga:Ya benden çok sıkılmışımdır böyle şeylere. Bilmiyorum. Bunun gerçekten dinleyicisi var mı ya?
>> Sedef:Yemin ederim ya.
>> Tolga:Ya ben mesela bak şimdi YouTube'dan takip ettiğim kanallar var benim. Tamam mı? İşte oyun kanalları olsun. Yani belli başlığı. İşte isimlerini söyleyeyim. Burada reklam olur mu? Ya da olsun canları sağ olsun. Ben izliyorsam ama bakıyorum hak ediyorlardır benim için. Mesela Zayn Not diye bir adamı izliyorum.
>> Sedef:Bana göstereyim mi?
>> Tolga:Hangisi?
>> Sedef:Dol.
>> Tolga:Ondan sonra kim izliyorum ben YouTube'dan? Fırat Sabıta 'yı izliyorum. İşte izliyorum ben. Şeyi beraber izliyorduk. Ceyda Kasabalı ile Fırat Albayram. Ne oluyor ya kanalı mesela? Mesela ben bu saydıklarımın daha çok vardır da aklıma gelmeyen kesin. Saydıklarımın içeriklerimi çok beğeniyorum.
>> Sedef:Tamam.
>> Tolga:Ama hiçbir soru cevap videolarını izlemedim. Merak etmeyelim çünkü.
>> Sedef:Ben ne saygı diyorum.
>> Tolga:Yaptıkları işi beni hoşuma gidiyor. Onlara yani.
>> Sedef:Ben ne namına koyayım yani. Ben söyleyeyim diyeyim birisi varsa. Soru cevaplarını görmeyi izlemeyeceğim.
>> Tolga:Ya moruk dedikoduya giriyor bence soru canım.
>> Sedef:Tolga Turhan Bey. Sen hayatına tanıdığım en büyük dedikodu sever. İnsansı işte burada.
>> Tolga:Sen çok büyük yalan söylüyorsun onunla. Yalan söylüyorsun.
>> Sedef:Hayır.
>> Tolga:Bir kere dedikodu bir böyle mikrofon kartısında. Bunu söyleyen insan dedikodu böyle olmazsın. Dedikodu bu değildir.
>> Sedef:Neyi peki dedikodu?
>> Tolga:Kesle. Sıkretle.
>> Sedef:Bu arada dedikodu değil sonuçta sana bir şey soruyor. Merak etmeysem. Şu da var yani bizimle alakalı değil mesela. Birkaç tane dinleyeceğimiz şunu da söyledi bana. İşte ben de podcast başlatmak istiyorum. Yol gösterin.
>> Tolga:Biz biliyor muyuz o bana koyayım? Bilsek bir anca olarak. Böyle şeyler sormasınlar bize. Altay sonra mikrofon kullanmayı öğrendik biz.
>> Sedef:O mikrofonlar da bok gibi ama inşallah bir gün paramızı biriktirirsek yeni mikrofonu alacağız.
>> Tolga:Dur *** koyarsam.
>> Sedef:Tolga. Gerizekalı. Aptal.
>> Tolga:Uzun bir biyip yaparsın. Hadi sigara. Evet haydi çocuklar uykuya. Burada seri katil. Konu ne?
>> Sedef:Evet bugün size Robert William Picton The Peck fama Bunu anlatacağım size.
>> Tolga:Bak o sesi Eko geldi bak ben sana öyle söyleyeyim. Ona yavrum.
>> Sedef:Bu bizim şimdi bunu aslında oylamaya koydum. Neden? Ben bu dosyayı çok önceden dinlemiştim. Ondan sonra geçen gün Eko 'yu yürüyüşe çıkarttığında podcast açıktı. Çok sevdiğim bir podcast bu arada sizlere de kesinlikle tavsiye edin. Bancı bir podcast. Crime Junk 'i diye. Orada da otomatik şeye bağlıyor. Bölümden bölümü atlıyor. Bitirmediğim bir bölümün devamını dinledim. Bu dosyaydı. Bu dosyada kafamın bir yerlerine yerleşmiş ama unutmuşum. Dedim ki acaba dedim hani herhangi bir Türk birisi yapmışım. Bunun hakkında çok fazla bilgi bulamadım. Yani başka podcastlarda vesaire de yoktu. Bir tane YouTube videosu vardı galiba hatırladığım kadarıyla. Çok da net bir şekilde araştırmadım. Sonra bunu oylamaya koydum. Dinleyicilerimize sormak istedim. Bu dosyayı biliyor musunuz diye. Son baktığında dinleyicilerimizi%85 'i bilmiyoruz diye yanıt varlılar. O yüzden kesinlikle bunu yapmak istedim çünkü inanılmaz bir dosya. Gerçekten inanılmaz detaylı bir dosya. Bunun için bir kitap okumuştum zaten. Çok bilgiyle bir dosya.
>> Tolga:Şey var mı? Çoluk çocuk.
>> Sedef:Yok.
>> Tolga:Anlat amına koy.
>> Sedef:Ve şöyle söyleyeyim ben sana. Sen çok mutsuz olacaksın ama muhtemelen iki part. Belki üç part bile olabilir bu kadar detaylı bir isim.
>> Tolga:Anlasının amıymış ya. On part olsun amına koyayım ya.
>> Sedef:Belki insanlar oraya.
>> Tolga:Onu unutuyorum ya.
>> Sedef:Bir şey diyeceğim şakasız istesek on part olabilir biliyor musun?
>> Tolga:Yani bu kadar detaylı. Yani kaç dakika yavrum ya.
>> Sedef:Nasıl yani?
>> Tolga:Nasıl yani?
>> Sedef:Her hafta bir bölüm yayınlayacağız işte. Normal standard bir saatlik bir bölüm olacak. Ya da bir tık daha fazla bilmiyoruz. Evet. Dosyamız Kanada'da geçiyor. İlk Kanada dosyanımız olduğu için birazcık da heyecanlıyım. Çünkü Kanada'da genellikle böyle şeyler olmuyor. Çok sessiz sakin bir yer gibi geliyor. Bana bilmiyorum hiç Kanada'yla alakalı bir olay.
>> Tolga:Böyle kazıdılar beynimize çünkü. Duvarları falan çektiler ya bunlar. Kanada duvarı diye bir şey var ya.
>> Sedef:Meksika duvarı olmasın?
>> Tolga:Hayır be yavrum.
>> Sedef:Olabilir miyim? Bu konuda cahil olabilirim.
>> Tolga:İşte kimlerle podcast çekiyoruz.
>> Sedef:Yani şu an bile notlarım 3 bölüme kadar gitti. Ama bu arada ben notlarım.
>> Tolga:Tamam o zaman şey yapıştı. Uzatma sıkma beni.
>> Sedef:Normalde zaten şöyle bir şey oluyor. Notlarımı bakarken sana anlatırken çoğu şeyi zaten çıkartıyorum. O an önemli demişimdir, eklemişimdir. Sonra önemsizlik geliyordur gibi gibi. Onu birazcık belki kısaltırız diye düşünüyorum. Ama detay sevenler bu bölümü çok sevceğini düşünüyorum.
>> Tolga:İyi bakıyorsunuz.
>> Sedef:Evet o zaman hazırsanız. Sizi doksanlar yılına ve Willi Picton 'ın hayatına götürüyorum. Şimdi bu bölümde daha çok geçmişi ve hayatını anlatmam gerekiyor. Çünkü yaptığı pislikleri anlamanız için onu nasıl bir iğrenç bir insan olduğunu bilmeniz gerekiyor. O yüzden bu bölümde çok fazla true crime cinayete vesaire çok fazla girmeyeceğim. Sadece daha çok bilgi lendireceğim. Ondan sonra ikinci partta daha detaylı bir şekilde yaptığı pislikleri boklukları konuşacağız.
>> Tolga:Evet o yüzden bundan çok bir tepki beklemeyin o zaman.
>> Sedef:Yok buna tepki verirsin. Yani öyle bir insan, öyle bir şerefsiz iğrenç, o çeğe.
>> Tolga:Okul çöreceği demek istedi.
>> Sedef:Evet Willi bu arada dediğim gibi ismi Robert William ama herkes Willi dediği için ben de Willi olarak itabı edeceğim. Willi Leonard ve Louis Picton 'e doyuyor annesi babası. Ekim 'in 24'ünde 1949 yılında Fort Quantum British Columbia Canada'da doyuyor. Zannedersem yanlış hatırlamıyorsam Akrep Burcu olması gerekiyor ki. Akrep Burcu ise birçok şey imandıklı bulabiliyor musun?
>> Tolga:Hiç alakası yok. Girme Burcu 'ları anlamadım. Hiç alakası yok. Ayıp bir ne Akrep Burcu 'lar mı yani? Akrep Burcu 'ları çok seviyorum.
>> Sedef:Benim annem Akrep Burcu.
>> Tolga:Göktük de Akrep.
>> Sedef:Göktük de Akrep Burcu ya. O da çok büyümüş. Onu da gidip görmemiz gerekiyor. Totterde üç tane çocukları varmış. Üç çocuğun içerisinde ortağınca çocukmuş. Ablası Linda. Ondan bir sene öncesinden doyuyor ve bir tane küçük erkek kardeşi David. O da bir sene sonrasından doyuyor. Annesi Louis inanılmaz derecede çalışkan bir kadınmış. Babası Leonard'da tam tersi çok tembel bir adammış. Ve yaşadıkları bölge şöyle bir bölge. Yani kasaba gibi denilecek küçük bir yer. Bir çiftlikleri var çiftlikte yaşıyorlar. Ve genellikle kasabadaki insanlar bu aileyi çoğunlukla fiziksel görünüşüyle tanınan bir aileymiş. Neden? Sanki kendilerini aktif bir şekilde korkunç göstermeye çalışıyorlarmış gibilermiş.
>> Tolga:Niye?
>> Sedef:Mesela hepsinin neredeyse bütün dişleri çürük ve düşmüş. Bu sanki birazcık bilerek bakımsızlıktan geliyor gibi bir imaj yaratıyormuş. Annesinin neredeyse bütün gerçekten hepsinin bütün saçları dökük bir şekilde. Hatta annesinin komple bir sakalı varmış. Yani sakal çıkarmış kadın bir şekilde.
>> Tolga:Annesinin.
>> Sedef:Annesinin. Aynen.
>> Tolga:Sedef.
>> Sedef:Hatta. Tolga böyle şeyleri şey yapmak. Bu arada şey de böyle bir iki tane çene altından çıkarıyor kadınların. Ondan bahsettim. Bayağı senin gibi böyle sakalları varmış. Senin kadar olmasın anladın mı sen? Aynı zamanda erkek pantolonları giyermiş. Üstüne gömlek. Onun üstüne de bir tane bornoz ile dolaşırmış türekli. Ayaklarının üstüne de galoş giyermiş. Yani her gün bu şekilde insan toplumun içerisine çıkarmış.
>> Tolga:Allah belasını versin.
>> Sedef:Babaları da çok farklı değilmiş zaten. Dediğim gibi kendilerini çirkinleştirmeye çalışırmış. Ve en çok bilinen bilgi şuymuş. Ailecek inanılmaz derecede kötü kokarlarmış. Hatta Lanark diğer çifti. Bu arada bir şey diyeceğim. Bilmeyenler için söylüyorum Tolga 'nın. Ben hayatımla gördüğüm en hassas mideli insandır. Kendisini mesela şunlarından bahsettiğim için şuan midesi bulanıyor ve midesini tutuyor şuan.
>> Tolga:Valla sinirlerim uzudu. Kur 'an çocuk yemin ederim.
>> Sedef:Diğer çiftiler tarafında Leonard Hagee. Yani domuzcuk olarak tanınıyormuş. Bu arada çünkü onların da bir domuz çiftliği varmış. Yani çiftlik üzerinde farklı hayvanları da varmış. Ama çoğunlukla domuzculukla uğraşıyorlarmış. Domuzculukla uğraştığı için pegi olarak bilinmiyormuş. Kokusundan dolayı pegi olarak tanınıyormuş babası.
>> Tolga:Kusmadan bitirir miyiz?
>> Sedef:Bilmiyorum çok iyiler çünkü.
>> Tolga:Yemin et.
>> Sedef:Leonard çocuklarına çok kötü davranıyormuş. Fiziksel ve mental olarak şiddet uyguluyormuş. Ve çok fazla ilgilenmiyormuş çocuklarıyla. Çocukları da çok pismiş. Özellikle Willie bütün hayatım boyunca pis çocuk olarak tanınmış. Okulda da çocuklar bu şekilde itab ediyormuş. Ve lakabı sıçan yüz. Vardır ya büyük vardı da o anlamda sıçan diyorum. Sıçan yüz olarak tanınıyormuş. Dediğim gibi ailecek çiftçilikle uğraşıyorlarmış. İnekleri de varmış. Ama çoğunlukla Domuzculukla ilgileniyorlarmış. Ve şöyle bir bilgi okudum garip bir şekilde. Bizim toplumumuzda bu çok farklı bilindiği için söylemek istedim. Bilimsel açıklamada Domuzlar aslında hayvanların içerisinde en temiz ve en akıl hayvanmış.
>> Tolga:O bilimsel açıklama yapalım ben de amona koyayım oğlum.
>> Sedef:Ben. Ama işin en tersen tarafına ne biliyorsun? İngilizce de bunu araştırdığında bu şekilde söylüyor ve buna göre metinler çıkıyor. Türkçe araştırdığında da tam tersi. İşte Domuzlar çok pislir deyip ona göre metinler çıkıyor. Yani dünyanın hangi yerinden bakarsam bilgi değişiyor. Bu çok garip geldi. Ama şu doğru çok akıllı hayvanlarmış. Hatta şeker kadar akıllı olduğunu söyleniyor.
>> Tolga:Yani hiç alakası yok.
>> Sedef:Ekoloka çok temizdir.
>> Tolga:Yat yat yat sen babacığım. Sen de hiçbir şey yok. Bu Domuzlar kendi bokunu yemiyor mu?
>> Sedef:Domuzlar öyle bir şey yokmuş. O bir yalanmış.
>> Tolga:Kim diyordu?
>> Sedef:Araştırdım. Araştırdıklarımın yalancısıyım.
>> Tolga:Yani ne güne olsun o zaman?
>> Sedef:Dini giremiyorum şu an.
>> Tolga:Domuzlar pislir.
>> Sedef:Bu domuzlar özellikle bu çiftlikteki domuzlar şimdi ne olur? Çiftliğin olur ve hayvanların özel bir alanı olur. Onların yaşadığı bir ahır olur. Doğru mu doğru? Bunlar bu aile domuzlarını serbest bir şekilde yaşamalarını izin veriyormuş. Ve o kadar serbestlermiş ki domuzlar evlerine kadar girip çıkıyorlarmış. Normal istediği gibi evin içine yürüyorlar, yatıyorlar, sıçıyorlarmış. Ve bir çok insan şunu söylüyor. Onların evine gittiğinde bayağı böyle domuz bokları falan her yerde. Duvarlarda işte tükürükler, pislikler, garip garip. Yani duvarın her köşesinde bir şey bulanabiliyormuş. Yerler aynı şekilde. Çok kan nekeleri de varmış. Ve bu aile gerçekten hiçbir şekilde temizlik yapmıyormuş. Bazı insanlar gelip sizin evinize temizleyelim. Siz bu işi beceremiyorsunuz dediği insanları da kovuyorlarmış. Hız mı sakın? Hızça mı?
>> Tolga:Yok.
>> Sedef:Evin içerisinde hiçbir eşya yokmuş. Koltuk vesaire işte ne bileyim televizyondurmasıdır. Hiçbir eşya yokmuş. Her yerde çöp varmış. Sadece oturma odasının ortasında pis bir yatak varmış. Ve etrafta istediğim gibi çöp, yemek, tabak, çanak gibi şeyler bulunuyor. Evin her yerine böcekler sarmış. Uçuşuyorlarmış, tırmanıyorlarmış, saklanıyorlarmış gibi gibi. Ve işin garip tarafı mutfak dolaplarının üzerinde kilitler vermiş. Ve o kilitlerin sadece anahtarı annelerindeymiş. Çocuklar acıktığı zaman, istediği zaman gidip yemek alamıyorlarmış.
>> Tolga:Mantıklı kilit olmuş sanmına. Domuz da açar alır çünkü.
>> Sedef:Domuzu sokma o zaman evin içine.
>> Tolga:Bu en baştan olması gereken şey. Artık girmiş. Hani ben tamam dedim amına koyayım yani. Kilit mantıklı geldi bana.
>> Sedef:Şimdi çocuklara şöyle bir görev veriyorlarmış. Her gün okuldan önce domuzların ahırını temizletiyorlarmış. Yaklaşık 200 tane domuzları varmış. Ve maalesef ki ahırı temizledikten sonra aynı bulundukları şekilde okula gidiyorlarmış. Bu sefer ne oluyor? Çocuklar kokuyor, koktuğu içinde. Okuldaki diğer çocuklar, çocukları zorbalık uyguldalga geçiyor. Siz niye böylesiniz? Eliniz kötüdür gibisinden bir çocukluk yaşıyorlar.
>> Tolga:Bu olması gereken, aferin okuldaki çocukları.
>> Sedef:Hiçbir şekilde çocukları banyo yaptırmıyormuş anneleri. Ortalama tahminen iki haftada bir banyo yapıyorlarmış. Ve banyo yaptıkları su genelde pis suyu oluyormuş. Ve dediğim gibi bu nedenle dolayı özellikle David ve Willie okulda çok kötü tanınıldığı için hiç kimse onlarla arkadaşlık yapmak istemiyormuş. Ama aynı zamanda da David özellikle okulda çok fazla flirt oluyormuş. Yani kızlarla çıkabiliyormuş.
>> Tolga:Nasıl oluyor amunat?
>> Sedef:Bilmiyorum, çok garip. Adıları Linda'da bunlara benzar bir şekilde bir hayat sürdürüyormuş. Ama anneleri tarafında bir tık daha sevildiği için onun birazcık daha özel bir hayatı oluyormuş. Atıyorum daha fazla duşa girebiliyormuş. Daha fazla yemek yiyebiliyormuş. Domgini partilere gibi etkinliklere katılabiliyormuş. Yeni kıyafetler alonuyormuş gibi gibi farklı bir kategoriye koymuş annesi, avullarını. Willie 'yle annesinin arasında da çok garip bir ilişki varmış. Willie'ye kötü davranmasına rağmen garip bir bağı varmış. Yani kötüler ama bir o kadar da çok bağlılarmış birbirlerine. Ama bunların dışında beni en çok şaşırtan şey, bu aile inanılmaz derecede bir zengin aileymiş. Çok paraları varmış, arsaları varmış, paraları varmış, çiftcilikten çok iyi para kazanıyorlar. Yani baya güzel bir şekilde maddi olarak sağlam bir durumdalarmış. Ama bu kadar pislik içerisinde yaşamalarını onlar tercih ediyorlarmış. Ve çocuklar ne dediğim gibi çok fazla ilgilenmiyorlarmış. Bu nedenle dolayı okuldaki notları vesaireleri de çok düşük oluyormuş. Hatta ikinci sınıftan itibaren Willie çok düşük bir seviyede olduğu için şey olur. Yani bazı çocukları birazcık daha fazla ilgin lazımdır ya da onların öğrenmeye süreci bir tık daha farklı ve yavaş olur. Onları ayrı dersle koyarsın yani o derse konulmuş. Ve ikisinde yani iki erkek kardeşinin de konuşmayla alakalı sorunları varmış. Ama şey değilmiş. Mesela bazı kelimeleri söyleyemezsin ya da konuşmakta çocuğun sıkıntısı olur. Öyle bir şey değilmiş. Yani her şeyde normal konuşabiliyorlarmış. Sadece sesleri çok tizli bir sesle konuşuyorlarmış. Ve bazı özellikle Re 'ye harflerini söyleyemiyorlarmış. Bu dosya için bir tane kitap önermişlerdi podcastte. Onu okudum. O kitabı da buraya ekleyeceğim, notları ekleyeceğim. Kumak isteyenler adı On the Farm Robert William Picton And the Tragic Story of Vancouver's Missing Women diye bir kitap okumak isterseniz.
>> Tolga:Ama ne okudum. Okulduğum zaten kitabı şu anda.
>> Sedef:Bu kitapta da şöyle bir şey yazıyor. Bulundukları bölgenin etrafında yani bir nevi komşuları. Şimdi çiftlik alan olduğu için evler birbirlerine uzak. Aman komşuları da çok zenginlermiş. Ve özellikle işte avukatlar, doktorlar, vesaire tarzda insanlar komşuları oluyormuş. Bazı insanlara göre şöyle bir detay varmış. Wellie misafirleri de çok iyi. Ya da insanlardan saklanmak deyince. Ölmüş domuzların cesetlerinin arasına saklanmayı tercih ediyormuş. İnsanlarla muhatap olmamak için. Yani birazcık asosyalliğimiz var. 12 yaşındayken parasını biriktirmiş. Ve 3 ,5 haftalık bir yavru ineğin adı ne? Yavru inek diyeyim. Bir tane yavru ineğe kandı.
>> Tolga:Bunlar rezil olur o zaman.
>> Sedef:Bir yazsanız yorumlara yazın. 35 dolara bir yavru ineğe kalıyor. Ve alma sebebi de ecil hayvan olarak alıyor. Yani ekoneyse.
>> Tolga:Bir şey mi haşlık mı alıyormuş o hale denem bunu?
>> Sedef:Haşlık alıyormuş evet. İşte yaptılar küçük işte atıyorum. Ahırı temizlemektir şunu yapmaktan.
>> Tolga:Ahırı temizleyeceğin evi mi temizleseler acaba?
>> Sedef:Bence de. Ve bu ineği alınca çok mutlu olurmuş. Hatta o kadar çok seviyormuş ki ineği. Her gün okuldan eve koşa koşa geliyormuş. Sırf onunla birlikte zaman geçirebilmek için. Bir gün okuldan eve geliyor. Ve böyle bakıyor ineği yok. Her yere bakıyor bütün ahırlara bakıyor. Arsaya bakıyor vesaire hiçbir yerde bulamıyor. Birazcık daha paniklemeye başlıyor. İneğim nerede? O kadar çok seviyormuş. Bağı kurmuş onunla. Ailesine soruyor. Ailesi diyor ki hiçbir fikrimiz yok. Nereye gittiğini bilmiyorum. Ondan sonra babası diyor ki git ahıra bak ahırdadır belki diye. Soruluyor. Ahıra gidiyor. Ahıra bakınca da ahırda aslında bir tane kepçenin üzerine asılı ve ölmüş bir şekilde ineğini görüyor. Ailesi ineğini eti için kesiyor. Tabii ki de deliriyor. Sonuçta bence bu büyük bir travma. Yani babam benim bir keresinde kurban bayramına, kurbanı kesilmesine götürdü. Ben o yüzden kurban eti yiyemiyorum. Ki bu çocuğun tramvasını hiç düşünmek istemiyorum.
>> Tolga:Bence de düşünme be bebeğim bu arada.
>> Sedef:Neden?
>> Tolga:Sen hiç harçlıklarını biriktirip ine kaldın mı eve? Şimdi böyle bir yaşamdan geliyorsa. Domuzdan para kazanıp peki domuzlar evine sıçtı mı hiç?
>> Sedef:Hayır.
>> Tolga:Tamam bu yani bu kadarı travma tık bir olay olmaya gerek yok bence şu anda.
>> Sedef:Çok büyük tram mı yaşıyor? Ve ancak sadece şunu söylüyor. Sana para vereyim yeni bir tane alalım.
>> Tolga:Doğru.
>> Sedef:Nasıl doğru.
>> Tolga:Doğru amına koyayım. Yanımda domuz boku var anladın mı? Yanına gider. Yanına bir tane inek alırım yani.
>> Sedef:Ama mesela şeydir eko 'yu kesiyorlar.
>> Tolga:Ne alakası var ya?
>> Sedef:Evciler hayvanı onunla bir bağ kurmuş.
>> Tolga:Ya bir kere inekten evciler hayvan olmaz. Ne alakası var bebeğim? O zaman ben de seni keseyim amına koyayım. Şu inek şeyi var üstünde.
>> Sedef:Tolun.
>> Tolga:Tolunum mu var?
>> Sedef:Tolunum mu giydim bugün. Bu böyle biçine zaten.
>> Tolga:Salak.
>> Sedef:Velase kelam. İşlerimiz hiç iyi gitmiyor yani. Kötü bir çocukluk yaşıyoruz şu an. Şimdi bu noktada on dört yaşındayız. Ve on dört yaşında okulu tamamen bırakıyor.
>> Tolga:Ne yapayım kesiyorum bu arada. Bence bana göre yani ineğimin kesilmesi. Benim iki haftada bir duj almamdan daha kötü bir olay değil.
>> Sedef:Ne yapayım? Sana göre bana göre ona göre değil.
>> Tolga:Ama ben koyayım sınıfa gideceğim. Bok kokuyorum üstünde. Domuz boku var üstünde duş alamıyorum. İneğim kesildi orda onu üzüleceğim. O travma olacak sınıfta korkmam. Arkadaşlarımla seni merhamen alakoyim. Çıkmasın ulan. O daha büyük travma. Ben sana söyleyeyim.
>> Sedef:Senin için öyle. Ama sen çünkü süslü püslü bir insan.
>> Tolga:Hayır ne alakası var bebeğim. Yani dışlanıyorsun ya. Allah Allah. İnsanlardan dışlanmak mı? İneğinin kesilmesi. İne kullanı.
>> Sedef:Ben mesela dışlanmaya çok seviyordum. Mallardı çünkü hepsi.
>> Tolga:Yani sen bunu seviyorsan kemi mal olduğunu. Bir düşünelim öncelikle.
>> Sedef:Tolga.
>> Tolga:Nert.
>> Sedef:Ben bir nert. Ben nertsem sen daha büyük bir nertsin. Dol videoları izleyerek uyan bir insan.
>> Tolga:Tamam hadi tamam.
>> Sedef:Şurada ki daha büyük nert olup konuşmayalım bence. LoL.
>> Tolga:Ne çok ne ki.
>> Sedef:Dediğim gibi 14 yaşında tamamen okulu bırakıyor. Çünkü dediğim gibi okulda çok başarılı olmadığı için mantıken bence de iyi oluyor bırakması. Ama bırakma nedeni aslında şu. Bir tane kalem yüzünden bırakıyor.
>> Tolga:Hadi buyur ablam.
>> Sedef:Şimdi o zamanlar bu kalemi de buldum bu arada. İnternette çok enteresan. Bunda fotoğrafını paylaşmaya çalışacağım. Şöyle bir düşün. Şimdi normal tükenmez kalemi düşün. Üstüne basınca açılıyor. Tekrar basınca içeriye giriyor. Aynı mantık. Sadece gövdesinde bir tane resim var. İçinde böyle rulo halindeki bir düşün. Basılırken bir tane kadın figürü var. Üstüne kıyafet var. İşte böyle poz veriyor. Tekrar basınca içindeki resim değişiyor. Kadın hafiften çıplak oluyor. O zamandan çok popüler bir kalemmiş. Yani herkesde olan bir kalemmiş. Ve bu yılında da bu kalem olduğu için okulu müdürü bunu görüyor. Kızıyorlar. Okuldan atılıyor aslında bir nevi. Yani bir kalem yüzünden okuldan atılmış oluyor. Tırnam kırıl. Allah kahretsin.
>> Tolga:Nasıl ya?
>> Sedef:Tırnam nasıl kırılıyor?
>> Tolga:Yok o hep oluyor da. Kalem bu okul müdür ne alakalı çıkartın kalemlerinizden bakacağım. Demeyeceğim ona.
>> Sedef:Ne bileyim bilmiyorum. Garip geldi bana da. Şimdi bu dönemde okula gitmediği için evdeki işler daha çok yükleniyor. Erkek kardeşi David hala okula gidiyor. Ama şöyle yapıyorlarmış. Bu arada Wally'de okuldayken bu onunla da yapılıyormuş. Okuldayken mesela atıyorum. Öğlen yemeğim olası oluyor ya. Öğlen yemeğim olasından okuldan çıkıp eve gelip domuzları yemek verip tekrar okula gidiyorlarmış. Yani buna zorluyorlarmış anneleri.
>> Tolga:Uzak değilse amunakoyum okul.
>> Sedef:Nasıl yani? Niye okul çocuğu okuldan getiriyor?
>> Tolga:Niye amunakoyum? Esra Erol'da görüyoruz. Dört tane kız kardeş ev yapmış amunakoyum. O çocuk erkek çocuk gitsin domuza yemek versin. Gelsin ne olmuş yani ya? Ne hayatlar var? Ne var ya? Yaptığı şeyde. Abatma bu kadar.
>> Sedef:Bence gereksiz bir şekildeydi.
>> Tolga:Asıl sen el bebek, gül bebek büyümüşsün. Bak ben sana söyleyeyim amunakoyum. Ben gazin manisinden çıktım. Neler neler gördün? Neler neler yapılıyordu? Çocuklar neler neler yapıyor? Ne olmuş? Mama verip dönmüş domuzları ya. Ne var bunda?
>> Sedef:Bence gereksiz. Çocuğa bırak okulun okusunu yemeğini yesin.
>> Tolga:Göreceğiz hikayenin sondaki okulu.
>> Sedef:Ama şöyle bir şey oluyormuş. Yani sürekli git gelmekten dolayı çok fazla çalıştıkları için. Çocuklar artık bünirleri kaldıramadığı için sürekli okulu da kaçırıyorlarmış. Çünkü sürekli yorgun oluyorlarmış çocuklar. Bu da etkiliyor bir nevi. Bu arada şöyle notlarım çok fazla karışık olabilir. Nedeni de şu gerçekten çok fazla detay var. Detayları elimden geldiği kadar organize etmeye çalıştım. Ama ara sıra bir sondan konuya atlamış olabiliriz. Onunla da kusurumuza bakmayın.
>> Tolga:Bir daha yapma.
>> Sedef:Şimdi 1963 yılına ilerliyoruz. 1963 yılında aile farklı bir çiftliğe taşınıyor. O çiftlikte de yeni bir ev oluyorlar.
>> Tolga:Normalde... Oğlum sen olayların en başında 1990 denin.
>> Sedef:Ben 1990'da yer alıyor olaylar. Ben şu an çocukluğunu anlatıyorum. 1963 damenin avenue 'a taşınıyorlar. Buraya taşındıktan sonra 200 domuzdan 700 domuza çıkıyor domuz sayıları.
>> Tolga:Maşallah.
>> Sedef:Bu noktada da ablaları evi terk ediyor. Vancouver 'a başka aile üeyleriyle satıyor. Amcasıdır, teclisidir, kim tam olarak bilmiyorum. Onlarla yaşamaya gidiyor. Çünkü hemen diyor ki çok iğrençsiniz, pisliksiniz. Ben gidiyorum, ben olsam ben de giderdim. Yani anne, baba, Willy ve David. 3 kişi kalıyorlar, şey 4 kişi kalıyorlar evde. Willy bu sefer okuldan çıktığı için ailesi bu sefer diyor ki... Hiçbir boku yaramıyorsan kasapçılık öğren diyorlar. Ve kasapçılığa başlıyor. Çırak olarak başlıyor.
>> Tolga:Tıraklığa olsa kasapçılık yapamazdı. Ne? Dedin ya, tıranması oluyor enekten.
>> Sedef:Ama ineği kesmiyor, domuz kesiyor.
>> Tolga:Kasap sadece domuz mu kesecek?
>> Sedef:Evet.
>> Tolga:Tamam.
>> Sedef:Çıraklığa başladığı dönemlerde bir gün içerisinde... Nereden baksan minimum 25 tane hayvanı kesiyormuş. Ve şöyle bir bilgi öğreniyor kendisiyle alakalı. Gerçekten kasapçılıkta çok büyük bir yeteneği varmış. Ve çok severek yaptığı bir meslek olduğunu fark ediyor.
>> Tolga:Ben bu konuyu biliyorum galiba.
>> Sedef:Nereden biliyorsun?
>> Tolga:Öyle içime doğdu, anlat bakayım.
>> Sedef:Bir noktada çiftlik insanlar için böyle takılma noktası, buluşma noktası oluyor. Oradan takılan insanlar da gelip onu kasapçılık yaparken izlerlermiş garip bir şekilde. Yani kimisi kafeye gider, kimisi kasapları hayvan keserken izler.
>> Tolga:Ne alaka?
>> Sedef:Bilmiyorum garip. Çok garip olaylar var bu hikaye. İçerisinde çok sorgulan. Belli bir noktadan sonra bırakıyorsun zaten.
>> Tolga:Tamam.
>> Sedef:Ve şöyle bir fadeler veriyor insanlar. Kullandığım metodlar çok garipte diyorlar. Neden garipmiş? Mesela bir hayvanı öldürdükten sonra o hayvanın belli şeylerini koleksiyon yapmaya başlamış. Mesela kanını biriktirip koleksiyon yaparmış. Atıyorum, kemiklerin vesaire gibi şeylerini parmış, atmazmış gibi gibi gibi. Aynı zamanda da bu ilerleyen notlarım da bir yerdeydi. Ama şu an burada uygun olduğu için eklemek istiyorum. Hayvanları öldürmüş şekli de çok etik bir şekilde değil. Normalde bir hayvanı et için kesmek için belli bir tekniği vardır. Hani hayvan çok fazla.
>> Tolga:Allah 'u ekber.
>> Sedef:Hayır öyle değil aşkım. Hani hayvanına çok fazla acı çektirmemek için gibisinden.
>> Tolga:Şey vardır ya... Oğlum bir sebebi var biliyorsun değil mi? Hayvanı acı çektirmeden öldürürsen iti daha yumuşak olur, daha lezzetli olur.
>> Sedef:Size sormamı sağlık çünkü. Biliyorum.
>> Tolga:O yüzden bekle.
>> Sedef:Tamam.
>> Tolga:Devam. Hi guys.
>> Sedef:Hi guys. Hi guys. Şeyi söyleyecektim. Hayvanları öldürme tarzı da çok kötüymüş. Willi 'nin öldürme tarzı şuymuş. İnşaatlarda kullanan çivi tabancası olur ya.
>> Tolga:Tamam.
>> Sedef:Çivi tabancasıyla öldürüyorlar.
>> Tolga:Bravo olması gereken o. Yani normal o. Türkiye'deki mezbalarda böyle bir tane silah gibi bir şey olur. Tamam.
>> Sedef:Okey.
>> Tolga:O.
>> Sedef:Okey. Onu kullanıyorsun. Yani bu iş için onun için öğretilmiş bir şey var. Baya git.
>> Tolga:Benim o dönemde o yıllarda bence yoktu. Ve bu çocuk bulmuş ama ben koyuyorum oğlum.
>> Sedef:Ama bu işte bunun yapma şeyi mesela hayvanlar acı çekiyormuş. İlk ölmüyorlarmış. Acı çekerek ölüyormuş. Biraz sürekli vuruyormuş gibi. Etik olmayan bir şekilde öldürüyormuş hayvanlar.
>> Tolga:Tamam.
>> Sedef:1965 yılında yeri bir tane şirket atıyorlar. BWC Frosted Foods diye bir şirket atıyorlar. Ve işin başında da annesi varmış. Şimdi 60 'lar yıllarında insanların çok fazla böyle büyük dondurucuları yokmuş. Buzdolabı bile böyle nadiren eski tarzda olduğu için. Buzdok konsepti çok fazla olmadığı için. İnsanlar buzluklara ihtiyaç duyuyormuş. Bunlarında işi şu oluyor. Bizden etiz büyük bir şekilde satın alın. Buzdolunuz yok. Industry, Industrial.
>> Tolga:Industry.
>> Sedef:Industry mi?
>> Tolga:Industry.
>> Sedef:Büyük oluyor yani. Industry boyutunda buzluklar alıyorlar. Bir sürü. Ve insanlara diyor ki bizden etiniz alın. Bizim buzluklarınızı kullanabilirsiniz. Etlerinizi buraya koyun. İstediğin zaman gelin alın diyorlar. Çok mantıklı. Çünkü dediğim bir insanlar da buzluk yok ve aranan bir şey olduğu için. İnanılmaz derecede başarılı oluyor bu iş. İnsanlar çok fazla kullanıyor, geliyorlar, alıyorlar vesaire. Hatta bazı diğer çiftçiler dahil bile buzluklarını kullanmaya başlıyor.
>> Tolga:Tamam.
>> Sedef:2017'Sinde 1967 yılında aslında bütün olaylar başlıyor. Aile için özellikle ilk böyle hasiktir anı oluyor. Evet bu zamanlarda eyleti yeni almış bir dönemden bahsediyoruz. Ve çiftlikteki traklılar, pick -up 'ları kullanıyor. Bir gün bir tane pick -up 'ı kullanırken bir tane 14 yaşında bir çocuğa vuruyor. Çocuk normal sokakta yürürken vuruyor. Bu çocuğun adı da Timothy Barrett. O da bir arkadaşın evinden evine yürürken kaza oluyor. Çok kötü bir şekilde vuruyor, panik oluyor. Ondan sonra Timothy orada bırakıyor. David tekrar çiftliğe geri dönüyor. Bıraktığı halde şöyle çocuk baygın bir şekilde yolda ve kanlar içerisinde. Yani ölmek üzere bir şekilde bırakıyor. David hemen gidiyor annesinin babasına söylüyor. Ondan sonra annesinin babasının burada ne yapması gerekir mesela?
>> Tolga:Çocuğun koruması gerekir. Hemen meftayı saklamaları veya çocuğunu... Sen nasıl bir insansın ya?
>> Sedef:Orada çocuk can çekişi yaşıyor. Bir polis ara, bir çocuk yaşıyor mu? İyi mi? Git bir bak. Can, can. Can var orada bir tane.
>> Tolga:Tamam da yaşıyor mu? Kesince yaşıyor mu?
>> Sedef:Yaşıyor çocuk evet. Yaralı bir şekilde orada.
>> Tolga:Ne kadar sert durduğuna bakarım önce. Bakayım hastane gittiği zaman yaşayacak mı, yaşamayacak mı?
>> Sedef:Mesela koltuğuna bırak bence.
>> Tolga:Abi çocuğum var ya benim canım ciğerimdir. Bak ben sana söyleyeyim.
>> Sedef:Böyle bir bokluk yapıyorsa gitsin. Hapiste yatsın ne yapıyorsa yapsınlar.
>> Tolga:Olur mu ya öyle şey? Hayır abi. Allah korusun.
>> Sedef:Normal insanlar gibi tabiki de polise aramıyorlar. Yaptıkları ilk şey önce pikapa gidip bakıyorlar. Pikap ne kadar kötü bir halde diye. Bakıyorlar. Pikabın ön tarafında bir tabak şeklinde. Çocuğun aslında kafa taskının şeklinde bir çökük var. Ve kan izleri görünüyorlar. Bu sefer ne yapıyorlar?
>> Tolga:Göçü düzeltmeye çalışıyorlar. Göçü düzeltmeye çalışıyorlar.
>> Sedef:Bu geri zekalı aile de yaptığı ilk şey. Aile tamircisini arayıp bizim araba da birazcık sorun var. Getirsek bakar mısın diye arayıp telefonu kapatma. Tamircide diyor ki tabiki de gelebilirsiniz. Hiçbir problem yok. Ama tamircide de şöyle bir şüphelenme oluyor. Normalde bunların bütün araçları zaten bok içindeymiş. Yani kırık, dökük, pislik içerisinde.
>> Tolga:Bunun için niye arıyorlar?
>> Sedef:Bunun için niye arıyorlar diye şüpheleniyor. Neyse arabayı götürüyorlar. O sırada araba giderken de annesi Timothy 'yi aramaya çıkıyor yollara. Timothy 'yi buluyor. Hala yolun ortasında yaşayan canlı bir şekilde buluyor.
>> Tolga:Kaç yaşında Timothy?
>> Sedef:14.
>> Tolga:Arardım abi. Doktora bak kendim götürürdüm. İşin makarası bu arada. Gerçekten şaka yapıyorum. Tam devam ettim.
>> Sedef:Anelere buluyor. Yardım etmektense yolun yan tarafında 4 metrelik bir uçurum varmış. O 4 metreden oradan onu yuvarlayarak atıyor uçurum.
>> Tolga:Kim?
>> Sedef:Annesi.
>> Tolga:Timothy 'nin annesi.
>> Sedef:Hayır. David 'in ve Willie 'nin annesi. Atıyor. Şimdi birazcık yaprak mı? Yaprak atıyor. Ondan sonra eve gidiyor.
>> Tolga:Timothy 'nin annesi nasıl buluyor ki o zaman?
>> Sedef:Timothy 'nin annesi bulmuyor. David 'in annesi buluyor.
>> Tolga:Timothy 'nin annesi aramaya çıkıyor ve çocuğu buluyor dedin.
>> Sedef:Hayır. Arabayı tamir 'e götürüyorlar. O sırada David 'i ve Willie 'nin annesi aramaya çıkıyor.
>> Tolga:Sen öyle demedin ama. Dinleyeceksin. Tamam.
>> Sedef:Sen anladık mı?
>> Tolga:Evet.
>> Sedef:Tamam. Eve dönüyor. Ondan sonra tabiki de Timothy'nin annesi çocuk kaybolunca yani arayıp sormayınca bulamayınca panikliyorlar. Ondan sonra aramaya çıkıyorlar. Polise haber veriyorlar. Böyle bir çocuğumuz kayıp değil. Polis her zamanki gibi işte 24 saatte olmadığı için biz bir şey yapamayız dedikleri için kendileri çıkıyorlar. Yolları her yere arıyorlar. Ondan sonra bir anda çocuğu 4 metrelik o uçurumda buluyorlar. Kanlı bir şekilde gidiyorlar. Çıkartıyorlar ama maalesef ki bu noktada uçurumda bir su olduğu için suyun içinde bu olarak ölmüş bir şekilde buluyorlar.
>> Tolga:Hadi ya.
>> Sedef:Otopsi yapıldığında otopside bir tane kalça kemiğini çıkık bir şekilde buluyor. Kafatasını da vurma zaten kafasını vurduğu için bu doğru. Kafatasını da vurma artık kafa kemikleri kırık bir şekilde buluyorlar. Bu yaraların hiçbiri öldürmüyor. O sudan bu olarak bir de bir kaşık su da boğulduğu için ölüyor. Teknik olarak aslında Louis yani David LaVille 'nin annesi öldürmüş oluyor. Onu oraya attığı için. Şimdi bu noktada arabayı tamir eden kişi akşam eve geldiğinde haberleri izlerken bu olayı görüyor. Böyle böyle bir çocuk vurulmuş, araba vurmuş. Sonra kenara atılmış ve ölmüş diye haberleri görünce diyor ki ya ben de bugün böyle bir araba tamir ettim. Bunlar acaba birleşik mi diye düşünerek polis arıyor, polisi haber veriyor. Polis pek dilinlerin evine geliyor. Evlerini arıyorlar, pikapa bakıyorlar. Ve arabanın üstünde kan buluyorlar. Kanın DNA'sına bakınca da Timothy 'nin kanı çıkıyor. Burada bir delil eline geliyor. Ama David 18 yaşından küçük olduğu için denetimini serbestlik yiyor sadece. Ve 21 yaşına kadar ehliyeti elinden alınıyor. Başka hiçbir şekilde ceza yemiyor.
>> Tolga:Kanada 'ya mı gitsek acaba?
>> Sedef:Şimdi 1978 yılının yılbaşı gecesindeyiz.
>> Tolga:Ne kadar düşündün ama ne?
>> Sedef:Bilmiyorum ben bugün şey çeviremiyorum. Leonard yani babaları ölüyor. Ama hiç kimse üzülmüyor öldüğü için. Çünkü zaten bir iğrenç bir insan. Öldükten sonra David 17 yaşındaki kız arkadaşı Sandy ile birlikte aynı eve taşınıyorlar. Yani kendi evine taşıyor kızı. David bu sırada 20 yaşına yani. Aralarında çok büyük bir yaş farkı yok. 2 tane çocukları oluyor. Tammy ve Douglas adlarında çocukları oluyor. Ama kısa bir süreden sonra ayrılıyorlar. Çünkü David de çok iğrenç bir çocuk olduğu için. Kadının çocuklarını alıp taşınıyor. Şimdi şöyle bir garip bir olay oluyor. Sandy taşınınca David'den daha çok Willie kahroluyor. Çünkü Willie de aslında Sandy 'ye aşıkmış. Ve birkaç kere onunla evlenme teklifi etmiş. Yani kardeşinin sevgilisinde aşık oluyor bu durumda.
>> Tolga:Anladım.
>> Sedef:Aynı yıl 1978 yılında çiftlikte bir tane yangın çıkıyor. Ve yaklaşık 600 tane domuz ölüyor.
>> Tolga:Zaten 700 domuzları var.
>> Sedef:Aynen 100 tane domuzları kalıyor. Bu noktada Willie 'nin bir yeni obsesiyonu başlıyor. Amerika'da ya da dünyanın belli yerlerinde Pam Pell dediğimiz bir şey varmış eski zamanlarda. Şu an o kadar aktif değil. Mantıkta şu. Dünyanın X bir yerinden bir arkadaşa dönüyorsun. Ve birbirinize sürekli mektup yazıyorsunuz. Mektuplaşıyorsunuz yani. Şimdi ki Instagram'dan mesajlaşma gibi düşün. Ve insanlardan bu mektupları biriktirimi obsesiyonlu oluyormuş. Ama sadece kadınlarla konuşmak istiyormuş. En sevdiği yazı arkadaşı değil. Connie Anderson adlında bir kadınmış. Ve o da Meshagin'de yani Amerika'da yaşayan bir kadınmış. Daha sonra ziyarete gidiyor Meshagin 'e iz. Ziyaret sebebi de Tırnak içerisinde sözde Connie ile tanışmak için değilmiş de. Ona bir modellik teklifi gelmiş. Görüşmeye gitmek için. Buradayken de Connie ile de görüşeyim diye bir neden sunuyor. Kanada 'ya geri döndükten sonra herkese Connie ile birlikte biz dişanlandık diyor. Bunu daha sonra Connie öğrenince diyor ki tabi ki de böyle bir şey yok deyip tamamıyla kesiyor bağlarını. Yani yavaş yavaş inşallah nasıl bir insanla uğraştığımızın profili kafanızda oluşudur diye düşünüyorum.
>> Tolga:Oluşuyor. Şey yapmak istiyorsan. Sormak istiyorsan bana.
>> Sedef:1979 yılında bir sene sonra anneleri kanserden vefat ediyor.
>> Tolga:Üç kardeş kaldılar. Abla yok zaten.
>> Sedef:İki kardeş kaldı aynen. Willi en çok üzülen kardeşlerden oluyormuş. Ama garip bir şekilde en çok da annelerini nefret ettiği kardeş de o. Ama ölene kadar kardeşlerin içinden bir tek Willi annelerine bakmış. Yedirmiş onu banyo yaptırmış. Yatalak bir şekilde olduğu için. Willi 'yi bakmış vefat ettikten sonra Linda ile Dave ve çiftliği bırakmış.
>> Tolga:Hadi ya.
>> Sedef:Willi 'ye hiçbir şey bırakmamış. Paralarını vesaire de her şeye iki kardeşe bırakmış. Ve şöyle bir şey demiş. Willi 'ye de para bırakıyorum. Ama sadece 40 yaşına geldikten sonra bu parayı kullanabilir demiş.
>> Tolga:Vay amona koyayım ya.
>> Sedef:Ama tabiki de abluları çok umursamadığı için yani işin için olmadığı için. Dave ile Willi artık çiftliğin başına gidiyor ve onlar işleri yürütmeye başlıyor. Bu noktada Dave 'in yeni bir tane sevgilisi oluyor. Vicky Evans diye o da çiftlikte yaşamaya başlıyor. Onunla bir tane kardeşi varmış o da orada yaşıyor. Ve de iki tane çocukları 14 ve 6 yaşlarında çocukları varmış.
>> Tolga:Kimin çocuğu var?
>> Sedef:Bu sevgilisinin Vicky 'nin dediğim çocukları.
>> Tolga:Başka kocada.
>> Sedef:Vicky aynen başa yaşıyor. Vicky, Vicky 'in kız kardeş iki çocuk yani 4 kişi daha geliyor orada yaşıyor. Ve garip bir şekilde Willi çocuklarla çok iyiymiş. Onlarla ilgileniyormuş işte hayvanları gösteriyormuş eğitim veriyormuş vesaire. Muhtemelen kendi çocukluğu çok gizli.
>> Tolga:Kötü yaşlı için.
>> Sedef:Çocukları özellikle bir ilgisi varmış ama şey bir ilgi değil. Hani sapıkça ya da kötü bir ilgi değil gerçekten güzel bir şekilde ilgileniyormuş. Ve bu noktada çıraklığında en hatırlıyorsan kasaçırağı da. Çıraklığının bitmesine 6 ay kalık kasaplığı da bırakıyor. Tamamen ondan da vazgeçiyor. Bunun yerine daha çok gidip çöp arabaları alıp çiftliğe getirip onları tamir etmeye çalışıyormuş. Ama o kadar çok fazlalaşmış ki çiftlikte hem hayvan oluşmaya başlamış. Hem de fazlasıyla araba ve çürüyen araba oluşmaya başlamış. Yani iyice çöplüğe doğru gidiyor çiftlik.
>> Tolga:Zaten çöptük tamamen.
>> Sedef:Değil de bu sırada farklı bir firma ile bina yıkım firmasıyla çalışmaya başlamış. Burada da çok güzel bir para kazanmaya başlamış. Bu dönemde de old bölgede bir tane çete varmış. Hell's Angels diye ve herkes bu çeteden çok korkarmış. Gerçekten böyle filmlerde gördüğümüz psikopatru hastası çeteden bir tanesiymiş. Ve Dave the Wally bu çeteyle çok iyi arkadaş olmaya başlamışlar. Sürekli işte onlar geliyorlarmış, görüşüyorlarmış, partiliyorlarmış, evlerde vesaire. Bu çetenin özelliği de araba çalıyorlarmış. Ve çaldıkları arabaları da çiftliğe getiriyorlarmış, orada saklıyorlarmış. İş birliği yapmaya başlamışlar bir nevi. Çalan arabalarını da parçalarını satarak daha da çok büyük bir gelir elde etmeye başlamışlar. Yani şimdi şu an bu çiftlikte hem domuz çiftliğiyiz. Hem araba, hem et satıyoruz, domuz eti satıyoruz.
>> Tolga:Çöpkanlı, rotanlı.
>> Sedef:Hem araba tahmin ediyoruz, hem de araba çalıp parçalarını satıyoruz. Bir üstüde işler oluyorlar.
>> Tolga:Ertuşa basıyorlar ama.
>> Sedef:Aynen. Çiftlikte çalışmak için birkaç tane genç çalışan alıyorlar. Genellikle bu insanlar da çok iyi insanlar olmadığı için tam tamına insan olarak da çöplik bir çiftlik içersiniz. Yani bütün çöplik insanlar oraya geliyormuş. İnsanların paralarına vermiyorlarmış. Paralarını almadıktan sonra çok büyük bir şey yapamıyorlarmış. Çünkü Hell's Angel arkalarında oldukları için o çeteden korktuğu için insanlar çok fazla seslerini çıkarma cesarete bulamıyorlarmış. Daha da fazlası bu çalışan genç insanlara da zorla araba çaldırıyorlarmış. Yani normalde de çiftliğe geliyorsun çiftlikte çalışmak için ve bir anda diyor ki ben sana para vermeyeceğim. Ve sen gidip benim için araba çalacaksın diye tehdit ediyorlarmış. Polislerde bunlardan haberleri varmış ama sadece umursamıyorlarmış. Çok fazla umursamadıkları için ilgilenmiyorlarmış. Bakmıyorlarmış. İhbar geliyorlarmış. Asker alıyorlarmış vesaire. Ve Willan 'ın şöyle bir söylentisi varmış. Hayatta kim düşükse bizim çiftliğimize gelebilir biz onu kaldırırız diye bir imaj çizmeye çalışıyormuş. Fistlik insanları çiftliğe doldurmaya başlamışlar. Dave'de çok iyi bir insan değil. Kötü bir sürüce olduğunu zaten kana altına varmıştık. O yüzden sürekli ceza alıyormuş arabadan dolayı. Birkaç tane kadına karşı tacizde bulunmuş.
>> Tolga:O manitası yok mu bununla mı?
>> Sedef:Var. Sence bu öyle bir adam mı? Yani manitasını umursayacak bir adam mı sence? Bir düşün. Kimse hiçbir şey yapamıyormuş. Polise gidemiyormuş. İhbar edemiyorlarmış. Çünkü Hell's Angels arkasında olduğu için. Daha bir tane kadın bunların hakkında bir fayda vermeye çalışmış. Sonra Hell's Angels kadın tehdit ettiği için şikayetini geçecektirmişler. Birkaç tane aynı kadına aynı anda idare ediyormuş. Ve bu kadınlara hem fiziksel hem psikolojik şiddet uyguluyormuş. 11 sene sonra.
>> Tolga:Biz William mı istediğimizi emin miyiz Amunakoyim? Abisi David 'i işlemiyoruz değil mi Amunakoyim? Biz William'dan bahsediyoruz şu anda.
>> Sedef:Onlar da bağlanacak. David de burada çok önemli. 11 sene sonra Vicky 'i terk ediyor. Terk ettikten sonra onun için çok önemli bir durum değil. Çünkü Karen diye başka bir kadın geliyor. Onun da iki tane çocuğu varmış. Ve başka bir kadınla geliyor. Kathy ile Karen adlı kadınlar geliyor. Ve onlarla yaşamaya başlıyorlar. Bu noktada bu çiftlikte her akşam neredeyse delice partiler oluşuyormuş. Bu filmlerde gördüğümüz hani çılgın işte bir sürü insan geliyor. Matte kullanılıyor, birliktelik oluyor vesaire. Hani o hayalinizde kurabileceğiniz en böyle maksimum partileme yaşanıyormuş çiftlik.
>> Tolga:Sadece domuz canlanıyor hayalimde şu anda. O partilerde ki o domuzlar.
>> Sedef:Ama bu kadar partileme olurken Wellie kendi köşesine çekip sessiz sakin bir şekilde izliyormuş. Hiç kimseleri mi atıp olmuyormuş aslında. Şimdi bir noktada dediğim gibi Kathy ve Karen adlı iki tane kadın çiftlikte yaşıyor. Bir gün David bunları Wellie 'nin yatak odasına indiriyor. Yatak odası da bu arada Bodum katındaymış. Neden bilmiyorum. Normal katlarda da oda varmış ama Bodum da kalmayı tercihe ediyor. Bodum katını indiklerinde şöyle bir şey söylüyor Dave onlara. Size Wellie 'nin kim olduğunu göstermek istiyorum diyor. Bunu ne demek olduğunu anlamıyorlar tabi ki de. Aşağı indikten sonra yatak odası her zamanki bir karanlık ve pislik içerisindeymiş. Sadece bir tane pis yatak varmış ve yatan ortasında koyu renkte bir iz varmış. Ne olduğunu bilmiyorlar. Bir tane lokal tarihle alakalı bir kitap varmış. Bir de Goldie adında çok sevdiği bir atı varmış. O hatta öldükten sonra taxidermi yapıyorsun yani canlı gibi yapıyorlar ya. Öyle onun kafası varmış tuval. Bunun da fotoğrafı var. Bunu da paylaşacağım. Şaka .yapıyorsun.podcaste. Kardeşi sürekli kızlar işte ne kadar pis olduğunu, ne kadar garip olduğunu gibisinden dediği kodusunu yaparken odasında. O sırada Wally geliyor. Tabi onları odasında görüyor ve deliriyor. Çünkü Wally 'nin tek bir kuralı varmış. Kimse benim odama hiçbir şekilde giremez. Bunu herkese biliyormuş. Onları orada gördüğü anda kardeşini saldırıyor ki bu çok normalmiş. Aralarında sürekli fiziksel kavga ediyorlarmış. Saldırıyormuş ve çok korkunç bir ses tonuyla şunu söylemiş. Eğer bir daha onları buraya getirirsen onları öldürürüm diye teklif etmiş.
>> Tolga:Normal.
>> Sedef:Ve o gece akşam yemeği yerken randon bir şekilde Harry 'nin yüzüne durup dururken bir bardak süt atmış.
>> Tolga:Sıcak mı?
>> Sedef:Hayır son.
>> Tolga:Ne güldü mü?
>> Sedef:O gede'den sonra Harry 'nin evi terk ediyor. Çünkü diyor ki bu ailenin etrafında olmak istemiyorum. Ve aynı zamanda bu dönemlerde kardeşlerin sınav filmleri yaptığına dair bir dedikodu çıkıyor.
>> Tolga:Ne yaptığına dair?
>> Sedef:Söyleyorum.
>> Tolga:Ne?
>> Sedef:Sınav filmi.
>> Tolga:Ne?
>> Sedef:Sınav.
>> Tolga:Ben de bilmiyorum. Ben de öğrencim.
>> Sedef:Sınav filmi. Sanlatayım. Gerçek cinayetlerin yani yasal dışı bir şey bu tabi gede. Gerçek cinayelerin kameraya çekilip onu horno için kullanmak adına yapılan filmlerle denir.
>> Tolga:Allah Allah. Şey.
>> Sedef:Sınav film diye.
>> Tolga:Şeydi. Şemine karşısında.
>> Sedef:Ha. Mesela gibi. Ama onlar şey cinayeti çekmediği için olmuyor. Bununla cinayet doluyor.
>> Tolga:Allah Allah.
>> Sedef:Aynen. Ama bu bir dedikodu tabi böyle bir şey var mı yok mu? Onu bilmiyorlar. Ve şöyle bir dedikodu daha çıkıyor ortaya. Şiflikteki et sadece hayvan eti olmadığına dair bir söylenti başlıyor. Yani burada ne imadıyorlar?
>> Tolga:İnsan eti davuluştu.
>> Sedef:İnsan eti ile de karışıkmış. Ve işin kötü tarafı da pektin çiftliği kanadının bir çoğuna et veren bir çiftlikmiş.
>> Tolga:Bir köfteci Yusuf 'u işliyoruz da sen çaktırmadan başka bir konu yok mu?
>> Sedef:Köfteci Yusuf da insan eti mi vardı?
>> Tolga:Hayır domuz eti vardı ya. Yani o da büyük bir yalan bence. Ben Yusuf 'u savunananlardanım çünkü.
>> Sedef:Okey tamam. Ben konu hakkında çok bildiğim olmadığı için bir şey diyemeyeceğim.
>> Tolga:Bir tane şubesinde domuz yağı, domuz eti değil domuz yağı çıkmış o şubeye kapatılmış. Ondan sonra devam edilmiş. Mahfe çökmeye çalışmış falan filan ama öyle bir şey yokmuş. Adam hakkıyla para kazanmaya çalışıyormuş falan filan falan filan.
>> Sedef:Şimdi bu noktada işlemler şöyle oluyormuş. Bir kasap hayvanı kesiyor, kullanabildiği kısımlarını alıyor. Ondan sonra kullanamadığı kısımları da kalıyormuş. Bu kullanamadığı kısımlar, işleme tesisleri diye bir yerler oluyormuş, oraya götürüyormuş. Onlar jelatin vesaire gibi ürünler yapıyormuş. Ruj da kullanılıyormuş, makyaj da kullanıyormuş gibi gibi gibi. Yani hayvanın istemediği kısımlarını alıp farklı bir şeye dönüştürülür. İşte jelib onun içerisindeki o jelatin olsun. Bunlar domuzdan yapılıyor. İneklerini de yapıldığı kısımları var. Şimdi uvalayı da o şekilde ilerliyor. Tabii hayvanları kesiyor. Ondan sonra kullanmadığı kısımları bu işleme tesislerine götürüyor. Ondan sonra burada not almışım. Ne gibi şeyler götürüyor. İşte kemi, tüy, saç vesaire vesaire hayvanın istemediği kısımlar. Şekerde de ve makyajla kullanan şeyler var. Evet, onun içinde de var. Hong Kong o sırada jelimin yiyor. Jelatin dediğim bir şey oradan geliyor.
>> Tolga:Tamam, domuz yoktur onda.
>> Sedef:Domuz yok ama inekten de yapılıyor işte.
>> Tolga:Olabilir. Gayet acette olmuş.
>> Sedef:Tabii ki de domuz yok. Türkiye'de siz sanki hem de gel. Biz mesela mekanı çekerken arkasına bakmamız gerekiyor. Hangi hayvanın neyi kullanılıyor diye, helal mi değil mi diye. O kadar fazla gidiyormuş ki bu tesisli. Artık normalde çok rutin bir kontrolden geçiyoruz. Not alıyorsun. Atıyorum Tolga, Turhan geldi. O kadar kilo bilmem ne getirdi diye not alıyorlarmış. Ama o kadar sıklıkta gidiyormuş ki çok tanıdık olduğu için insanlar birazcık salmış. O gidiyormuş, kendi işini görüp geri geliyormuş. Yani ne getirdiği kovaların içerisinde ne var? Hiçbir şeye bakmıyorlarmış. Bazı dönemlerde de kendi götüremediği zamanlar tesisin kendi çalışanlara gelip, kovaları alıp götürüyorlarmış. Hatta orada bir saniye çalışan Cim, Cress adında bir adam şöyle bir ifade veriyor. Bazen gidiyorduk ve varileri alırken varilerin bazen içine baktığında hala içinde ets olduğunu fark ediyorduk. Bu birazcık bize garip geliyordu. Çünkü sonuçta bu eti kullanabileceklerini düşündüğümüz için ama aynı zamanda da çoğu zaman bu etleri rengi siyah ve büyük porsiyonlardaydı diye ifade veriyor. Ve tahmin şöyle muhtemelen birazcık spoiler veriyorum size özür dileriz. Siyahi insanların eti olduğunu düşünüyorlar.
>> Tolga:Allah Allah.
>> Sedef:Hepimizin eti rengi aynı ama deriden dolayı daha siyah durduğu için diye attır bebeğim.
>> Tolga:O, atın eti siyahtır.
>> Sedef:Aynen bebeğim.
>> Tolga:Ben bir tane dönerciye gitmiştim. Davuk dönerci. Adam kesti bak tavuk döner. Önümde kesti. Taba gel de 5 dakika yaşlardan simsiyah et.
>> Sedef:Yemin etsin.
>> Tolga:At et, yemin ederim bak.
>> Sedef:Bu farklı mıydı?
>> Tolga:Tadı. Yani birazcık farklıydı. Bir de alışmadık. Bünye ya. Bir şey yaptı. Mideyi kötü yaptı. Ama yedik ya.
>> Sedef:İşte her şeyi yememen lazım.
>> Tolga:Her şeyi yerim abi. Her şeyi yerim. Her şeyi yerim. Diyorduk ki her şeyi yerim. Seni bile yerim.
>> Sedef:Bir tane işleme testisliğinizi sensin işte.
>> Tolga:Bir şeyin her şeyi yerim.
>> Sedef:Velhese kelam devam ediyorum. Bu dediğim testis merkezi bir yerde. Downtown dediğimiz yani downtown Vancouver Eastside'da lokasyonu. Burası da şöyle bir bilinen bir yermiş. Aynı zamanda burada çok fazla sayıda hayat kadına bulunuyormuş. Hayat kadınları dışında da torbacılar vs. de çok bulunan bir yermiş. O yüzden bu testise oradayken genellikle bir tane hayat kadını ileri de anlaş. Eve geri götürüyormuş bu kadınları çoğu zaman.
>> Tolga:Bunu çekmişiz ya Allah Allah.
>> Sedef:Şimdi bu dönemde bunu sürekli hatırlatmak istiyorum. Çünkü çok önemli. Çiftliğin hali daha da kötü. Çiftlikte hiçbir kadın yaşamıyor. Her yerde çöplük pislik var. Çürümüş arabalar var. Böyle nasıl desem madde bağımlı insanlar yaşıyor. Kalıyor ediyor vs. vs. Her akşam da delice partiliyoruz. Hayat böyle bir hayat. Hayır. Dediğim gibi iki kardeşin arasında çok iyi değilmiş. Evet birlikte yaşıyorlarmış. Ama sürekli bir kavga ediyorlarmış. David sürekli insanlara, kardeşine yani Willey 'e çok kötü davranmalarına söylüyormuş. İşte onun parasını çalın, dövün, dalga geçin gibisinden insanları gazluyormuş. Ve zaman içerisinde bu nedenden dolayı Willey 'in çok kötü bir sinir hastalığı başlamış. Hatta bir kavgalarından sonra David, Willey 'i evden atıyor. Ve aylarca dışarıda bir tane buzluğun üstünde kalmak zorunda kalmış ahırın içinde. Evsiz kalmış her bir evi. Sonra David, şey Mobile Home neydi böyle taşınabilen ev?
>> Tolga:Perafabrik.
>> Sedef:Perafabrik evi. Taşınabilen perafabrik ev alıyor. Bir tanesini de Willey 'e veriyor. Diyor ki tamam istediğin şekilde kalabilirsin. Willey burada kalmaya başlıyor. Birkaç tane farklı lokasyon taşıyor evi. Çünkü hatırlıyor musun? Dave de farklı bir işle çalışıyordu. Willey de orada çalıştığı için yıkım alanlarına gidip orada kalmaya başlıyor. Böyle böyle ilerliyor. Bu yıkım lokasyonunu da neden seçiyor? Çünkü bir evet iş yerden daha çok yakın oluyor. Ama iki downtown dediğimiz yani o hayat kadınların çoğunlukla bulunan yere çok yakın olduğu için onu daha çok hoşuna gidiyor. Çünkü bu sefer neredeyse her akşam gidiyor. Bir tane hayat kadınıyla birlikte oluma fırsat oluyor. Bir tane çok sevdiği bir motel varmış. Astoria motel.
>> Tolga:Sürekli burada takılıyormuş.
>> Sedef:Burada takılıyormuş. Burada insanlara sürekli içki ismarlıyormuş. Konuşuyormuş, ediyormuş. Bazen orada kalıyormuş. Bazen sadece alkol tüketmek için gidiyormuş. Ama burası çok önemli detay olacak sonra.
>> Tolga:Meclis 'e girdi de Astoria.
>> Sedef:Şimdi önemli kısımlarına geliyorum. Bu bütün anlattığım olayların arka planında çok bambaşka bir olay dönüyor. Bu dönemde bu bölgede sürekli kadınlar kaybolmaya başlıyor.
>> Tolga:Hayat kadınları.
>> Sedef:Soğunlukla çok spesifik. Indicines dediğimiz indicines ne? Bir bölgenin yerlisidir. Mesela Amerika 'nın indicinesi kızı dariller gibi düşün. Yani kanının yerlili olan hayat kadın kadınları soğunlukla kaybolmaya başlıyor. Random değil. Çok spesifik bir kitlede bir kadın kaybolmaya başlıyor. Ve polisler hiçbir şey yapmıyor. Neden? Çünkü hayat tarzlarından dolayı polisler onları çok fazla önemsemiyor. Yani hayat kadınları hak ediyordur. Gitmiştir. Kaçmıştır. Umursamıyoruz. Ne yaparsa yap mantığıyla baktıkları için. Ama durumlar o kadar çok kötüleşmeye başlıyor. O kadar çok sayıda kadın kaybolmaya başlıyor ki halk arasında şöyle bir deyim olmaya başlıyor. Bence bizim aramıza bir serikatil var diye tahmin etmeye başlıyorlar. İki tane haberci Vancouver Sun için çalışan Kim Penderton ile Neil Hall adlı haberci. Bu olayları farkına varıyor ve birazcık ilgi getirmeye çalışıyorlar haberlere. Polisleri arıyorlar, haber yapıyorlar. Polisleri böyle bir şey yapmanız gerekiyor. İşte kaybolan insanların ailesiyle raportaj yapıyorlar ve maalesef ki hiçbir şekilde bir önemseme getirtemiyorlar. 1987 yıllarında Royal Canadian Mounted Police Force yani o bölgenin komiserli polis grubu, departmanı aynen. Diyorlar ki tamam biz bu kayıpları araştıracağız. Tam tamına çok böyle hafife aldığı kayıp sayısı 17 tane kadın. 17 tane kadın kaybolduktan sonra birazcık önemsemeye başlıyorlar. Bu arada bu 17 kadının arasında kayıp artık cinayet oluyor. Ölüm daha doğrusu. Cinayet demiyorlar. İşte yok, intihar etmiştir. Overdose yapmıştır gibisinden saçma saçma şeyler veriyorlar. Bu sadece bu küçük bir bölgede oluyor. Düşünebiliyor musun yani? Küçük bir bölgede 17 tane ölüm ve kayboluş. 1989 yılında bırakıyorlar. Çünkü bir şey bulamıyoruz. O yüzden siktir edelim diyorlar ve araştırmayı bırakıyorlar. Bu noktada size önemli bir karakter ile tanıştığım gerekiyor. Lisa Yalts diye bir kadın var. 38 yaşında Willing 'in en yakın arkadaşı oluyor. Nasıl tanışıyorlar?
>> Tolga:Yalts kadınlarının başı.
>> Sedef:Yok hayır. Lisa 'nın oğlu, Dave Vardy ya Willing 'in kardeşi.
>> Tolga:Hı hı.
>> Sedef:Nin oğlu ile çok yakın arkadaşlarmış. Yani Willing'in yeğeni.
>> Tolga:Oğlu dedi, üvey oğlu.
>> Sedef:Yok hayır. Willing 'in yeğeniyle.
>> Tolga:Nare oğlu oldu Amunakoyim.
>> Sedef:Willing 'in Dave 'in olduğu değil mi? İlk sevgilisinden 17 yaşında.
>> Tolga:Hı.
>> Sedef:Willing 'in yeğeni ile kadının oğlu çok yakın arkadaş oluyor.
>> Tolga:Tamam.
>> Sedef:Bir gün oğlu onların çiftliğine takılırken eve gelmediği için annesi arıyor. Willing 'i arıyor. Yani o evin numarası arıyor. Yani nerede? Eve yollayabilir misin? Willing 'i de diyor ki yani bulayım yollayayım diyerek orada bir diyaloya başlıyorlar ve çok yakın bir arkadaşlık kuruyorlar.
>> Tolga:Tamam.
>> Sedef:Sadece bu kadın Willing 'i anlıyor ve çok dürüst bir şekilde onunla iletişimi kuruyor. Yani mesela koktuğu zaman git banyo yap. Bu ne pislik? Bir toparlama yardım ediyormuş. Çok kötüsün böyle davranma. Yani gerçekten bir dost gibi sürekli doğruları söylüyormuş.
>> Tolga:Ben de söylerdim Amunakoyim. Bugüne kadar güzel söylememiş Amunakoyim.
>> Sedef:Söylememiş demek ki. Ya da bir tek bunu kadına dinliyor. Yani arkadaş olarak bir tek bu varmış zaten.
>> Tolga:Tamam.
>> Sedef:Kız kardeş, erkek kardeş bir ilişkileri başlıyor. Ama sürekli şey diyor. Daha sonra Willing ile alakalı çok garip bir hissetim vardı. Sanki Ed Jean 'e benzetiyordum. Ed Jean de bilmeyenler için söylüyorum. Çok ünlü bir seri katil. Ben en yakın arkadaşım bir seri katil ile benzetiyorsa muhtemelen o insandan uzak durmak isterim diye düşünüyorum. Fiziksel olarak benzetmiyor. Hareketleri, düşünme, tarzı, konuşma tarzına karakter olarak benzetiyormuş. Daha sonra ifadelerindeki erkek kardeşinde çok garip davrandığını özellikle polislerin etrafında çok garip davrandığını söylüyor. Hatta arabadayken iki tane de erkek kardeşin polis onları durdurup ve arabaya arayacak diye büyük bir korkuların olduğunu söylüyor. O da şöyle diyor. O zamanlar çok umursamıyordum çünkü muhtemelen arabada madde felan vardır. Onu bulmamak için düşünüyordum diyor. Ama tabii ki de öyle olmadığını daha sonra anlıyoruz. Ve kitapta şöyle bir söz yazılmış kadınla kafamın arka kısımlarından her zaman Wally 'nin bir seri katil olduğunu düşünüyordum. Ama ben kendim ondan korkmadığım için bana bir zarar vermediği için hiçbir şey yapmadım diyor. Dave de Lisa'ya çok kötü davranıyormuş. Tam ters yani Wally çok seviyor arkadaşlar. Ama Dave de çok kötü davranıyormuş. Nedeni bilmiyor yani kadın normalde ikisine çok iyi davranıyormuş. Lisa bu dönemde çiftlikle çalışmaya başlıyor. Hayvancılıkta vesaire de yardım etmeye başlıyor. Ve dediğim gibi diğer işleriyle devam etmeye başlıyor. Şimdi bu kadar iş yetmiyormuş gibi yeni bir iş ekleniyor çiftliğe. O da horoz kavgalarına başlatıyorlar.
>> Tolga:Güzel para var.
>> Sedef:Evet çok iyi para kazanmaya başlamışlar. Horoz kavgaları oluyor. Partiler devam ediyor. Paralar akıyor vesaire vesaire. Bu çiftlikle çalışan çoğu insanlar alkolik ya da madde bağımlısı. Bunu da altını çiziyorum. Paralarını da almıyorlar. Sadece paralarını vermediği içi şimdi kardeşleri biraz biraz düşman olmaya başlıyor.
>> Tolga:Aklıma şeye geldi. Bir tane horoz kavgası izliyordum. Horozlar kavga ediyor. Bir tane horoz bir tane oraya bu çok ciddi bir olay bu arada.
>> Sedef:Bu nerede ve izliyorsun bu arada bunu?
>> Tolga:Telegram.
>> Sedef:Tamam.
>> Tolga:Neden?
>> Sedef:Canlı mı gittin diye merak etme.
>> Tolga:Hocam yok artık. Hayır böyle bir şey video. Bir tane horoz bir tane horozunla kavga ediyor. Sahibi şampiyon horozu almaya giderken horoz böyle şampiyon şey sahibin elini şey yapıyor. Böyle pençe atıyor. Kaldırıyor, maaldırıyor falan geri götürüyor. Adamın şahtamarı neredeyse kolu kopacak şekilde adam orada ölüyor.
>> Sedef:Şaka yapıyoruz.
>> Tolga:Allah belamı versin ki. Yemin ederim. Bu şaka değil. Bu horozların işte tırnaklarını şey yapıyorlar, güçlendiriyorlar, bilmemle falan filan. Olaylar çok ciddi.
>> Sedef:Ben hiç izlemedim. Çok da mantığını anlamıyorum. Ne alaka? Anlamadım. Niye böyle bir şey yapıyorlar horozları? Yani nasıl bir zevk alabiliriz bundan? Şimdi bunların elemanlarına para vermedikleri için elemanları ne yapıyor?
>> Tolga:İstifa ediyor.
>> Sedef:Hayır, mantıkken istifa etmem lazım değil mi? Çiftlik'teki kipmanlardır, makinelerdir vesaireleri haklarını alıyorlar. Satmaya başlıyorlar. Bu sefer de pek dinler çok büyük paralar kaybetmeye başlıyor. Bu dönemde de dediğim gibi hatırlıyorsan arkaplanda da hayat kadınları çok yüksek tarihi de kayboluyor. Polisler onlara yardım etmediği için hayat kadınları birbirlerine yardım etmeye başlıyor ve kendince bir sistem kuruyorlar. Badis sistemi dediğimiz bir sistem kuruyorlar. O da şöyle ilerliyor. Hepsi her zaman sürekli badis sistemi de şöyle ilerliyormuş. Her şey yazıyorlarmış. Plaka numarası, isim, soy isim ve bir tane karaliste hazırlıyorlarmış. Herhangi bir kadın, birisinden korkup ya da şüphelendiği anda o karalisteye alıyorlarmış o insanın adını ve diğer kadınların hiçbiri o kişiyle bir daha muhatap olmuyormuş. Böylece birbirlerine bir tık da olsa koruma altına almaya başlamışlar.
>> Tolga:Mantıklı.
>> Sedef:Şimdi 1996 yılında David bir tane bar açmaya karar veriyor.
>> Tolga:Anasından mı?
>> Sedef:Pegis Palace yani donuzcu sarayı diye bir bar açılıyor ve inanılmaz popüler bir barmış. Neredeyse her gece bir parti varmış ve bu partiye de minumum iki bin tane insan bulunuyor olmuş.
>> Tolga:Tekrar sonra biz William 'ı işliyoruz değil mi? David 'le alakamız yok değil mi bizim omona koyun?
>> Sedef:Aslında varamıyor.
>> Tolga:Çünkü şey gibi gelmeye başladı. Her moku David yaptı ve bütün suç çocuğa kaldı.
>> Sedef:Bilemeyiz bakalım. Zaman içerisinde etraftaki komşular sesden dolayı tabiki de bunu şikayet ediyorlar o yüzden bar bir elli bir süreden sonra kapanıyor. Bu süreçte de Willie daha da büyük bir para fabrik ev satın alıyor ve oraya taşınıyor tekrar çiftlikte. Bu noktada da insanlar birazcık daha Willie 'nin ne kadar korkunç ve garip olduğunu daha da çok fark ediyorlar. Çünkü bir anda çok iyi davranıp bir anda çok korkunç olabilirmiş. Bazen gecenin ortasında çiftlikte kasap ekipmanları kullanıp fazla ses yapabiliyormuş. Komşuların duyup duymadığı çok fazla umrunda değilmiş ve bu da önemli de fotoğraflarda da göstereceğim size. Eskiden çok böyle izole bir alanda yaşıyorlarmış. Çiftlik izoleymiş. Ama zaman içerisinde çiftliğin çok yakın bölgesinde yeni yeni evler yapılmaya başlamış. Bu sefer izolilden çıkmış. Yani bağırsan komşu duyuyor. Karşı komşu gibi. Ama beni kim duyuyor kim duymayı hiç umursamıyormuş. Zaman içerisinde lisa da normalde çiftlikte yaşayan en yakın arkadaşı da çocukları ile birlikte oradan taşınıyor. Çünkü gördüğü şeyler onu korkutmuş. Ondan sonra anlatacağım. O taşındıktan sonra Willie 'nin çok büyük depresörüne giriyor. Çünkü sanki bir kız kardeşini kaybetmiş gibi hissediyor. Ondan sonra yeni bir tane arkadaşa dönüyor. Adı da Jenny Houston. Bu da bir hayat kadınıyımış. Ama aslında Willie 'ye arkadaş yani arkadaş olarak devam ediyor. İlişkileri yokmuş. Ama Willie daha çok bir şegür deryi olarak kullanmışım. Ve manipüle etmeye başlamış. Parası için yanında arkadaşlık etmiş. Ve onun da görevi şuymuş. Willie ona bir şey git bana. Mesela geliyormuş. Git bana bir tane hayat kadını getir diyormuş. O da gidiyormuş. Kadınları kandırıp tekrar çiftliğe getiriyormuş kadınları. Ondan sonra çoğu zaman bu kadar hayat kadınları bir daha çiftlikten çıkamıyormuş.
>> Tolga:Allah Allah.
>> Sedef:Ve çok garip bir kadınmış. Sürekli de manipüle diyormuş. Parasını kullanıyormuş. Bazen yalan söyleyip biz nişanlıyız diyormuş. Bazen onun soyadını kullanıyormuş gibi garip garip hareketleri varmış onun da. Ben şöyle haçırıyorsan dedim ya hayat kadınları birbirlerini korumaya almışlar. Belli bir zamanda daha yaşı büyük olan hayat kadınları cinadan şüpheleniyorlar ve cinayı bütün kızlardan uzak durduruyorlarmış. Şüphelendikleri için kara listeye alıyorlar onu. Çünkü şöyle bir şey söylüyormuş. Sen bir şey yapınca garip şeyler oluyor. Özellikle birileri o çiftliğe gidince daha da çok garip şeyler oluyor. O yüzden bizim kızlarımız sizden ne gelmeyecek diye o şekilde bir çizgi çizmeye başarıyorlar. Bu sefer cinayı çok kullanamadığı için yeni bir arkadaşa dönüyor. Onun adında Diana Taylor Diana Taylor da öbür kız gibi sürekli kızları çiftliğe getirmekle sorunluğumuş. 1996 yılında bir tane kadınla tanışıyoruz. Aslında bütün noktada bütün hikayeni değiştiği noktada şu anda. Tracy Brian denen bir tane kadınıyla tanışıyoruz. Bu kadınla neredeyse bir kurbanımız olacakmış. Şimdi hatırlıyor musun en çok sevdiği bir astronomi oteli varmış sürekli orada takılır. Bu kadınla orada tanışıyorlar. Bu kadar da çok fazla kız alıyormuş. Bir gece karşılaştığında kadına diyor ki aramızda bir alışveriş olsun seksual alışveriş olsun. Anlaşıyorlar aralarında kadınla kabul ediyor. Ondan sonra geri parafabrik evine götürüyor. Kadın diyor ki evin içerisine girer girmez zaten koku beni mahvetti. Hayatında böyle bir koku yoktu. Çok iğrenç kokuyormuş. Ve mutfağın dışında şimdi şöyle hayal edin giriyorsun salonlar mutfak var. Mutfağın arkasında geri kalan odalar işte toilet vesaire varmış. Kadın şöyle anlatıyor mutfağın arkasından geçemiyorsun çünkü o kadar çok eşya ve çöp varmış ki yani zıplaya attaya git ben gerekiyormuş. Daha gibi çöpe gibi düşün. Ben gidemediğim için yani zorluk çektim ve sadece tek bir şeyi fark ettim. Mutfak tezgahın üstünde bir tane kasap bıçağı görmüş. Büyük kasap bıçaklı.
>> Tolga:Tamam.
>> Sedef:Kasap bıçağı görmüş. Birazcık garip olduğunu düşündüm. Ama insanlar hani sonuçta et çiftliği mantıklıdır. Çok fazla sorgulamadım demiş. O yüzden demiş ki hadi gel odaya gidelim. Ama çöplerden dolayı kadın gidemediği için hani ben gidemiyorum ve alışverişlerini yapmaya başlamışlar. Ondan sonra alışverişlerini yapmaya başlarken bir anda Willy arkasından bıçak çekiyor ve kadına saldırmaya çalışıyor. Saldırma nedeni sen benim cüzdanımı mı çaldın diye saldırıyor. Öncelikle. Kadının gömleğinden iki tane düğmeye kesiyor. Ondan sonra kadın tabii ki de korktuğu için hani ben senin cüzdanının çalanını ne alaka dediği için kadın oradan kaçmayı başarıyor. Şey düşün. Evden çıkıyor. Arazi de dolaşıyor kaçmaya çalışıyor. Ovalıyı da arkasından geliyor hiçbir şey yokmuş gibi. Hadi gel ben seni bırakayım evine diyor. Kadın tabii ki de bunu kabul etmiyor. Arkadaşını arıyor. Arkadaşı gelip alıp gidiyor. O dosyada öyle kapanıyor.
>> Tolga:Şikâyet ediyor yani kadın.
>> Sedef:Etmiyor. Daha sonra da damateye çıkıyor. Sonra hikayemiz ondan sonra zaten bitireceğim. Martin 22'sinde 1997 yılında 31 yaşında hayat kadını ismini bilmiyoruz. Çünkü şöyle ilk başlarda kadının ismini yayınlanmamış yayın yasağa gelmiş. Sonradan yayınlamış ama kimse kadının ismini kullanmıyor. Yani yayın yasağa varsa bir neden olduğu için ben de kullanmak istemedim. İsim takalım. Ne diyelim? Celi Bon Celi Bon diye gerçek bir kadın ismi kullanmak istiyorum. Celi Bon diyelim. Hayat kadınımızın adını Celi Bon olarak itap edeceğim. Celi Bon 'un iki tane çocuğu varmış ve sokakta bu yılıyla karşılaşıyor. Dediğim gibi bir hayat kadın olduğu için. Bir tane sevgilisi varmış Celi Bon 'un. Sevgisi pisliğin tekiymiş. Sürekli kadın dövüyormuş parasını alıyormuş zorla aslında bir nevi hayat kadınlığı yaptırıyormuş sürekli para istediği için vesaire vesaire çok kötü bir adammış. Celi Bon 'u görünce demiş ki eğer evime gelip alışveriş yaparsan ben de 100 dolar veririm sana.
>> Tolga:Gülme.
>> Sedef:100 dolar veririm sana demiş. Kadın da çok iyi bir fiyatmış. Çünkü normalde 60 dolar civarında kazandığı için 100 dolar onun için ki 90'dan yılında büyük bir para kabul ediyor. Evine geri gidiyorlar ve şöyle bir söz de vermiş bu arada işte bir saat sonra seni gelir buraya geri bırakırım diye bir söz vermiş. Oluyor. Evine geri götürüyor. Evin içerisine giriyor ve herkes gibi ilk fark ettiği işte evin ne kadar pis olduğunu işte koku vesaire gibisinden. Ondan sonra tekrardan kadın aynı şeyi fark ediyor. Tezyan ilerinde büyük bir kasap bıçağı olduğunu fark ediyor. Yine çok fazla umursamıyor diye kadın gibi. Ondan sonra arka odaya gidiyorlar. Arka odasında da garip bir şekilde tak hiç bir eşya yok. Sadece odanın ortasında bir uyku tulumu uyku tulumun yanında da büyük bir şekilde plastik kaplama gibi bir şey. Ya yapınca falan yere salararsın ya ona benzeyen bir plastik görüyor. Kadın birazcık korkuyor. Ondan sonra diyor ki ya diyor ben bir telefonunu kullanabilir miyim? Sevgilimi haber vermem gerekiyor.
>> Tolga:Hani birazcık sevgilisi amona koyayım hayat kadını değil mi bu?
>> Sedef:Evet. Bir çok hayat kadın sevgilisi oluyor böyle.
>> Tolga:Vay amona koyayım ya. Ee.
>> Sedef:Ve genelde kadınların paralarını alıyorlar şerefsizler. Telefonu kullanmasını izin vermiyor. Ama eskiden şey vardır. Türkiye'de de var mı bilmiyorum. Böyle büyük bir kitap olur. Yellow pages dediğimiz. O kitabın içerisinde herkesin telefon numarası yazar.
>> Tolga:Evet. Evet. Var da eskiden tabii ki.
>> Sedef:O kitap biz yellow pages diyoruz. Telefon kitabı telefon defteri diyoruz. Telefon defteri. Telefon defterini kullanma izin vermiş. Telefon defterinde de sevgilisinin numarasını buluyor. Çünkü daha sonra bir saat sonra seni götüreceğim. Diyor ki bir saat sonra seni benzinliğe götürürüm. Orada telefonla sevgilini ararsın diyor Wally. O yüzden oradaki telefonu kullanmak için numarasını bulması gerekiyor. Numarasını buluyor. Numarasını yazarken de bir anda arkadan Wally kadını alıyor. Ellerini kelepçeye bağlıyor. Bir tane elini kelepçeye bağlıyor. Kadın ne olduğunu ne yapıyorsun afallarken aralarında bir mülakaşa mı?
>> Tolga:Partişme dedi.
>> Sedef:Mülakaşa fiziksel bir mülakaşa oluşuyor. Ve o anda şunu hatırlıyor. Diyor ki mutfak tezgahın üstünde bir bıçak vardı. Kadın oraya gitmeye çalışıyor. Tabii ki mülakaşa devam ediyor. İşte geri çekiyor, vuruyor, ediyor, vesaire. Ve baya kötü dövmüş. Yani yumruklar yüzüne kemiklerini kırıyor bu dönemde gibi gibi. Ve kadın şöyle zekice bir şey düşünüyor. O adren elinde Wally 'i manipüle ediyor. beni dövüyor. Döverken aslında kadın yavaş yavaş yavaş gizliden gizliden o bıçağa yaklaşmaya başlıyor. Geri geri kaçıyormuş gibi yaparak bıçağa yaklaşıyor. Bıçağa yaklaştıktan sonra hemen bıçağa alıyor. Ondan sonra boynunu ve yanağına çizmeye başlıyor. Kesmeye başlıyor bıçağı. Tabii ki böyle bir şey beklemediği için bir şok geçiriyor. Kadınla o dönemde nakat oluyor. Bayılıyor. Ama niye bayıldığını bilmiyor. Uyanmaya başlarken dışarıda uyanıyor ve hala onunla bir mücadele olduğunu da fark ediyor. Muhtemelen şöyle oluyor. Birinci bayılıyor ama vücudunda kadın çok fazla adrenin olduğu için bedeni fiziksel olarak tepki vermeye devam ediyor.
>> Tolga:Böyle bir şey olabilir mi? Oluyor.
>> Sedef:Yani şöyle bilincin açık ama bir yerde de kapanıyor. Tramlatik bir şey yaşadığın için. Bayılma nedenleri de bir tanesi bu arada şöyle. Dediğim gibi dışarıda ayıldıktan sonra bir an bir bakıyor. Karnından bıçaklanmış kadını. Ama kadının haberi o an alıyor. Karnından bıçakladığı için kan kaybından dolayı da kadın bayılıyor. Ve dışarıdayken bu mülakat aşağı devam ediyor. Kadın bir şekilde bıçağı geri ondan alıyor. Bıçağı alır almaz, kaçmaya başlıyor. Sokağa doğru kaçıyor. Karşı komşuya gidiyor. Kapılarını vurmaya başlıyor. Çok sert bir şekilde camın mamı felan kırmaya çalışıyor. Yani bir şekilde bir yere gireyim kendimi koruyayım diye mücadele ediyor. Maalesef ki giremediği için tekrar sokağa çıkıyor. Tam sokağa kendini atarken bir araba geliyor. Arabanın içerisinde de bir tane yaşlı bir çift varmış. Hemen onu görüyorlar. Ondan sonra adam çıkıyor. Yaşlı dede çıkıyor diyor ki hemen arabaya biniyor. Kadın arabaya biniyor. Ondan sonra doğru hastaneye gidiyor. Hatta arabadayken kadın şöyle bir şey söylüyor. Eğer ben ölürsem bilin ki şu çiftlikteki Willy Pectin adlı adam yaptı bunu bana diyip arabada bayılıyor kadın. Hemen 911 'i arıyorlar. Ondan sonra hastaneye gidiyor. Dört kere bıçaklanmış kadın iki kere karnından bir kere kolundan bir kere de kaburgalarından bıçaklanmış. Hatta bir tane ciğeri de çökmüş bir şekilde hastaneye geliyor.
>> Tolga:Yok artık. İyi yaşamış ha.
>> Sedef:Adam da daha sonra şöyle bir ifade bir yaşlı adam var ya diyor ki koştuğunu gördüğümde karnından bağırsakları organları... Bu dönemde kadının üzerine çalışıyor polisler. Tabi hani bıçak saldırı olduğu için ameliyatı alıyorlar. Kadının kurtarmaya çalışıyorlar. Kadının kurtarmaya çalışırken polise yeni bir haber başka bir bıçak saldırısına uğrayan biri gelmiş hastaneye. Ve bu kişi kim sence?
>> Tolga:Kim?
>> Sedef:Willy Pectin. Hatırlıyorsan çünkü onun da bıçak.
>> Tolga:O da evet evet.
>> Sedef:Onun da aynı hastaneye getiriyorlar kadının.
>> Tolga:Hadi ya.
>> Sedef:Evet. Hatırlarsan kadının bir tane koluna kelepçe aldım işte.
>> Tolga:Evet.
>> Sedef:O sırada Willy de ameliyata girince Willy 'nin kıyafetlerini kelepçe 'nin anattarı çıkıyor. Polisler cebine bakıyor kelepçe 'nin anattarını buluyorlar.
>> Tolga:Daha ne istiyorlar Hamun Akın? Daha nasıl bir kanıtlardır?
>> Sedef:Gidiyorlar, kadını kurtarıyorlar. Kelepçe 'ye çıkartıyorlar. Ondan sonra hemen arama kararı çıkarttırıyorlar polisler. Polisler eve arıyor. Bir şey bulamıyorlar. Üç gün sonra Willy serbest bırakılıyor. Çünkü ne diyor? Diyor ki bu kadını ve obana saldırdı dediği için.
>> Tolga:Herhalde ince de hayat kadın olduğu için adam serbest buluyor.
>> Sedef:Aynen öyle. Bu dönemde ameliyat vesaire geçirdiği için liseye arıyorlar. Hatırlıyorsan ilk en yakın arkadaşıydı banyo yap dediği kadını arıyorlar. Kadın geliyor işte ona bakıyor evi temizliyor onu sağlığını geri getirmeye çalışıyor ve oraya taşınıyorlar. Tam tamına 150 tane dikiş yapılmış Willy 'ye ve dişleri kırılmış. Şöyle bir enteresan bilgi bulmuştu. Her şeyi umursamıyor hiçbir şey umursamıyor pislik içerisinde tek umursadığı şey dişleriymiş. Dişlerine inanılmaz güzel bakıyormuş ve dişleri kırıldığı için çok sinirliymiş. Hatta şöyle bir şey demiş insanlara o kadını bana bulun ve ben bu işi bitireceğim demiş etraftaki tanıdıklarına. Nisan 'ın 8 'ine 1997 yılında cinayete kalkış mı demiştik. Neydi? Cinayete tesepus.
>> Tolga:Tesepus. Tesepus.
>> Sedef:O iyile yargılanıyor ama şikayetler geri alınıyor çünkü kadın bir hayat kadını ve madde bağımlısı olduğunu gösterdikleri için yine kimse umursamıyor ve bütün mahkemeye durduruyor. Böylece de Willy ilenç pislik hayatına devam ediyor. Bu da Willy Pekti 'nin hikayesi değil ama bu hat birinin başlangıçı.
>> Tolga:Ben sana bir şey söyleyeyim mi her şey David 'in başının altından çıkmaz. Ah ben hiçbir şey bilmiyorum. Bak bu kadar da net söylüyor.
>> Sedef:Olabilir.
>> Tolga:Bak bu kadar da net söylüyor.
>> Sedef:Olabilir. Yani bu bölüm biraz hafif de öyle söylüyor.
>> Tolga:Onu fark ettim çok midem bulundu. Ben sana bir şey söyleyeyim mi bak milyon tane cinayet serikatil şeyi işledi. Yemin ederim kaldıramayacaktım az kalsın. Vallahi bile vallahi kusacaktım. Vallahi kusacaktım. Bak tekrar söylemek istemiyorum üstünden geçmek istemiyorum. Aklına geldik şey miyden bulunuyor. Vallahi bile.
>> Sedef:Şimdi şöyle anlatayım biraz boyları vereyim. Şimdi bir hayat hikayesi dinledik aslında. Bir insanın ya da insanların hayat yaşama tarz işte çok pislik içerisinde domuzlar var madde var parti var alkol var şu var bu var biraz garip bilmem ne felan vesaire vesaire diye evet anlattık. Detaylara girmedim. O yüzden şu an belki bu insan sizin kafanızda bir canavar olarak canlanmıyor. Ama part 2'de ve belki part 3'de bilmiyorum artık ne kadar uzun olur. Ama öyle bir canavarla tanıştıracağım ki Allah Allah ya ben bile şok oldum yani o kadar söyledim.
>> Tolga:Çok merak ettim.
>> Sedef:Ruhsuz kalpsiz hayatsız bir insana anlatıyorum aslında size.
>> Tolga:Allah Allah hadi bakalım.
>> Sedef:Sayısını söylemedim sayısını şimdi mi söyleyeyim sonra.
>> Tolga:Mı söyleyeyim neyin sayısını cinayet sayısını söyleme sevgilim ben de merak etmek istiyorum. Tammin benim mi?
>> Sedef:56 çok spisifik bir rakam.
>> Tolga:O yüzden 50 Yaklaştın mı sen onu söyle.
>> Sedef:Bilemiyorum. Bilemiyorum.
>> Tolga:Öyle tamam.
>> Sedef:Oynamaya açacağım. 2 oynamı olacak. 1. bakmayın eğer bilmiyorsanız dosyayı bakmayın.
>> Tolga:Kesin bakacak.
>> Sedef:Tammin ettiğiniz cinayet sayısını soracağım. Bir baktıysanız da cevaplamayın. 2. de bir şeyler daha söyleyecektim. Onu dinlerken hatırlarım büyük ihtimalle. Ok. Eko hadi gelsin tatı geçeceğim.